Çetelemece…

-Ne gerekiyorsa yaptılar. Önce Amerika’daki  mahkeme savcısını “fetöcü” ilan edip hakkında dava açtılar, sonra adı geçen üç bakana yurtdışı yasağı getirdiler, ardından Reza’nın mal varlığına el koydular, arada adı bilinmedik 17 insanı tutukladılar, bütün bunlar yetmedi KHK ile Reza Zarrab ve 17/25 Aralık için yargılama yapılmasının önünü kapadılar. Bu arada Zarrab’ın eşinin mal varlıklarına el konmadı, evlilik sözleşmesi varmış, 7 milyon dolarlık hediye tekne bile küçük hanıma kaldı!

-Sistemli bir çalışma. Dünya istediği kadar bağırsın, çağırsın, umurlarında değil.

-Mahkemenin savcısı Zarrab’ı öttürürken yeni isimler çıktı ortaya. Damat ve dönemin başbakanı!

-Duymazlıktan geliyorlar. Adamı  ”casus” ilan ettiler.

-Casusluk, aynı zamanda sırları satma işi değil mi ağabey, bir devletin ya da bir şirketin sırlarını edinip, onu kendi çıkarı için başkalarına satan gibi?

-Elbette öyle.

-Bu yaşananlar ülkemiz kanunlarına göre de yasa dışı olduğuna göre bu sırları paylaşana ortaklık edenler de suçlu değil mi?

-Hem Anayasa hem uluslararası hukuka göre suçlu.

-Eee..

-Eee si bizim ülkemizde dediğin mekanizme işlemez. Bunlara göre “Zarrab davası 17/25 Aralık davasıdır ve o dosya bağımsız Türk yargısı tarafından görülmüş ve kapanmıştır.”

-Bu kadar mı?

-Bu kadar. Ne bekliyordun, ülke insanlığını dinleyip davayı açıp, Zarrab’ın burada yargılanmasını mı, imkânsızı isteme, olmaz.

-Şimdi ne olacak diye sormayacağım çünkü olacak belli. ABD ülkemiz bankacılık sistemine acayip bir para cezası kesecek, hepsini kuruşuna kadar vatandaşın ödeyeceği ağır bir ceza. Reza serbest kalacak, gidip kimsenin ulaşamayacağı bir ada da yaşayacak.

-Adam isterse ömrünün sonuna kadar para banyosu yapar yine bitiremez, 250-300 milyon dolardan söz ediliyor. Bakarısın “aşığım” dediği zevcesini bile yanına aldırır!

-Burada isimleri geçenler, onlarında çil çil altınları, dolarları, mal varlıkları var, hepsi saltanat içinde yaşayacaklar.

-Zaten öyle değiller mi, biri dualara sığınıp Cami açılışlarına katılıyor, diğeri düğün düğün dolaşıyor, üçüncü şahıs kayıp, boynu bükük kaldı diyorlar!

-Yani sen sağ ben selamet.

-Ne sandın?

-Halk ses eder belki, bu denli her şeyi kabullenmez dedim ama.

-Ses edenlerden anında hesap soruyorlar. Hem Man belgeleri hem Zarrap için yapılan toplantıları, basın açıklamalarını yasaklıyor, davalar açıyorlar.  Basının zaten aklına basılmış.

-Siyaset kuraldışılaştı. Nerden vurabilirsen oradan vur durumu. Sözlerde eğildi büküldü, adileşti. Pespaye bir durum. Küfreden, tehdit eden bakanlar var ama gereğini yapan yok. MAN belgeleri bu gidişle sırra kadem basar. Mahkemesi filan 2-3 duruşmada biter, tıpkı 17/25 Aralık gibi onunda tüm belgeleri yakılır.

-Yakmışlar evet. Çok tuhaf. Devlet nasıl olurda bir mahkemeye konu edilmiş, kamuoyu tarafından önemli olduğu bilen bir davanın belgelerini yakar?

-Yandı bitti kül oldu demek için.

-Şimdi mesele Kudüs.

-ABD’ nin  savaş tacirleri savaş istiyor. Yani kan, yetmedi Ortadoğu da dökülen. Daha çok silah satılmalı, daha çok insan, daha çok çocuk, daha çok kadın ölmeli, daha çok kültürel varlık talan edilmeli ve daha çok doğa ve canlı yok edilmeli.

-Doymuyorlar.

-Trump savaş baronlarının sözcüsü olduğunu deklere ederek geldi ve gereğini yaptı.

-Olan mazlum Filistin halkına olacak. Bakma sen bu bağırtı çığırtı yapanlara. Bunlar birbirlerini desteklemezler. Hepsi göbekten ABD’ne bağımlı, İsrail ile dostluk ilişkileri dahası para trafikleri var. Açıklama yapar, kınarlar ve seyrederler.

-Oysa Kudüs üç dinin ortak kutsalıdır ve Filistin halkının başkentidir. Bu saltanat seviciler çekilseler ortadan ve orası tarihsel dokusuyla yaşatılan bir kültür kenti olsa kavgasız, savaşsız, ölümsüz, insanlık özgürce inançlarını yaşasa, İsrail işgal ettiği topraklardan kovulsa, Filistin halkına yılladır çektirilen eziyetin, zulmün hesabı sorulsa ne olur?

-Dünya yerinden oynar.

-Varsın oynasın, hiçbir şey için oynamıyor bari bunun için oynasın, belki insanlığın aklı başına gelir.

[email protected]