Al sana Olimpiyat…

Her yurttaş kadar benim de sporla kıyıdan köşeden ilgim var.

Voleybol, basketbol, yüzme, futbol, atletizmin birçok dalını ve masa tenisini severim.

Beşiktaş’ın Çarşı kanadından olmakla ben de övünürüm.

Hayat canavarlaştıkça, spor adıyla yapılan organizasyonların para ticaretine döndüğü dünyada, işin tadı-tuzu kaçmış durumda.

Adamlar takımlar kuruyor, sporcular alıyor-satıyor-kiraya veriyor, bir esir pazarı sanki.

İşin çivisi çıkmış.

Büyük organizasyonlar büyük paralarında konuşturulduğu yerler, iş böyle olunca kazanmak için her tür pislik dönüyor.

Şike ve doping denen ve birbirinin kopmaz parçası olan iki gerçeklik her spor etkinliğinin asıl belirleyicisi olmuş.

Sonuçta aptal yerine konan biz taraftarlar-seyirciler, bir spor etkinliğini değil paranın kapışmasını izliyoruz, bunun üstünden yazılıyor-konuşuluyor, kavgalar ediliyor ve sonuçları yine paraya dönüştürülüyor.

Avrupa liglerini sarsan şike operasyonları ülkemize uzandığında bir sürü pis ilişkinin lağım suyu gibi üstümüze akıtıldığını görmüştük.

Sonuçları ortada.

Bazı Türk takımları tüm yırtınmalara, kulislere rağmen Avrupa kapılarının suratlarına kapanmasını engelleyemediler.

Tuhaftır ülke de bu bahis fazla konuşulmuyor.

‘Yorumcu’ adıyla ekranları dolduran bir sürü cahil, küfürbaz ve saygısız bu işin bir parçası olduklarından konuşmaya gerek bile duymuyorlar olsa gerek.

Sporcuların doping yapmaları da tuhaf değil mi?

Senin adın sporcu, kurallar içinde yarışacak ya kazanacak ya kaybedeceksin niye kendini biyonik yapmak için zehirliyorsun?

Anlaşılır gibi değil.

Ama işte kazanma hırsı ve işin ucunda para denen pislik olunca insanoğlu hemen kirleniveriyor.

Son 10 yıllık AKP sürecine bakın bu kirlenmenin tüm izlerini, belgelerini orada göreceksiniz.

Hiç bir şey umurlarında değil para aksında nasıl, nerden akarsa aksın.

Belediye Başkanlarıyla bile işin içine daldılar.

Şu İ. Melih mesela Ankara’da spor üzerinden çevirdiği dolaplarla ilgili neden yargılanmaz?

Neden çıkıp taraftarlar-seyirciler bu sıradanlığın yakasını toplamaz?

Tayyip efendinin Kasımpaşa Spor için yaptıklarının hesabını da kimse sorma gereği duymuyor, neden?

İşi o kadar aymazca ve açık biçimiyle yapıyorlar ki memleket adamların hayvanat bahçesi sanki!

Cemaatin büyük takımlara göz diktiğini, oralarda bile AKP-Cemaat çatışması yaşandığını birlikte gördük.

Diz boyu pislik.

Haziran Direnişi aynı zamanda bu pis oyunu da bozan bir süreçtir.

Örgütlü taraftarlar boyun eğmeyerek gericiliğe, talana ve yalana karşı sokağa çıktılar şimdilerde de tüm baskı ve yıldırmalara karşın tribünlerden gereğini yapıyorlar.

Sahalardaki birkaç ırkçı zıpır ile bazı takımların başındaki faşist akıllara rağmen taraftarı tutana aşkolsun.

Paranın saltanatı yalnız futbolda değil diğer spor alanlarında da egemenken başarı beklemek elbette aptallık olur.

Hepsi uluslararası düzeyin altında, hepsi iç çekişmelere yenik, dedikodu kazanı, başarısız ve yetersiz.

Buradan ders çıkarmıyorsun, elini eteğini spordan, sporculardan çekmiyor her şeyi kendin yönetmeye kalkıyorsun, çıkıp karşımıza nutuklar çekiyor iki pehlivanın kasları ve göbekleri ile övünüyorsun!

Avrupa’da yoksun, Dünya’da hiç yoksun ne halt için böbürlenip höykürüyorsun.

İnsanlığa kafa tutuyor, tozpembe hayaller kurup yanındaki güruhu da buna inandırıp olimpiyatları almak istiyorsun.

19.5 milyar dolar bütçe yalanı ile İstanbul kentini yeni talanlara açıyorsun, denizi doldurup kültürel dokuları bozarak gudubet yapılar kondurmayı hesaplıyorsun.

Katliam belgesi olan Kanal İstanbul ve 3. Köprü için milyonlarca ağaç kesip, su havzalarını kurutup, doğal yaşam alanlarını hırsızlayıp kentin geleceğini karartıyorsun, yurttaşlarını içeride dışarıda savaşa sürüklüyorsun, kahramanların insanlarımızı öldürüyor sen sırıtıyorsun, sokağa çıkanı gaza boğuyor, yok etme talimatları veriyorsun, adaletsizlik ve hukuksuzlukta tarihe geçiyorsun, yandaşlara peşkeş çekme ve iç etme de rekorlar kırıyorsun sonra çıkıp Olimpiyatları istiyorsun.

Al sana Olimpiyat!

[email protected]