Çek elini çek…

Tiyatrolarımızda yeni sezon 1 Ekim günü açılacak.

Kurum tiyatrolarında yeni sezon oyun belirleme çalışmaları ise sürüyor.

İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda kurum yönetimine atanan ve tiyatro ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan bürokratlar yeni oyunları belirleyecekler.

“Muhafazakâr sanat” nutuklarıyla yola çıkarak, arkalarına aldıkları yandaş basın desteği ile karalama kampanyası yapıp sanatçıları yönetimden uzaklaştıran AKP’nin ne halt edeceğini birlikte göreceğiz.

En çok merak edilense, bu tayfanın kaç adet "muhafazakâr oyun metni" bulup sanatçıların önüne koyabileceği başlığıdır.

Elbette bu oyunları kimler sahneye koyacak, kimler oynayacak, kimler izleyecek gibi sorulara yanıt aranıyor.

Birlikte göreceğiz.

Sanatçılarının yaratma ve üretme özgürlüğü budanmış bir Şehir Tiyatrosu böylelikle kan kaybedecek ve AKP’nin istediği "müsamere" anlayışına esir edilerek hiçleştirilecektir.

Böylelikle 98 yıllık bir sanat kurumu 100 yaşını görmeden tarihe karışacaktır!

Ancak buradan söylemekte yarar var onurlu sanatçı arkadaşlarımın hiç biri bu gerici ve faşist dayatmaları kabul etmeyecek mutlak yanıt vereceklerdir ve de yalnız kalacaklarını sananlar da bir kez daha yanılacaklardır.

Devlet Tiyatroları, Opera, Bale ve Senfoni üzerinde AKP’nin yürüttüğü gizli kapaklı operasyon ise henüz sonuçlarını vermedi.

Yakındır pis koku yayılır.

Devlet sanat kurumlarındaki kargaşa son hız sürerken özel tiyatrolar ve amatör topluluklar sezon hazırlıklarını sürdürüyorlar.

Elbette olanaksızlıkların başında salonsuzluk ve oyun yapma maliyetlerinin yüksekliği geliyor.

AKP alanı daraltıyor ve gizli-açık birçok oyuna, tiyatroya sansür uyguluyor.

Anlaşılacağı üzere önümüzdeki sezon, karmakarışık ve belirsizliklerle şimdiden teslim alınmış gibi görülüyor.

Ancak yüksek sesle söyleyebiliriz ki önümüzdeki tiyatro sezonu, AKP’nin sanat düşmanlığına karşı tüm sanat alanlarının ortaklaşıp mücadeleyi yükselteceği bir sezon olacak.

Bu anlamda 5 Ağustos günü İstanbul’da toplanan tiyatro örgütlerinin oluşturduğu tek çatı olan "Tiyatro Platformu" güzel günlerin habercisidir.

Bu ortak direniş hattı, önümüzdeki sürece damgasını vuracaktır.

Artık hiçbir sanatçı arkadaşımız kendini yalnız hissetmemelidir.

Artık hiçbir tiyatromuz kendini yalnız hissetmemelidir.

Alanımızda yaşanan tüm adaletsizliklere, haksızlıklara, hukuksuzluklara, sansüre, ötekileştirmeye birlikte yanıt vereceğiz.

Biliyoruz, yaşadıklarımız ülkemizde yaşanan hiçbir sorundan daha farklı ve daha özel değildir.

Ancak bizler bu çürümeye karşı birleşerek, dayanışmamızı yükseltip sesimizi çoğaltabileceğimizi ve kara aklı yere çalabileceğimizi düşünüyoruz.

Çağın yobazları, o kirli ellerini alanımızdan ve bütün bir ülkeden çekip, tarihin çöplüğüne sürülene kadar alkışlarımızı çoğaltmaya devam edeceğiz.

Özgürlük sanatı, sanat özgürlüğü nasıl kışkırtır bunu birlikte görmek ve yaşamak çağımız tiyatro ve sanat yaratıcılarının tarihsel bir görevi olsa gerek.

Bu yolda geri kalana aşk olsun.

[email protected]