Boyun eğmeyen…

Bugünlerde, dünde kalmış oyun şarkıları düşmüyor dilimden.

TV ve gazete haberlerini görüp, yaşanan hayat işkenceye döndükçe bir ıslıktır çoğalıyor sesim.

12 Mart ve 12 Eylül süreçlerindeki gözaltılar-tutuklamalar ve katliamlarda da benzer şarkılar yapışmıştı dilime.

Gün gibi anımsıyorum, o zamanlar bu şarkılar meydanlarda da söylenirdi.

Tiyatro oyunları için yapılmış şarkıların, emekçilerin-devrimcilerin diline dolanması şimdilerde olası değil.

Ne sahnelerimizde o tür oyunlar var nede o oyunlara sahip çıkanlar ortada!

Bertolt Brecht’in Gorki’den oyunlaştırdığı ANA oyunundan söz ediyorum.

Ankara Sanat Tiyatrosu’nun kapısının önünde başlayan kuyrukların uzayıp gittiği yıllar, o şarkılar gibi tarih oldular.

Tiyatro gişesinin iki emektarı Tekin Ağabeyle Esma Ablamın kulakları çınlasın. Aylık biletler çıktığının haftasına tükenir, ek seanslar konurdu.

Oyuncu arkadaşlarım repo gününü iple çekerlerdi.

Pazartesi dışında her gün sahnedesiniz. Çarşamba matine-suare, Cumartesi de öyle. Hele birde Çocuk oyununda da oynuyorsanız yandı keten helva.

Dışarıda hayat cıvıl cıvıl.

Üniversiteler ayakta, işçiler grevde-direnişte, kentlerden eşitlik-özgürlük ve barış için kavga sesleri yükseliyor.

Anadolu bin bir çiçekli bir meydan. Halaya durmuş, işçi-köylü-gençlik.

Her gün gözaltılar, işkence haberleri, yasaklamalar, sansürler, gazeteci tutuklamalar, yazarları-çizerleri cezaevlerine atmalar, mahkemeleşmeler, adı ‘faşist’e çıkmış savcılar-yargıçlar, faili belli cinayetler, sokak ortasında eli silahlı caniler.

Tank paletleri ezan sesleri ile sokakları kuşatmış.

“Frukolar” adım başı arama-tarama yapıyor, keyfi gözaltılar, işkence ve katliam haberleri gazetelerin birinci sayfalarını donatıyor.

Bizim dilimizde ise hep aynı şarkı çoğalıyordu.

“Gardiyanları ve yargıçları ve savcıları
hepsi halka karşıdır.

Kanunları, yönetmelikleri, bütün kararları
hepsi halka karşıdır.

Dergileri, gazeteleri, bütün yayınları
hepsi halka karşıdır.

Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak,
durduramayacaklar halkın coşkun akan selini

Panzerleri, kelepçeleri, bütün silahları
hepsi halka karşıdır.

Zindanları, tutukevleri, işkence evleri
hepsi halka karşıdır.

Borsaları ve şirketleri ve iktidarları
hepsi halka karşıdır.

Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak,
durduramayacaklar halkın coşkun akan selini.”

Tıpkı AST sahnesinde kapalı gişe oynayan ANA oyununda söylendiği gibi başlar dik, beden isyanda ve yatağına sığmayan deli bir ırmak gibi coşkun.

Sarper Özhan bestesi bu şarkıyı, kaç insanımız anımsıyor şimdi?

Hayatı umuda dönüştürmek için gerçeklerin en yüksek sesle haykırılmasına gereksinme duyan ve zorbalığa, gericiliğe, faşizme direnecek kaç insanımız var şimdi?

Kaç insanımız onuru için kavgaya hazır?

Kaç insanımız işi-aşı-geleceği ve ülkesi için direniyor?

Kaç insanımız var teslim alınamamış?

Kaç insanımız var boyun eğmeyecek olan?

[email protected]