Bir Pazar sabahı

-Eve ekmek götüremez oldum ağabey, patrona çalışıyoruz.

-Çalışma o zaman.

-Nasıl çalışmam ağabey, bugün bu işi bıraksam yeni bir işin garantisi yok ki.

-Haklısın.

-Günde 12 saat ağabey çekilir gibi değil, düşünsene 12 saat bu arapsaçına dönmüş trafiğin içinde direksiyon sallıyorsun, iş değil bu işkence.

Gecenin sonunda patrona 180 lira veriyorsun, yetmiyor depoyu dolduruyorsun, ee bu işin sigarası var, iki kuruşlukta olsa yemeği var, geriye üç-beş kuruş ya kalıyor ya kalmıyor, hele sigorta derdi var ki hiç sorma, eskiden böyle değildi, yani daha beş ay öncesine kadar kazanıyorduk.

-Beş ay öncesi daha mı iyiydi?

-İyiydi, yani üç kuruşta olsa milletin cebinde parası vardı, o da olmadı yabancılar vardı, ya şimdi, ne milletin parası kaldı ne bir tek yabancı, bu Araplar senden benden aç, binmiyorlar taksiye.

-Onlarında zenginleri var, Talimhanedeki bütün otellerde onlar kalıyor.

-Onlar uyanık ağabey, araba kiralıyorlar, otellerde bile bir odada beş kişi kalıyorlar. Olmadı ev kiralıyorlar. Hem onların Tayyip amcaları var, bizim kimimiz kimsemiz yok. İki aydır ev kirasını veremiyorum, ev sahibi Yozgat ta değil burada olsa koyacak beni kapının önüne.

-Batmışsın sen haberin yok.

-Haberim var ağabey ama çarem yok.

-Kira ayda 1.200, ısınması, mutfak giderleri, elektriği, suyu nerden baksan 600 lira, ellerinden öperler iki de çocuğum var, büyüğünün okul masrafları çekilir gibi değil, Allah seni inandırsın bu sene çanta alamadım, ayakkabıları yazlık, hanımın sağlık meselesini hiç sorma.

-Tüm taksici esnafı senin gibi galiba, hanginizle sohbet etsem aynı dertler, aynı sorunlar.

-Bakma sen bazılarının tuzu kurudur ağabey.

-Bunlar seçimlerde en büyük oyu senin meslektaşlarından almışlardı, nasıl oldu bu iş, anımsıyorum kilometrelerce uzunlukta konvoy yapmıştınız, havaalanlarında karşıladınız, mitinglerine bedava taraftar taşıdınız.

-He haklısın, bende aynı şeyleri yaptım.

-Bugün yakınıyorsun, ağlıyorsun ama yarın iki bomba patlasın, iki hır-gür çıksın, ardından sizi sokağa çağırsın gider destek verirsiniz.

-Allah yazdıysa bozsun.

-Kırılıp gücenme ama açık sözlü olacağım, bugün-yarın cebinize üç kuruş fazladan para girsin, borcu-harcı, yaşadığın eziyetleri filan unutur, elini açar şükredersin ve yine gider oyunu verirsin.

-Yok, ağabey ben o defteri kapattım.

-Diyelim yarın seçim var, kime verirsin oyunu.

-Bahçeli diyorduk, yani hanım evde tutturmuştu ‘Bahçeli kurtarır bizi bunun elinden’ diye ama adam patlamış kamyon lastiği çıktı. Kılıçdaroğlu ise hiç bize göre değil, adamın ne dediği, ne yaptığı, ne yapacağı belli.

-Eee ne olacak peki görünürde dört parti var, sen dördünü de eledin.

-Bilmiyorum ağabey, biri çıkıp gelse ‘sizi açlıktan ve açıkta kalmaktan kurtaracam’ dese.

-Kurtarıcıya ihtiyaç var yani.

-Hem de nasıl.

-Tam tersi olsa mesela sen, ben, biz, hepimiz birlikte çıksak sokağa ‘yeter’ desek, biz insan gibi yaşamak istiyoruz, bağımsız eşit, özgür bir ülke olmak istiyoruz, emeğimizin karşılığını almak istiyoruz, ölmek, sürünmek istemiyoruz, savaşlar, bombalar istemiyoruz, adalet istiyoruz desek.

Ne olur?

-Kıyamet kopar ağabey, ne ettin sen.

-Kopsun artık şu kıyamet, yetmez mi?

Tamam, geldik şu sağda ineyim ben, kaç lira yazdı?

-21 lira ağabey.

-Al bakalım.

İndim, birbirimize el salladık, günlük-güneşlik bir Pazar sabahıydı.

[email protected]