23 Aralık Pazar…

soL gazetesi için yapılan buluşmada salonu dolduran on bin devrimciye söyledim.

Önümüzdeki süreçte ülke halklarımızın üstüne sıçratılan pisliğe karşı sanat alanları ayağa kalkmayı becerebilmelidir.

Hukuksuzluk-eşitsizlik-adaletsizlik-ırkçılık-ötekileştirme-talan-yalan dolan-yolsuzluk ve muhafazakârlık adıyla servis edilen tüm namussuzluklara karşı büyük bir direniş hattı örülebilmelidir.

Bunun için, bu çöp yığını gericiliği tarihin çöplüğüne süpürüp atabileceğimiz gibi, duvar işçileri gibi inat ve sabır ile çalışarak büyük bir kardeşlik ve barış duvarı yaratabiliriz.

Bunu yapabiliriz.

Oyunlarımız-filmlerimiz-romanlarımız-öykülerimiz-şarkılarımız-türkülerimiz-heykellerimiz-karikatürlerimiz bu duvarın örülmesi için kum ve çakıl olarak görüldüğünde mesele kalmayacaktır.

Eğer bunu beceremezsek, tüm saldırı oklarını ülkenin sanat alanlarına yöneltmiş olan gericiliğin ve ırkçılığın pisliğine esir edilmek üzereyiz.

Sanatçılar Girişimi olarak, 23 Aralık günü Bostancı Gösteri Merkezi’nde ‘Reddediyoruz’ başlığı ile yan yana gelişimizin asıl anlamı budur.

Durum saptamaları yapıp, yakarış ve yakınmalarımızı dillendirmekle yol alamayacağımız artık ortadadır.

Çağın gericiliği, Padişah fermanlarıyla ekmeğimize aşımıza kan döker olmuştur.

Memleketimiz bir avuç doymak bilmez haraminin kuşatması altındadır.

Ele geçirilenleri, talan edilip iç edilenleri, peşkeş çekilip yandaş kayırmaları görmezlikten gelmek ise, bir insanlık suçudur.

Eğer esir edilenler konuşamıyor, gerçekleri haykırıp namussuzun yüzüne yüzüne söyleyemiyor ise, korku bir dağ olup büyümüş ise, beklemek nafiledir.

Varsın Ferman Padişah’ın olsun, bu ülke bizimdir.

İnsanlık tarihi nice faşist diktatörler, krallar, sultanlar, padişahlar ve soytarılarını gördü tanıdı.

Onlardan geriye kan, kin, nefret ve düşmanlıktan başka ne kaldı?

Şimdi de öyle olacaktır.

Yeter ki yapıcıların türküsünü birlikte söyleyerek büyük bir kardeşlik, barış, eşitlik ve özgürlük duvarı örmeye karar verelim.

[email protected]