Boyun Eğme…

- Karıştı ortalık.

- Belliydi ağabey, kaç gündür dünyaya bağırıyorlar.

- Reza Zarrab mahkemesi bitti, düğmeye basıldı, bu kadar mı örtüşme olur.

Dışarıda iyi giden hiçbir şey yok. “35 milyarlık faturası var ABD davasının ve ardından yeni davalar gelecek” deniyor. Maliye Bakanlığı İngiltere kapılarında para peşinde. Ekonomi dibe savruluyor. Yıllardır F. Gülen’i istiyorlar tek yanıt yok, PYD için verilen 4.800 TIR dolusu silah için “bardağı taşıran son damla” diye bağırıyorlar. Oysa silahların Türkiye üzerinden iletildiği gerçeği ortada.

- İçeride de çok sıkıştı her şey. Burnundan soluyor insanlar. Adaletsizlik tahammülsüzlüğü artıyor, yoksulluk ve işsizlik, zamlar, vergiler yine öyle, siyasette kullanılan ağır hakaret ve küfür dili yine öyle, Man belgeleri yine öyle, çocuk tacizleri, eğitimin durumu yine öyle, Diyanet'in açıklamaları yine öyle, “hamile bırakılmış çocuklar” yine öyle, yasaklanan oyunlar, açılan soruşturmalar yine öyle.

- Saymakla bitmiyor.

- Bitecek gibi değil ki. Yandaş medyanın yalanları artık tutmuyor, sıkıştılar, hiçbir manşet okunurluklarını artırmıyor, televizyonlarda tartışma ve haber programlarının reytingleri yerlerde.

- O zaman Afrin zamanlaması başarılı.

- 2. Dünya Savaşı öncesini anımsatan yazılar-yorumlar okuyorum. Dileğim ABD’nin silah çekmemesidir yoksa Rusya hiç rahat durmaz ve olan olur. Oyunun üçüncü ayağındaki İran ve AB şimdi laf geveliyorlar, ya sonra?

Olan garibim Suriye’ye oluyor yine. Emperyalizmin talan ettiği Suriye’ye ve binlerce savaş mağduru yoksul halkına.

- Çocuk resimleri gördüm ağabey içi ağlıyor insanın. Zulüm kalleş.

- Yaşadıkları ağır savaşın tüm kahredici durumlarını, acılar içinde kıvranarak dağıtmaya çalışıyorlar. Sanat, kültür, bilim insanları, aydınlar, akademisyenler buna önderlik etmeye çabalıyorlar. Yaşama sevincini kışkırtmak istiyorlar ve umudu.

- Ama olmuyor bombalar yeniden patlıyor.

- Samed Behrengi’nin iki oyunu Suriye sahnelerinde oynanıyor. Bir Şeftali Bin Şeftali ve Küçük Kara Balık. Yalnız sahnelerde değil, okul okul dolaşılarak oynanıyor. Sığınma evlerinde oynanan oyunlar da var, hastanelerde de. Kütüphaneler evlere kitap servisi yapıyorlar. Sokaklarında müzisyenler geceli-gündüzlü barış ve aşk şarkıları söylüyor. Üniversiteler barışı tartışıyorlar ve ülkeyi yeniden diriltmeyi. Neredeyse viran edilmiş kültürel varlıklarını onarmaya çabalıyorlar, hırsızlanmış müzelerini yeniden hayata katmak istiyorlar.

Paraları yok, doğal kaynaklarının en kıymetli olanları üstünde emperyalist kapışma var. Ekonomileri can çekişiyor. Binlerce insan kaybettiler ve yoksullaştılar. Sağlık ve eğitimi aksatmamaya çabalıyorlar. Bütün bunları rejim değil, değişik toplumsal yapılarda örgütlenmiş halk yapmaya çabalıyor, rejim destek olmak zorunda kalıyor.

- Böyle bir ülkenin yeni acılara savrulması can yakıcı.

- En zavallı durumda olanlarsa sınırlardaki köyler. Hepsi bir başka örgüt tarafından kuşatılmış, işgal edilmiş durumda. Ürettiklerini, hayvanlarını ve insanlarını gasp ediyorlar. Sınırlar kapalı artık kolayca kaçamıyorlar, kaçanların başlarına gelenlerini tüm dünya görüyor. Ülkemizde sokaklarda Suriyeli çocuklar dileniyor. Geçen gün ortaya çıkan rezilliğin içinde 38 tane “hamile bırakılmış” Suriyeli çocuk var.

- İnsan tehlikeli yaratık be ağabey.

- Bütün canlılardan daha tehlikeli derler doğrudur. Kapitalizm canavarlaşıyorsa insan erdemine yenik düşenler sayesinde canavarlaşıyor.

- Ne olacak şimdi?

- Olan Suriye halkına olacak ve korkarım bize. Önce “operasyonun” ekonomik faturasını ödeyeceğiz, bu yeni vergiler ve yeni zamlar demek sonra eş zamanlı her tür yöntemle sindirme baskılarıyla, OHAL altında seçimlere gidilecek.

- Hem Reza Zarrap çetesinin faturasını ödeyeceğiz, hem bu savaşın. Bunlar bizi belimizden kıracaklar.

- Kırdırma belini, kırdırma. Sokaklarda 16-17 yaşındaki gençler “Boyun Eğme” diye bağırıyorlar, onlara kulak ver.

[email protected]