Cevap Verin...

Hiç kimse çıkıp, "hayır yapamazsınız" demiyor.

İnsanların evleri başlarına yıkılıyor, yaşam alanları talan ediliyor, halk susuyor.

Bu ülkenin mahkemelerinden alınan "yürütmeyi durdurma" kararlarını, yine bu ülkenin yasa uygulayıcıları bir türlü uygulamıyor!

İstanbul Valisi Muammer Güler suskun.

Kadir Topbaş, kumandalı bir robot gibi, Başbakanın emrettiklerini yapıyor.

Bin kez yazdık, bin kez daha yineleriz.

Harbiye Muhsin Ertuğrul da Kongre Vadisi adı ile yapılan inşaat yasalara aykırıdır.

Üç kez üst üste "yürütmeyi durdurma" kararı alınan bir alanda inşaat yapılıyor olması, hukuk tanımazlık değil ise nedir?

Bu inşaatı savunmak, "güzel olacak" deyip hukuksuzluğa göz yummak, rant avcılarına uşaklık değil midir?

Bu günlerde Sulukule mahallesi, tüm kültürel dokusu ile birlikte yerle bir ediliyor. Mahalle halkı dozerlerin başında nöbet tutuyorlar.

Sıra Taksim, Tarlabaşı mahallesinde.

Sözde aydınlar susuyor!

Dönekler pis pis sırıtıp, beylerinin dizlerinin dibinde AB şarkıları söylüyor.

AKP'nin yumuşak karnı, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi sürekli imar planları ile oynuyor.

Küçükçekmece de yapılmak istenen talan için hazırlanan kılıflar, şimdilik yasaların çengeline takılmış görülüyor!

Eminönü, Fatih bölgelerinde yaratılmak istenen yeni rant alanları için Belediye meclisine verilen teklifler ise akıl alıcıdır.

Sirkeci Gar'ı dahil tüm kültürel varlıklar, satış listelerine konmuştur.

Sultanahmet ve çevresinde, tarihi yarım adanın yüreğine hançerler sokuluyor.

Saray duvarları dışında kalan tüm dokunun üzerinde, kirli hesaplar yapılıyor.

Bu alandaki en gözde mimari örnekler, uluslar arası tekellere pazarlanmak için kılıflar hazırlanıyor.

"Galata port" adı ile ünlenen peşkeş projesi ise, el altından yeniden hortlatılıyor.

Galata köprüsü'nün Karaköy ayağından başlayan ve Fındıklı parkına kadar uzanan şerit iştah kabartıyor.

Hanlar, Hamamlar, Kervansaraylar, Çeşmeler teker teker ya da toptan satılık!

Haydarpaşa'nın başına gelenler ise birlikte yaşıyoruz.

Anımsayacaksınız iki yıl önce, Haydarpaşa ve çevresi bir ihale ile birilerine güzellenmeye karar verildiğinde, Mimarlar Odası öncülüğünde yüzlerce sivil toplum kuruluşu, sanatçılar bir araya gelip, ortak ses oluşturmuştuk.

Gar'ın önünde yapılan etkinliklere katılım şaşırtıcıydı!

Her gün binlerce yolcuya ev sahipliği yapan Haydarpaşa, adeta sahipsiz bırakılmıştı!

Bir kısım aydın ve sanatçıların ise yoğun işleri vardı!

Tüm zorluklara karşın, kararlı davranış Haydarpaşa'nın peşkeş çekilmesini önlemişti.

Şimdilerde toplumsal suskunluktan cesaret alanlar, tekrar Haydarpaşa satışından söz ediyorlar.

Hazırlıklar yapılıyor.

Mimarlar Odası İstanbul ve ülke halkını, Uluslar arası kültürel varlıkları koruma kurullarını uyarıyor.

Yargı kararları var, dinleyen yok!

Anlayacağınız kent, irili ufaklı parsellere bölünerek, tekellere ve dinci sermaye gruplarına pazarlanmak üzere yeniden projelendiriliyor.

AKP li Büyük Şehir Belediyesi ve Merkezi hükümet müthiş bir uyum içinde iş bitiriyorlar.

Kültür Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü bu durum ile ilgili ne yapıyor?

Koruma kurulları ne yapıyor?

Üniversiteler ne yapıyor?

Biz sanatçılar, ne yapıyoruz?

Görmüyor musunuz? Bu topraklardaki kültürel varlıklar, ya yıkılarak ya da satışa çıkartılarak talan ediliyor.

Kentsel dönüşüm denen üleşme planlarına, ne zaman ortak bir ses olarak dur diyeceğiz.

Bu uygulamalara seyirci kalmak, bir kültürel cinayete ortak olmak değil midir?

Her şey bir yana, söz konusu kültürel varlıklar hiç birimizin babamızın malı değildir, tüm dünya insanlığının ortak mirasıdır ve öyle de kalmalıdır.

Günlerdir AKP'nin yolsuzluklarından söz ediliyor.

Peki, kent talanı için yapılan imar planları değişiklikleri, yolsuzlukların asıl göstergesi değil midir?

Bunu böyle kabullenip, susacak mıyız?

Oturduğumuz evlerin kapısına dozerler dayanınca mı ayağa kalkacağız?

Hepimiz, kentsel üleşmenin havale edildiği şirketin ÇALIK olduğunu ve bu grubun AKP ile olan kan bağlarını biliyoruz.

Bu şirket, ile yapılan tüm anlaşmalar kamu adına, bağımsız yargı tarafından gözden geçirilmelidir.

Bütün bir ülke de ve önce İstanbul kentinde AKP li yerel yönetimlerin yaptıkları tüm ihaleler yargı denetiminden geçirilmelidir.

Yasa tanımazlıklar son bulmalıdır.

Bitirirken, İstanbul valisi Muammer Güler'e sormak isterim İstanbul Valiliği olarak içinde bulunduğunuz o tarihi mekan Babıali de satılacaklar listesinde yer alıyor mu?

Öyle ise, buna nasıl rıza gösteriyorsunuz?

Siz, bu kentin valisi olarak tüm kültürel varlıkları korumak, yaşatmak ve bütün insanlığa sunmak ile de görevli değil misiniz?

[email protected].