Sevra Haziran’dır

Hatay’ın Defne ilçesinde bir seferberlik var. Kadınlar, gençler, anneler, çocuklar... Herkes kenetlenmiş TKP adayı Sevra Baklacı’nın ilçelerine Belediye Başkanı olması için, Defne’yi birlikte yönetmek için çalışıyorlar.

Sevra 1983 doğumlu genç bir kadın. Türkiye’de genç olmak, kadın olmak oldukça zor. Genç bir kadın olarak, yaklaşık 150 bin kişinin yaşadığı büyükçe bir ilçede yerel siyasette belediye başkanlığı gibi bir hedefe ulaşmaya çalışıyorsanız işiniz daha da zor. Defne farklı kültürlerin güçlü bir zenginlikle iç içe yaşadığı, ülkemizin aydınlık yüzü ve birikimini en güzel temsil eden ilçelerden biri. Defne örneğinde zorluk, orada yaşayan insanlardan ziyade, egemen siyasetin dokularına yerleşmiş kimi kalıplardan ve yalanı, karalamayı siyasetinin merkezine yerleştirmesinden kaynaklanıyor. Sevra’nın bir röportajında kendisinin adaylığını “Siyasetçi olmak için kurt olmak, çirkef olmak lazım. Sen çok gençsin, nasıl olacak” diye karşılayanlar olduğunu söylüyor. Sevra’nın “kurt, çirkef”olmaması bir avantaj olarak değerlendirilmesi gerekirken, egemen burjuva siyasetinde içselleştirilmiş “kurtluk, çirkeflik, kabalık, ileri yaş, erkeklik” gibi özellikler, siyaset yapmak için olmazsa olmaz gibi sunulabiliyor. Hatta kimi zaman siyasi propaganda aracı haline getirilebiliyor. Ancak Defne’nin değerleri, bu ilçenin kültüründe yetişen Sevra’nın samimiyeti, çalışkanlığı, cesareti ve kararlılığıyla birleşince bu karşı propaganda Defne’de çoktan çökmüş bile!

Defne’nin seçimi birçok açıdan önemli. Her şeyden önce Defne’de Sevra’nın kazanması, bugün toplumsal yaşamının her alanında süren paranın saltanatına karşı, halkın ancak kendi örgütlenmesiyle, dayanışmasıyla karşı durabileceğini bir kez daha göstermesi anlamına gelecek. Gönüllülerin katkılarıyla oluşturulan sınırlı bir seçim bütçesi, bunun Defne halkının adaylarına verdiği destekle birleşmesi ve girilmedik sokak bırakılmayan bir seçim çalışması. Haziran Direnişi sırasında ortaya çıkan dayanışmayı hatırlayalım, bugün Defne’yi hayal edelim, orada Haziran’ın bir parçasını göreceğiz.

Diğer taraftan, gerçekten seçilebilecek yerlerde aday göstermeyip, işin reklam boyutuyla ilgilenerek, “şu kadar kadın aday gösterdik”, “şu kadar genç aday gösterdik” şovu yapanlara inat 30 yaşında, genç, gazeteci, öğretmen bir kadın, yol arkadaşları ve halkla birlikte 150 bin nüfuslu bir ilçeyi yönetmeye hazırlanıyor. Haziran Direnişi’nde ellerinde bayraklarıyla en önde yürüyen, gündüz işine gidip akşamında kentinin meydanında, mahallesinde mücadelenin içinde öne çıkan kadınları hatırlayalım, bugün Defne’de en önde genç kadınların sürdürdüğü seçim çalışmasını düşünelim, orada Haziran’ın bir parçasını göreceğiz.

Sevra’nın seçim çalışmalarında, çevresinde hep çocuklar, kadınlar ve gençler var. Sevra ile birlikte yürüyen, bildiri dağıtan, afiş yapan, seçim bürosunun açılmasını havai fişekle kutlayan, başarılı bir seçim çalışmasının akşamında seçim arabasını durdurup yolun ortasında büyük bir coşku ile oynamaya başlayan gençler, Haziran Direnişi’nde yitirdiğimiz Hatay’ın yiğit evlatları Abdocan’ın, Ali İsmail’in, Ahmet’in görüntülerindeki coşkuyu, umudu hatırlatıyor insana. Bir de çocuklar. Oyun oynar gibi çevresindeler hep Sevra’nın.

Bir de seçimlerin ertesinde Sevra’nın Belediye Başkanlığı ile Defne’de başlayacak yeni bir günü düşünelim. Sevra 31 Mart sabahından sonra da, bugün olduğu gibi yine yalnız yürümeyecek. Sadece Defne’de yaşayan insanlarla değil, bir gözü hep Defne’de olacak olan, ülkenin her bir yanından binlerce destekçisiyle birlikte sürdürecek görevini, birlikte yönetecek Defne’yi. Yağmacı bir düzen içerisinde elbette sınırları var. Ancak sosyalistlerin eli değdiğinde, bir kent alt yapısından spor olanaklarına, okulundan sağlık kurumuna, tiyatrosundan sinemasına, ortak akıl ve bilimin birikimiyle halkın örgütlü dayanışması birleşince nasıl geliştirilir, zenginleştirilir hep beraber göreceğiz Defne kazanıldığında.