Bahar mezarına gömsünler sizi…

Bu kaçıncı bilmiyorum, Fazıl Say’ın ‘İlk Şarkılar’ albümünü dinliyorum.

Alıp başımı gidesim var.

Zamanı durdurmalı önce.

Elini tutacağım dost bir yürekle çiçeğe durmuş bir kiraz ağacı altında, olmadı coşkun bir su kenarında usulcacık dokunmak istiyorum hayata.

İçinden geçilen bu namussuz günlere inat açıp bağrımı, güneşi konuk etmek istiyorum yüreğimde.

Sonra bulutsuz maviliğe doğru kaldırıp başımı ağız dolusu gülmek istiyorum, körpe bir baharı karşılayan su gözeleri gibi.

Bir deli rüzgâr gelip savursun umutlarımızı, ayaklarımızın altından, başucumuzdan şiirler aksın istiyorum.

Kurtulalım bu nankör bu hin yalandan.

Düş gibi biliyorum.

Ama olabilir yapılabilir, düşler gerçeğe dönüştürülebilir, eğer öyle olmasa satır satır, nakış nakış işlenmiş sözcükler nasıl ses olup, ışık olup dökülüyorlar notalara, nasıl oluyor da aşk olup saçılıyorlar dünyanın orta yerine?

Sırrı yok.

Ayağını yaşadığın ışıklı topraklara dokunduruyor, bilebiliyorsan içinde gezinen sevdaya el sürmesini, bilebiliyorsan umutlu ay şafaklarını, bilebiliyorsan yıldızları tek tek saymayı, bilebiliyorsan orman içinde orman olmayı, işin kolay.

Sınırı yok.

Aklında bin çiçekli bir kardeşlik sofrası varsa, acını katık eyleyebiliyorsan öfkene, sonra seviyorsan yüreğini tutkuya esir etmeyi ve kavganın orta yerine atabiliyorsan umutlarını sorun yok.

On şarkılık bir yolculuk benimkisi.

Düşerim (Metin Altıok) / Akılla Bir Konuşmam oldu (Ömer Hayyam) / Dört Mevsim (Cemal Süreyya) / Bu Kekre Dünya (Metin Altıok) / Sandunyaya Ağıt (Can Yücel) / Sordum Sarı Çiğdeme (Pir Sultan Abdal) / Efkârlanırım (Orhan Veli) / İstanbul’u Dinliyorum (Orhan Veli) / Memleketim (Nâzım Hikmet) / İnsan İnsan (Muhyiddin Abdal)

Fazıl ile can bulan ozanların sözcükleri yapışıp kalıyor yüreğinize, bedeninizi kuşatıyor.

Fazıl Say bizim tamam ama Seranad Bağcan siz daha önceleri nerelerdeydiniz?

“Bahar mezarına gömsünler sizi.
Yapraklar gibi buluştunuzdu,
Kokular gibi seviştinizdi,
Bahar mezarına gömsünler sizi.”

[email protected]