Eğitim emekçileri ve 1 Mayıs

Onur Seçkin'in “Eğitim emekçileri ve 1 Mayıs” başlıklı yazısı 26 Nisan 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

2013 1 Mayısı’na sayılı günler kaldı. Her 1 Mayıs, geriden gelen yılda emekçilerin yaşadığı sorunları, mücadelesini ve taleplerini güçlü bir şekilde alana taşımak, sonraki yıla da umudu artırarak girmek açısından oldukça önemli. Bu açıdan ülkemizin önemli bir dönemeçten geçtiği 2013 1 Mayısı daha da önemli. Peki eğitim emekçileri ne taşıyacak bu yıl 1 Mayıs’a?

Eğitim 4+4+4 sistemi ile de yaygınlaşan bir şekilde, bir bütün olarak gerici bir saldırının kuşatması altında. Yeni sistemle getirilen seçmeli din temelli dersleri verme gerekçesiyle imamlar artık öğretmenler odasında. İstanbul’da felsefe dersi kapsamında bilgi türlerini anlatan öğretmen arkadaşımız, “tevhid inancına aykırı bilgiler” anlattığı gerekçesiyle soruşturuluyor, Adana’da bir öğretmen hafta içi iki gün akşam ve yatsı namazları arasında, pazar günleri de sabah 10’dan öğle namazına kadar camide etüt açıyor. Yandaş sendikanın çağrısı ile fiili olarak bazı öğretmenlerin de türbanla derse girmeye başlamasıyla laiklik, inanç ve vicdan özgürlüğü tamamen ayaklar altına alınıyor. Diğer taraftan kendine misyon biçmiş idareciler, öğrencilerden sonra şimdi de öğretmenlerin etek boyutunu ölçmeye başlayarak tehditler savuruyor. Eğitim emekçileri gericiliğin karanlığını reddettiğini, gericiliğe karşı aydınlanma ve laiklik mücadelesini yükselteceklerini utangaçca değil açıkça ilan etmek için çıkmalı bu yıl 1 Mayıs’a.

Eğitim emekçileri, eğitimde yaygınlaşan ticarileşme ve piyasalaşma ile öğrencisine ve velisine karşı adeta tahsildarlık dayatmasıyla karşı karşıya bırakılıyor. Paranın egemenliğini pekiştirdiği eğitim sisteminde, öğretmen öğrencisinden ne kadar para toplarsa o kadar makbul. Diğer taraftan eğitimde yaşanan başarısızlıkların sorumluluğu öğretmenlere yıkılarak performans değerlendirme, kariyer basamakları gibi piyasadan ithal yönetim mekanizmalarına bağlanmak isteniyor eğitim emekçileri. AKP için bolca para toplayanın yanında, performansını yükseltmek için kariyer basamakları adı altında baş öğretmen olmak için, meslektaşı ile rekabet eden, gerekirse onu ezen öğretmen makbul. 657’de yapacağı değişikliklerle esnekliği, kuralsız ve güvencesiz çalışmayı kamuda asli çalışma biçimi haline getirmek isteyen AKP, tüm kamu emekçilerine meydan okuyor adeta. Eğitim emekçileri sermayenin ve piyasanın saltanatını reddetmek, buna karşı meydan okumak için çıkmalı bu yıl 1 Mayıs’a.
AKP, bir taraftan da yeni bir anayasanın hazırlığı içerisinde. AKP hayalindeki laikliğin tamamen ortadan kaldırıldığı, emekçilerin köleleştirildiği, toplumun tamamen müşterileştirildiği ve başkanlık adı altında tek adam yönetiminde bir Türkiye’yi, hazırlayacağı anayasayla gerçekleştirmek istiyor. Yaşadığı topraklarda barış ve kardeşliği arayan Kürt ve Türk emekçilerinin umutlarını da, hedeflediği böyle bir anayasanın pazarlığına hapsetmeye çalışıyor. “Türkiye AKP Anayasası’na sığmaz” diyen metne imzasını atan eğitim emekçileri, sendikacılar, yıllardır muhatabı olduğu polikalardan iyi tanıdığı AKP iktidarının anayasasını baştan reddettiğini söylemek için çıkmalı bu yıl 1 Mayıs’a. Eğitim emekçileri, AKP’nin içine bolca şeriatçısından liberaline ve faşistine “akillerin” bulunduğu komisyonlarla, mollalardan medet umarak gelmesi beklenen barış yaklaşımını reddetmek için çıkmalı bu yıl 1 Mayıs’a.

İşin özü sözümüzü söylemek, önümüzdeki döneme umutla girmek ve mücadeleyi yükseltmek için daha güçlü çıkmalı eğitim emekçileri bu yıl 1 Mayıs’a. “Gericiliğin karanlığını, sermayenin saltanatını, emperyalizmin oyunlarını reddediyoruz” diyenler bu yıl 1 Mayıs’ta İstanbul’da Kadıköy’de, İzmir’de, Hatay’da ve Dersim’de olacaklar. “Emekçi halkın iktidarını, insanların eşit ve özgür bir biçimde yaşadığı bağımsız bir Türkiye’yi, barışı, kardeşliği istiyoruz” diyenlerle bu alanlarda buluşmak üzere, haydi eğitim emekçileri 1 Mayıs’a! 2013 1 Mayısı’na sayılı günler kaldı. Her 1 Mayıs, geriden gelen yılda emekçilerin yaşadığı sorunları, mücadelesini ve taleplerini güçlü bir şekilde alana taşımak, sonraki yıla da umudu artırarak girmek açısından oldukça önemli. Bu açıdan ülkemizin önemli bir dönemeçten geçtiği 2013 1 Mayısı daha da önemli. Peki eğitim emekçileri ne taşıyacak bu yıl 1 Mayıs’a?

Eğitim 4+4+4 sistemi ile de yaygınlaşan bir şekilde, bir bütün olarak gerici bir saldırının kuşatması altında. Yeni sistemle getirilen seçmeli din temelli dersleri verme gerekçesiyle imamlar artık öğretmenler odasında. İstanbul’da felsefe dersi kapsamında bilgi türlerini anlatan öğretmen arkadaşımız, “tevhid inancına aykırı bilgiler” anlattığı gerekçesiyle soruşturuluyor, Adana’da bir öğretmen hafta içi iki gün akşam ve yatsı namazları arasında, pazar günleri de sabah 10’dan öğle namazına kadar camide etüt açıyor. Yandaş sendikanın çağrısı ile fiili olarak bazı öğretmenlerin de türbanla derse girmeye başlamasıyla laiklik, inanç ve vicdan özgürlüğü tamamen ayaklar altına alınıyor. Diğer taraftan kendine misyon biçmiş idareciler, öğrencilerden sonra şimdi de öğretmenlerin etek boyutunu ölçmeye başlayarak tehditler savuruyor. Eğitim emekçileri gericiliğin karanlığını reddettiğini, gericiliğe karşı aydınlanma ve laiklik mücadelesini yükselteceklerini utangaçca değil açıkça ilan etmek için çıkmalı bu yıl 1 Mayıs’a.

Eğitim emekçileri, eğitimde yaygınlaşan ticarileşme ve piyasalaşma ile öğrencisine ve velisine karşı adeta tahsildarlık dayatmasıyla karşı karşıya bırakılıyor. Paranın egemenliğini pekiştirdiği eğitim sisteminde, öğretmen öğrencisinden ne kadar para toplarsa o kadar makbul. Diğer taraftan eğitimde yaşanan başarısızlıkların sorumluluğu öğretmenlere yıkılarak performans değerlendirme, kariyer basamakları gibi piyasadan ithal yönetim mekanizmalarına bağlanmak isteniyor eğitim emekçileri. AKP için bolca para toplayanın yanında, performansını yükseltmek için kariyer basamakları adı altında baş öğretmen olmak için, meslektaşı ile rekabet eden, gerekirse onu ezen öğretmen makbul. 657’de yapacağı değişikliklerle esnekliği, kuralsız ve güvencesiz çalışmayı kamuda asli çalışma biçimi haline getirmek isteyen AKP, tüm kamu emekçilerine meydan okuyor adeta. Eğitim emekçileri sermayenin ve piyasanın saltanatını reddetmek, buna karşı meydan okumak için çıkmalı bu yıl 1 Mayıs’a.

AKP, bir taraftan da yeni bir anayasanın hazırlığı içerisinde. AKP hayalindeki laikliğin tamamen ortadan kaldırıldığı, emekçilerin köleleştirildiği, toplumun tamamen müşterileştirildiği ve başkanlık adı altında tek adam yönetiminde bir Türkiye’yi, hazırlayacağı anayasayla gerçekleştirmek istiyor. Yaşadığı topraklarda barış ve kardeşliği arayan Kürt ve Türk emekçilerinin umutlarını da, hedeflediği böyle bir anayasanın pazarlığına hapsetmeye çalışıyor. “Türkiye AKP Anayasası’na sığmaz” diyen metne imzasını atan eğitim emekçileri, sendikacılar, yıllardır muhatabı olduğu polikalardan iyi tanıdığı AKP iktidarının anayasasını baştan reddettiğini söylemek için çıkmalı bu yıl 1 Mayıs’a. Eğitim emekçileri, AKP’nin içine bolca şeriatçısından liberaline ve faşistine “akillerin” bulunduğu komisyonlarla, mollalardan medet umarak gelmesi beklenen barış yaklaşımını reddetmek için çıkmalı bu yıl 1 Mayıs’a.

İşin özü sözümüzü söylemek, önümüzdeki döneme umutla girmek ve mücadeleyi yükseltmek için daha güçlü çıkmalı eğitim emekçileri bu yıl 1 Mayıs’a. “Gericiliğin karanlığını, sermayenin saltanatını, emperyalizmin oyunlarını reddediyoruz” diyenler bu yıl 1 Mayıs’ta İstanbul’da Kadıköy’de, İzmir’de, Hatay’da ve Dersim’de olacaklar. “Emekçi halkın iktidarını, insanların eşit ve özgür bir biçimde yaşadığı bağımsız bir Türkiye’yi, barışı, kardeşliği istiyoruz” diyenlerle bu alanlarda buluşmak üzere, haydi eğitim emekçileri 1 Mayıs’a!