Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz…

AKP 2011 seçimlerine veya olası bir erken seçime yeni Anayasa ile girmek istediğini her fırsatta dillendiriliyor.

Anlaşılan o ki, şimdilerde orası-burası ile oynadıkları yürürlükteki Anayasayı bir köşeye fırlatıp, yaklaşık iki yıl önce Sapanca toplantılarında şekillenen Özbudun Anayasası’nı hiçbir değişikliğe uğratmadan, toplumun önüne koymaya hazırlanıyorlar.

Bu metnin, sistemi her şeyi ile ele geçirmenin son adımı olarak algılanması elbette bir yanılsama değildir.

Tüm demokratik hak ve özgürlüklerin budandığı eşitlik ve özgürlük gibi temel insan haklarının bile hiç edildiği söz konusu metin üzerinde yoğun tartışmalar yaşandı, yaşanıyor, yaşanacak.

Cumhuriyet’in kuruluş Anayasası’nın temel niteliklerini de çöpe atan bu metin, çalışma ve kültür hayatımızla ilgili yeni yaptırımlar dayatıyor.

Bunlardan biri de, kültür-sanat alanları ile ilgili olanadır.

AKP, dilinin altındaki baklayı nihayet çıkarmış sanat ve sanat alanlarını açık biçimi ile yok saymıştır.

12 Eylül Anayasasında bile budanmamış olan 64. maddenin yerinde, deyim yerindeyse yeller esmektedir.

‘Devlet, sanatı ve sanatçıyı korur’ başlığı ile özetleyebileceğimiz bu madde, olduğu gibi çıkartılmış, yerine sanat ve sanatçı ile ilgili tek kelime bile konmamıştır.

Meselenin gün ışığına çıktığı ilk günlerde, tüm sanat alanları ortak bir irade gösterip alan temsilcileri, hukukçular, öğretim görevlileri bir araya gelerek bu meselenin ‘düzeltilmesi’ için, akıl yürüttük.

70 sanat örgütünün temsilcilerinin katılımından oluşan, Özerk Sanat Konseyi üzerinden, ‘Anayasa ve Sanat’ başlıklı bir buluşma gerçekleştirerek, ‘64. maddenin yerine ikame edilmesi gereken’ Türkiye Özerk Sanat Konseyi Yasa Tasarısı metnini hazırladık.

Anayasa hukukçularının, hocalarının ve sanat alanı temsilcilerinin süzgecinden geçen bu metin, Meclis’te grubu olan tüm siyasal partilere, meclis grup başkanlarına, dönemin Meclis Başkanı Bülent Arınç’a ve Kültür Bakanlığına iletildi.

Aradan tam bir buçuk yıl geçti.

Tek ses yok!

Kültür Bakanlığı, meseleye sahip çıkacağını söylemesine karşın suskun.

Yetmiyormuş gibi, böyle bir yasa teklifi çalışmasından habersiz gibi davranarak, bazı uygulamaları hayata katmanın peşinde.

‘Bir grup oyuncuyu’ makamında kabul eden Bakan Ertuğrul Günay, “Telif hakları meselesini çözüyoruz” diye açıklamada bulundu.

Bu açıklamanın üstünden de aylar geçti.

Nasıl çözülüyor, hangi uygulamalar geliyor, nasıl hayat bulacak, kıstasları nedir, hangi alanın telif haklarından söz ediliyor, kimler nasıl yararlanıyor? Gibi sorular ise yanıt bekliyor.

Sorunun yalnızca, telif haklarından ibaretmiş gibi ele alınmasıysa manidardır.

Anlaşılan, yeni bir göz boyama operasyonuyla asıl meselenin üstü örtülmek istenmektedir.

Yalnız ülkemde değil, dünyanın hiçbir ülkesinde yasalarca tanımlanmamış sanat alanlarının geleceği yoktur.

Burada, demokratik bir devletin asli görevlerini tekrar tekrar anlatarak kimsenin zamanını çalmak niyetinde değilim.

Ancak, ülkemde yaşanan bu durumun, sanat düşmanlığı anlamından başkaca bir şey ifade etmediği de açıktır.

[email protected]