‘Deccal’...

İmam Hatip okumuş ama Arapçası kem-küm, İngilizcesi ‘one minute’ ten ibaret, Türkçesi ‘Kasımpaşalı’ jargonu.

Okuduğu kitap bilinmiyor, gezdiği müze hiç bilinmiyor, opera bale senfoni, tiyatro ve heykele düşman olduğunu ise dünya alem biliyor.

Müzik bilgisi ilahi, acılı arabesk ve mehter marşı sınırında. Karikatürden nefret ediyor, resim haram.

Sanat ‘safsata’ sanatçı ‘müsvedde’.

Tarih onun için İslam’dan ibaret.

Coğrafya bilgisi sıfır, haritadan bile meseleyi çözemiyor.

Matematik yalnızca ‘sıfırlama’ işlerinde ve para üstüne para katmakta bir araç, bu yüzen ortaklaştığı tüm işerde yüzde hesabı yapıyor.

Hayvan sevgisini bilen, duyan eden yok.

Bir at binme macerası var dillere destan, atmacalara şemsiyenin ucuyla dokunmayı sever.

Elinde bir tek çiçek gören, dokunduğu bir ağaca tanıklık eden, bir çeşmeden su içtiğini, doğa yürüyüş yaptığını gören kimse olmadı.

Çocuk sever mi, bilmiyoruz.

Peki aşk nedir onun için, sevgi nedir, yarenlik, arkadaşlık, dostluk nedir, kaç paralık değeri var bu kelimelerin?

Külliyesine cami yaptırdı.

Koruma ve kamera ordusu eşliğinde kıldığı cuma namazları ve cenaze törenleri dışında camiye gittiğini gören oldu mu?

Mekke ziyaretini anımsayın, binlerce korumalı bir şov. Her üç kelimesinden biri Allah biri Kuran diğeri inşallah. Ne seviyor onları görüyoruz, yaşıyoruz.

Kan seviyor.

Katliam seviyor.

Hem ülkesinde hem savaşın olduğu her yerde bedeniyle, aklıyla, ruhuyla savaşın kurmayı olmayı seviyor.

Talan seviyor.

Ağaçları, kültürel varlıkları, ormanları, dereleri, nehirleri, kıyı şeritlerinin tamamını, kentlerin sokaklarını meydanlarını, yaşam alanları tek tek yok edip rant kapısı haline çeviriyor.

İnsanları inançlarına ve düşüncelerine göre ayrıştırmayı, bölüp parçalamayı seviyor.

Kendisi gibi düşünmeyen herkese terörist, vatan haini, namussuz, şerefsiz,, gavur deyip yaftalamayı, etiketlemeyi ve düşman ilan etmeyi seviyor.

Yalanı seviyor.

Her koşulda ve her an hazır cevap olmasını yalana borçlu.

Sıkışınca aynı yalan kırk kez tekrarlanıyor ve yalan gerçek oluyor.

Parayı seviyor.

Dolara tapınıyor.

Savaş tacirliğinin şanından olsa gerek.

Nereden ve kimden geldiğinin hiç bir önemi yok, miktarı önemli.

Dünyanın sayılı zenginlerinlerinden biri olduğu biliniyor.

Ama mal varlığı bilinmiyor, saklı.

Nakit ne kadar parası var bilinmiyor, saklı.

Hangi bankalarla çalışır bilinmiyor, saklı.

Herşeyin en çoğunu ve en büyüğünü seviyor.

Uçakların büyüğünü, gemilerin büyüğünü, savaşların büyüğünü, paranın büyüğünü, yalanın, talanın büyüğünü, hırsızlığın, kutuların, kasaların büyüğünü tapınırcasına seviyor

Bu adamın üniversite diploması yok deniyor.

Çıkıyor ortaya diplomam var diyemiyor, bir kağıt parçasını göstermekten aciz, kanıtlamaya çalışıyor, saçmalıyor.

Bugün YGS sınavına girse kazanamaz deniyor. Nasıl oluyorsa oluyor.

Ülkenin bir yarısı bu zata tapınıyor.

Bize de örgütlenmiş cehalet en tehlikeli düşmanlıktır, mücadele edilmezse gelecek daha da karanlıktır, demek kalıyor.

[email protected]