Bitti...

A dostlar, a kardeşler! Her şey iyi güzel de nasıl olacak bu iş?

Yalnızca 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekimlerde elde bayraklarla ortaya çıkılarak, teslim alınmış bir ülke nasıl kurtulur?

Bugün ülkemizde gericiliğin ele geçirmediği tek Cumhuriyet Kurumu var mı?

Yok.

Nereye elinizi atarsanız atın, her taşın altından hortlaklar karşınıza dikiliyor.

Bırakın kamu kurumlarını, özel sektör alanındaki aydınlanmacı damarlar bile neşteri yedi.

Yaşam alanlarımız kuşatıldı.

Şimdilerde yeni yasalarla dönülmez akşamın ufkuna doğru yol alıyoruz.

Kentler, mahalleler, köyler, kasabalar sokaklar talan ediliyor!

Kültürel doku, cicili bicili paketler halinde el değiştiriyor.

Sokakta kan, yoksulluk ayyuka çıkmış yolsuzluk, komşularla sıfır sorun yerine çözülmez ilişkiler, kardeş halkların yüreklerine sokulmuş hançer oluk oluk kan akıtıyor, görmüyorsunuz!

Çözülmesi için hiç bir adım atılmayan Kürt gerçekliği, cezaevlerinde suçsuz yere tutulan binler, eşitlik ve özgürlük için ölüme yatmış insanlık ve bitmez tükenmez kahır sizleri ilgilendirmiyor.

Bütün bu belaları başımıza açan akıl, tüm pervasızlığıyla iktidarını perçinlemeyi son hız sürdürürken, yılda birkaç kez bayrakları kapıp sokağa çıkmak hangi demokrasinin ürünüdür?

İşsiz bırakılmış binlerin, hiçleştirilmiş sendikal örgütlenmelerin, hakları iç edilmiş çalışanların, avaz avaz bağırılan barış taleplerinin yanında yer almadan nasıl olacak bu iş?

Sanat ve sanatçı düşmanlığına karşı diklenmeden, ‘muhafazakârlık’ adıyla yapılan düşmanca operasyonlara karşı koymadan, günümüzü kurtarmak için yan gelip yattıkça mı çözülecek her şey?

Cumhuriyet sizler için, gericiliğe teslim olmayı ve işinize geldikçe ırkçı akılları okşamayı hatta iş birliği yapmayı mı ifade ediyor?

Öyle ya, günü geliyor MHP ve gericilerle dahası ırkçılarla birleşmekten, yan yana olmaktan, aynı sloganlarla hayata bağırmaktan geri durmuyorsunuz!

Nasıl olacak bu iş?

Evlatlarınızı katledenlerle, darağaçlarına gönderenlerle, suçsuz yere cezaevlerine atanlarla, kurşuna dizenlerle, canlarınızı ateşe verenlerle el ele nasıl tutuşabiliyorsunuz?

Kime karşı yapıyorsunuz bunu, hangi insanlık tarihinde örneği var bu durumun?

Cumhuriyet dediğiniz bu mudur?

Yoksa 30 yılda 45.000 insan katledilirken, çözümün halkların barışında olduğunu söyleyenleri ‘düşman’ ilan etmek midir Cumhuriyet?

Sen böyle yaptıkça, “aklın kuşatılıyor, geleceğin işgal ediliyor” dedik dinlemedin.

“Bu adam ve taifesi seni ve Cumhuriyeti bitiriyor, bu sürüden ayrıl” dedik oralı bile olmadın.

Evlatların yıllardır kayıplarını arıyorlar, Cumartesi Anneleri gözlerinin içine bakarak bağırıyorlar, duymuyorsun.

Alevi canların canlarına ot tıkanıp yeniden ateşe verilmeye çalışılıyor, susuyorsun.

Katiller ve katil seviciler 5 yıldızlı misafirhanelerde ‘ceza çekiyorlar’, gıkın çıkmıyor.

Tarih yazıcıları, Ergenekon, Balyoz, Oda TV, KCK ve türevleri gibi davaları Anadolu halklarına karşı yapılmış en büyük saldırı olarak kayda geçecekler.

Sen bunları ayrıştırıyor işine hangisi geliyorsa onun safından diğer tarafa bağırıyor, ülkeyi kuşatan gericiliğin bu pis oyununa düşmekten geri durmuyorsun.

Bu mudur Cumhuriyet?

Yoksa 6 yaşındaki çocuklarımızın eğitim haklarının gasp edilmesine, hurafelerle akıllarının esir edilmesine susmak mıdır?

Ya da üniversitelerin, cemaat ve yandaşlarının esir kamplarına çevrilirken, teslim olmak mıdır?

Hangisidir?

Halkçılık mıdır, Laiklik midir, Devrimcilik midir, yoksa Devletçilik mi?

Hangisine sahip çıkmayı, yaşatıp geliştirmeyi, çağdaşlaştırmayı becerebildin, bu değerlerden hangisi yaşıyor şimdi?

Hiçbiri.

Ama hakkınızı yememek gerek, Cumhuriyet’in bir tek Milliyetçiliğine sahip çıktınız, her şeyi onun üstüne bina eden gericiliğin damarlarından fışkıran düşmanlığa göz yumarak yaptınız bunu.

Teslim alındınız, teslim alındık.

Cumhuriyet bitti, bitirildi.

Saatleri bir saat geri aldığımızda aklıma düşmüştü, yapılması gereken saatleri bir saat değil tam 89 yıl geri almaktır ve yeni özgür, eşit, bağımsız Sosyalist bir Cumhuriyet için yeniden ateşe atılmaktır.

Yani tüm bu pisliklerden arınmaktır.

Başka türlü bu gericilik ve ırkçılık vebasından kurtulmanın ve hep birlikte mutlu olmanın yolu yoktur.

[email protected]