Dünyayı verelim çocuklara

Onur Seçkin'in “Dünyayı verelim çocuklara'” başlıklı yazısı 5 Nisan Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Nâzım “Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne, allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar” diyordu şiirinde. Kapitalist düzen ise dünyayı, ülkemizi çocuklar için bir cehenneme çevirdi adeta. Giderek daha fazla, çocuk işçilerin sömürüsünün üzerinde yükseliyor vahşi kapitalizm.

Üzerinden bir ay geçmedi. Fotoğrafta gördüğünüz 13 yaşındaki 7. sınıf öğrencisi Ahmet, Adana’da harçlığını çıkarmak ve ailesinden gizli satın aldığı cep telefonunun parasını ödemek için haftalık 100 TL karşılığında bir fabrikada çalışıyordu. Çay ve temizlik işlerine yardımcı olmak üzere işe girmişti. Çalıştığı plastik fabrikasında başı pres makinesine sıkışarak öldü!

Ahmet gözlerini dikmiş size bakarken, siz bakabiliyor musunuz ona aynı rahatlıkta. Ben bakamıyorum. Bakıyorum da, Ahmet’in bakışları kalbimi sıkıştırıyor, gözlerimi kaçırıyorum.

TÜİK Salı günü Çocuk İşgücü Anketi sonuçlarını açıkladı. Sayıları 15 milyon 247 bin kişi olan 6-17 yaş arasındaki çocuklarımızın 893 bin tanesinin tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinden birinde çalıştığı ortaya çıktı. Bu çocuklardan 292 bini 6-14, 601 bini ise 15-17 yaş arasında. Çalışan çocukların ise yüzde 50’si de okula devam etmiyormuş. 2012 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarında uygulanmış anket. Ahmet de sayılmıştır belki onların arasında. Ama çalışırken öldüğü için, artık eksildi istatistiklerden!

Geçtiğimiz yıl 4+4+4 olarak bilinen yasa TBMM’den geçirildikten sonra AKP Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut bir sanayi sitesini ziyaret ediyor. Bir esnafın çırak bulamamaktan dert yanması üzerine “4+4+4 uygulamasıyla sanayi sitesindeki çıraklarımızın önü açılacaktır” diyor Akbulut. Gündelik dilde iyi olanaklar yaratmak anlamında kullanılan “önünü açmak”, Akbulut tarafından çocuk işçiliğin yaygınlaşmasıyla ilgili kullanılıyor. Herhalde sürekli “tüccarlarımızın önü açılacaktır” demeye alışmış olacak, Akbulut “karıştırmış”.

4+4+4 sistemi ile birlikte ortaokulun ardından öğrencilerin açık liseye geçerek eğitimini tamamlaması şeklinde bir düzenleme de yapılmıştı. Yeni sistemin uygulanmaya başlamasının üzerinden henüz bir yarı yıl geçmişken liselerde toplam 136 bin 115 öğrencinin örgün eğitimden ayrıldığı açıklanmıştı. Nerede bu çocuklar? Ne kadarı sayıları bir milyona yaklaşan olan çocuk işçiler ordusuna katıldı? 4+4+4 olarak bilinen yasa TBMM’den geçirilirken ışık hızıyla ellerini kaldırıp indirenler, çocuklarımızın bugününden, geleceğinden işte böyle biraz daha çaldılar.
4+4+4 ile durmadı AKP iktidarı. Öyle demiyorlar mı zaten? “Durmak yok, yola devam.” Bu yıl Şubat ayında yayımlanan bir yönetmelikle, bir adım daha ileriye gitti. Özel girişimciler tarafından organize sanayi bölgelerinde açılan özel mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören her bir öğrenci için bu okulların sahiplerine 5 bin TL’ye kadar teşvik verme kararı çıkardılar. Daha fazla çocuğun, 8. sınıftan sonra henüz 13-14 yaşındayken, sanayi sitelerindeki bu okullarda yoğun sömürüsüne yol verdiler.

Bu da yetmedi AKP’ye! Bu yönetmelikten bir hafta sonra, Çalışma Bakanlığı tarafından Çocuk ve Gençlerin Çalıştırılma Usulü Yönetmeliği’nde yapılan bir düzenlemeyle, “ağır ve tehlikeli iş” tanımını yürürlükten kaldırdı. Düzenlemeyle çocuk işçilerin tuğla fabrikasından selüloz üretimine kadar ağır işlerde çalıştırılmasının önündeki engel kalkmış oldu. “Plastikten eşya imalatı” da var artık çocukların çalışmasının yasak olmadığı ağır işler arasında. Ahmet’de plastik fabrikasında ölmüştü hatırladınız mı?

Eminim siz de bakamıyorsunuz Ahmet’in fotoğrafına. Ya da bakıyorsunuzdur da, siz de benim gibi gözlerinizi kaçırarak. Dünyayı vermedikçe çocuklarımıza, mümkün mü zaten başka türlüsü?

Nâzım’ın dediği gibi “Çocuklar dünyayı alacak elimizden, ölümsüz ağaçlar dikecekler.” İşte biz de o gün, Ahmet’in bize baktığı gibi bakabileceğiz Ahmet’e.