Türban serbestse gerisi teferruattır!

Onur Seçkin'in “Türban serbestse gerisi teferruattır!” başlıklı yazısı 19 Nisan 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Hatırlarsınız, geçtiğimiz yıl sonunda okullarda öğrencilerin giyecekleri kılık ve kıyafetlerine ilişkin yönetmelik değiştirilmişti. Yeni yönetmelikte seçmeli Kuran dersinde kız öğrencilerin başlarını örtebileceği belirtilmiş, böylece okullarda türbanın önü açılmıştı. Şimdi yeni Bakan Nabi Avcı’nın söylediğine göre yönetmeliğin yeniden değiştirilmesi düşünülüyormuş.

Gelin neler yaşandığını hep birlikte tekrar hatırlayalım. Yönetmelik ilk çıktığı dönemde Bakan olan Ömer Dinçer, “Eskiden yasaklar, tek tip olma esastı. Şimdi serbestlikler esas, yasaklar istisna. Felsefi olarak yaklaşım tarzı değişti” demişti. Liberaller ve gericiler “özgürlük ve sivilleşme” çığlıkları atarken, bizler atılan adımın özgürlükle bir ilgisi olmadığını, eğitimin gericileştirilmesinde yeni bir adım olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştik. O günden bu yana yaklaşık beş ay geçti. Normalde gelecek yıl uygulamaya geçeceği belirtilen yönetmelik birçok okulda uygulanmaya başladı. Çeşitli okullarda sadece Kuran dersiyle sınırlı kalmayıp türban fiili olarak diğer derslerde de serbest hale geldi.

A&G isimli araştırma şirketinin yaptığı bir araştırmada da genel olarak velilerin ve öğretmenlerin, öğrencilerin okula serbest kıyafetle gitmesine karşı olduğu ortaya çıkmış. 2 bin 510 veli ve 504 öğretmen ile yapılan araştırmada velilerin yüzde 81.4’ünün, öğretmenlerin ise yüzde 83’ünün çocukların okula okul formasıyla gitmesinden yana olduğu ortaya çıkmış. Bunun temel gerekçesi de “ailelerin okul masrafını artıracağını düşünmesi” olarak dile getirilmiş.

Şimdi Dinçer gitti, yerine Bakan olarak Nabi Avcı geldi. Özellikle 4+4+4 yasasıyla ve öğretmenlere yönelik ithamlarıyla hem toplum hem de öğretmenler nezdinde büyük tepki çeken Dinçer’e karşın, Avcı hakkında olumlu bir hava çizilmeye çalışılıyor basında. Avcı, son günlerde kılık kıyafet yönetmeliğine karşı çeşitli açıklamalar yapıyor. En son “Aileler için bu serbest kıyafet konusu ciddi bir masraf kapısı açıyor. O nedenle biz bu konuyu tekrar düşüneceğiz. Bununla ilgili bir kamuoyu araştırması da yapıyoruz.” demiş. Yönetmelikte velilerin en az yüzde altmışının onayıyla özel okullarda serbest kıyafetin uygulanmayacabileceği belirtilmişti. Avcı, “benzer hüküm resmi okullarımızda da uygulanabilir diye düşünüyorum” demiş.

Yönetmelik çıkarken de gündemde olan, işin bir de ticaret boyutu var tabii. Dinçer yönetmelik çıkarılırken tüccarlar ve esnaflar için, “siparişler verilmeden, yeni ürünler ortaya çıkmadan önce duyuralım ki hazırlığı ona göre yapsınlar istedik” demişti. Okul kıyafeti imalatçılarının ve satıcılarının konfederasyonları, dernekleri diyor ki, “kayıplarımızı telafi etmek için sektöre yeni kan istiyoruz”, “özel okullara tanınan hak devlet okullarına da tanınsın.”

Ve ünlü milletvekilimiz, aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi Hakan Şükür de twitterdan duyurmuş: “Kıyafet serbestiyeti hususunda düzenleme için komisyonca çalışma yapılmış olup, bu çalışmada özel okullardaki statünün devlet okullarında da uygulanabilmesi için taslak bir rapor hazırlanmıştır.”

Şimdi herşey yerli yerine oturuyor. Sanki serbest kıyafet uygulamasının yaratacağı sıkıntılarla ilgili olarak gerek Avcı’nın söyledikleri gerek araştırma sonuçları henüz yönetmelik çıkarken hiç dile getirilmemiş, ilk defa düşünülmüş gibi şimdi konuşuluyor. Bu uygulamanın aileler için sıkıntı yaratacağı, okulla ilgili kaynak sıkıntılarına bir de kıyafeti ekleyeceği zaten belliydi. Ama o zaman Dinçer ne diyordu: “Artık serbestlikler esas, yasaklar istisna!” Beş aydan sonra AKP kılık kıyafet yönetmeliğini tekrar değiştirmeyi düşünüyor. Nasıl olsa türban küçük yaşta öğrencilerin başında okullarda sıradanlaştırıldı. AKP’nin türban derdi bittiğine göre, kıyafetler artık serbest olmasa da olur. Ne de olsa AKP için türban serbestse gerisi teferruattır!