Kamu emekçileri ve 
Sınıf Tavrı Kurultayı

12 Ocak Pazar günü İstanbul’da Sınıf Tavrı Kurultayı düzenleniyor. Türkiye, üç haftadır ortaya dökülen yolsuzluklarla, rüşvetle çalkalanırken, “Sınıf Tavrını Koyuyor” sloganıyla gerçekleştirecek Kurultay büyük önem taşıyor. Erdoğan’lı AKP iktidarının gidici olduğunun kesinleştiği bir güncellikte, emekçilerin, işçi sınıfının bir seçenek olarak kendisini göstermesi için önemli bir uğrak olacak Kurultay.

Kurultay öncesinde kamu emekçilerinin ve özelde de eğitim emekçilerinin sendikal örgütlülüğünü bir gözden geçirelim. Temmuz 2013 istatistiklerine göre, kamuda çalışan 2 milyon 150 bin emekçinin yaklaşık 1 milyon 470 bini çeşitli sendikalara üye. Yani yüzde 68 civarında bir sendikal örgütlülük oranı var kamu emekçileri arasında. Oldukça yüksek görünen bu sayılar biraz yakından incelendiğinde, işin rengi değişiyor. Tüm kamu emekçilerinin üçte birini ve de herhangi bir sendikaya üye olanların yarısını oluşturan yaklaşık 700 bin kamu çalışanının, bugün sarı sendika bile denmeyecek kadar AKP iktidarının arka bahçesi konumuna gelmiş Memur Sen Konfederasyonu’na bağlı sendikalara üye olduğu görülüyor. Memur Sen’i ise genel olarak kendisini milliyetçi olarak tanımlayan çalışanların üye olduğu Türkiye Kamu Sen, 444 bin üye ile takip ediyor. Kendisini solda tanımlayan kamu emekçilerinin üye olduğu KESK’in 237 bin 180 üyesi, Birleşik Kamu İş’in de 40 bin üyesi var.

Kamu emekçilerinin büyük bölümünü eğitim emekçileri oluşturuyor. Eğitim, öğretim ve bilim hizmetleri kolunda çalışan yaklaşık 1 milyon kamu emekçisi bulunuyor onların büyük bölümünü de öğretmenler oluşturuyor. Bu hizmet kolunda, 24 tanesi bin üye sayısının altında olmak üzere, toplamda 30 sendika var ve çalışanların yaklaşık 650 bini, yani yaklaşık yüzde 65’i bunlardan birine üye. Memur Sen’e bağlı Eğitim Bir Sen’in 250 bin üyesi var. Eğitim iş kolunda çalışanlardan dört kişiden birinin bu sendikaya üye olması anlamına geliyor bu. Onu 225 bin üyeyle Türkiye Kamu Sen’e bağlı Türk Eğitim Sen izliyor. Yine kendilerini solcu, ilerici olarak tanımlayan eğitim emekçilerinin üye olduğu Eğitim Sen’in 124 bin, Eğitim-İş’in de 35 bin üyesi bulunuyor. Kamudaki diğer bütün hizmet kollarına da baktığımızda tablo bundan farklı değil.

2002’de üye sayısı 18 bin olan Eğitim Bir-Sen, adeta AKP’nin arka bahçesi gibi davranarak, dünya sendikacılık tarihine geçen rekor bir büyüme oranı ile bugün üye sayısını 250 bine çıkarmış durumda! Bu sendika, kurumlardaki yöneticiler eliyle, üyelere yönelik sunduğu promosyonlarla, kimi zaman da zaten bu sendikaya üye olursa önünün açılacağını ve yükseleceğini düşünen çalışanların kendi rızasıyla son 11 yıldır hızla büyütüldü/büyüdü. Türkiye üç haftadır, son 11 yılın yolsuzluklarla, rüşvetlerle dolu kirlenmişliğini tartışırken, Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen’in Genel Başkanlığı’nı yürüten Ahmet Gündoğdu Başbakan diliyle konuşuyor: “17 Aralık Operasyonu’nun bir benzerini Türkiye Taksim Gezi Parkı olaylarından biliyor. Şimdi bir bakıyorsunuz, Gezi’de deşifre olanlar, Türkiye’nin gelişmesini hedef alan bu gelişmeleri sevinçle karşılıyor.” İşte kamu emekçilerinin üçte birinin üye olduğu konfederasyon bu.

Bugün kamu emekçileri ne yazık ki büyük oranda gerici ve milliyetçi sendikalara mahkum edilmiş durumda. Bunun karşısında, ülkemizde sınıf hareketinin önemli bir parçası olarak kamu emekçileri tarafından kurulan KESK ve bağlı sendikalarda, ne yazık ki yanlış siyasal öncelikler ve konumlanışlar nedeniyle bu tabloya etkin bir şekilde müdahale edemiyor. Bugün bu tablo sadece kamu emekçileri için değil, tüm emekçiler için geçerli.

İşte Kurultay bunun için toplanıyor. Türkiye’de emekçilerin yeniden ayağa kalkması, emekçilerin karşısına çıkarılan, AKP-cemaat ve onlarla çeşitli ittifaklar içerisinde oluşturulan sözde seçeneklere karşı, emekçi seçeneğini oluşturmak, bunun yollarını farklı sektörlerden emekçilerle birlikte tartışarak somut başlıklara bağlamak için.