Çivisi çıkan…

Herkes tespit yapıyor arkadaş.

AB ve yeni durum üstüne sayfalar dolusu gelecek senaryoları yazıyorlar. Ne çok seviyorlar hayal kurmayı ve ne çok seviyorlar kurdukları bu hayallere tapınırcasına sayfalar dolusu yazılar döktürmeyi.

Sağcısı, solcusu, liberali bu tür durumlarda öylesine sevindirik oluyorlar ki sormayın.

Bir durun kardeşim, ne oluyor ne bitiyor bizlerde görüyoruz. Bir durun ve AB çatısı altındaki emek güçleri, çalışanlar açısından meseleye bakmayı becerin, arpalıkların çökmesi bu kadar derdiniz olmasın, utanın filan diyeceğim ama gereksiz.

Her şey paraya endeksli olunca ne yapsın fukaralar!

Ne dedi Kemal Okuyan, “AB efsanesinin bitişi iyi bir şeydir. Ama eğer bir emekçi halk uyanışına yol açmazsa bunun bütün sonuçları yoksulların sırtına biner. Eyvah ırkçılık hortlayacak diye kaygılanmanın anlamı yok. Daha ne hortlayacak. AB yıllarca faşistleri besledi. Faşizmden korkma, geç kalmaktan ve örgütsüzlükten kork.”

Yok, hayır bu açıklamayı duyan eden olmadı. Onlar halen dar alanda kısa paslaşmalarla işin ıcığını-cıcığını çıkarmanın, meselenin Türkiye açısından öneminden filan dem vurmanın peşindeler. Büyükçe çoğunluğu AKP çanağına yanaşıp yeni bir yer edinmenin derdinde olunca, iş Erdoğan’ı göklere taşımaya kadar vardırıldı.

Dar alanda kısa paslaşmalar deyince, Milli takımın Pilotsuz kalmış jet uçağı gibi sahanın orta yerine çakılması ne komikti değil mi?

Sen dünyanın en yüksek ücretini alan teknik direktörlerden biri olarak bilin, öyle böbürlene böbürlene bin afra-tafra, bin çalım sat, sonra çık sahaya çakıl kal.

Her işin parayla olacağını varsayarak takımın prim çıtasını tüm Avrupa takımlarının üstüne koysan ne çare ortada futbol olmayınca.

Bu bahis bayağı tuhaf ve en bayağı biçimiyle bin bir türlü pislikler içinde yüzüyor. Günlerce konuşsak, AKP spor ilişkisinin bir kangren olduğunu ve kesip atmadan çıkış olamayacağını söylemeden işin içinden çıkamayız.

İçinden çıkılamayan yüzlerce şey var elbet. Mesela şu ‘sanat’ soytarılarının en arsız biçimde zırt pırt toplanıp RTE ve ailesi ile boy boy resimler vermeleri rezilliği.

Bu nedir arkadaş ya.

Koskoca adamlar, kadınlar, ya da kadın-adamlar olmuşsunuz, tamam dününüz itibariyle memlekete acı-hüzün-keder dolu ağlak şarkılar, sulu-zırtlak filmler, magazin iğrençlikleri, kumar partilerinden taşan pislikler, uyuşturucu tezgâhtarlığı gibi binlerce iğrençlik bırakmışsınız ama şimdi çekin elinizi şu halkın yakasından.

Sırça köşklerde yemlenmeniz milyonlarca küfrün üstünüze yağmasına neden oluyor!

Görüyoruz siz bundan hoşnutsanız ama utanç çıtasını bu kadar yükseğe kaldırmanız çok alçakça değil mi?

Ardınızdan gelmeye kalkan ‘bebelere’ mevzi bırakmıyorsunuz!

Memleket bir çetenin elinde oyuncak olduğundan yazacak başlık o kadar çok ki neresinden tutsanız diğeri açıkta kalıyor.

Ancak şu ITI (Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) başlığı ve Refik Erduran adlı bir kifayetsizin sanat alanımızdaki bildik saygın dostlarımızı Kültür Bakanına ihbar etme iğrençliği hiç es geçilemez.

Halen ITI den ses yok ve Refik Efendi bir sultan tahtında oturtulup AKP tarafından kutsanıyor.

Bilinsin, bu bahsin önünün arkasının kimlerle dolu olduğunu biliyoruz ve bu pisliği arkalarındaki lağım çukuru medya ile birlikte başlarına boca edeceğiz.

Devlet Tiyatroları Genel müdürlüğünde yaşanan rezillikler, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sanatçı dostlarımıza açılan soruşturmalar, yasaklamalar, sansürler, yıkılan-çalınan heykeller, Erol Evgin gibi bildik bir yaratıcının RTE tarafından hedefe konması filan işin çivisini çıkardı.

Hayatın her alanında olduğu gibi sanat alanındaki düşmanlıkta, cahilliğin avlusunda IŞİD aklıyla kılınan beş vakit namazdan beslendikçe, çıkan çivi sayısı çoğalacaktır.

Taksim Gezi Parkı, AKM ve Cami dayatmasının bir kez daha ortaya sürülmesi bunun üstünden yeni bir kin, nefret ve ayrıştırmanın örülmesi ise yaşadıklarımıza tuz biber ekiyor.

Peki, meydan boş mu?

Hayır değil, hiçbir zaman boş kalmadı ve kalmayacak.

Gezi Parkına Topçu Kışlası inadını sürdürenler, AKM için plastik düşler kuranlar ve Cami adıyla yapılan dayatmalarla Taksim Meydanı’nı gericiliğin simgesi olarak başımıza kakmaya çalışanlar, önce kendi başlarını korusunlar.

[email protected].