Değerler eğitimi ve sol değerler

Türkiye, bir operasyonun eşliğinde AKP ile Cemaat arasındaki kavganın yansımalarıyla, bir haftadır rüşvetle, yolsuzlukla, talanla, yalanla memleketin nasıl tarumar edildiğine şahit oluyor. Kutulardan çıkanlar, rüşvetler ve ortada dönen diğer paraların hacmi çeşitli oranlarda ülke bütçesiyle karşılaştırılır hale gelmiş durumda.

Ortaya dökülenler, “hülooooğcu” ya da zaten bizzat bu yağma düzeninin orasından burasından nemalanan biri değilse her duyarlı yurttaşın midesini bulandırıyor. Birtakım değerler de insanın aklına daha fazla düşmeye başlıyor. Türkiye’de 12 Eylül’ün izleri, sosyalist ülkelerin dağılmasından sonra dünyada emperyalizmin yöneldiği saldırganlık ve neoliberalizmin egemenliği, yarattığı çürümeyle geçmişe göre birçok insani değeri aranır hale getirdi. AKP dönemi de tarihsel olarak bakıldığında değerlerin hızla yozlaştırıldığı bir dönem. Durum böyleyken, son on yıldır “değerler eğitimi” yaklaşımının eğitimde sıkça dillendirilmesi de dikkat çekiyor. Okullarda bir değerler eğitimi furyası aldı başını gidiyor.
Her ne kadar değerler eğitimi kapsamında farklı başlıklar ele alınıyor ise de, okullarda yapılanlara bakıldığında din temelli etkinliklerin oldukça öne çıktığı görülüyor. MEB birçok ilde değerler eğitimi projeleri düzenliyor, okullarda duvar gazeteleri, panolar hazırlanıyor, konferanslar düzenleniyor. Değerler eğitimi kapsamında yapılan bu etkinliklerde dini öğelerin hep önde olduğu görülüyor. Örneğin, bu ayın konusu olarak vefa bir değer olarak mı seçilmiş? Ders kapsamında, okulun bulunduğu ilçenin müftüsü okula gidiyor “vefayı” çocuklara dinsel referanslarla anlatıyor. Ankara’nın bir ilçesinde Müftülük ve MEB birlikte bir etkinlik düzenliyor, baş vaiz ilçedeki okul yöneticilerine, öğretmenlere değerler eğitimi semineri veriyor. Çeşitli illerde, kız öğrenciler ayrı yerlere toplanıyor, değerler eğitimi kapsamında din hizmetleri uzmanları, Kuran kursu öğreticileri bu öğrencilere, “beden ve ruh temizliği” konusunda seminer veriyor. Örnekler artırılabilir. Sonuç AKP’nin temsilcileri, vefayı da, dayanışmayı da, fedakârlığı da, her türlü değeri de dinle, kendi ahlak anlayışlarıyla harmanlamaya çalışıyor.

Bütün bu dinsellikle ilişkilendirdikleri ahlaki değerlerine, bir de artık liselere kadar girmiş kariyer günlerini, ders olarak koyulmuş girişimciliği koyalım. Çocuklara okullarda nasıl tüccar olunur, o öğretilmek isteniyor. Hedeflenen amaç ortaya çıkıyor: Dindar, kindar ve girişimci nesiller yetiştirmek...

Peki, bunların karşısına ilerici öğretmenler hangi değerlerle, nasıl çıkacak?

Bugün yıllardır bildiğimiz, söylediğimiz yolsuzluklar, rüşvetler bir bir ortaya dökülürken, ilerici öğretmenler öğrencilerinin karşısında sol değerleri daha görünür kılmak durumunda. Onların dinle bezenmiş ahlak ve piyasa temelli “değerlerinin” karşısında, ilerici öğretmenler, tarihsel olarak insanlığın, bilimin mücadele birikimiyle şekillenmiş, emeği yücelten değerleriyle çocuklarımızın karşısında olmalı. Bugün gözümüzün önünde, bazen şaşırarak izlediğimiz soygun düzeni, kapitalizmin, bununla iç içe geçmiş din bezirgânlığının ortaya çıkardığı çürümüşlüğünün bir sonucu. Solun emekten yana, aydınlanmadan, dayanışmadan yana bütün insani değerleri, bu çürümüşlüğün panzehiridir. Bugün solun değerlerini öğrencilerimizle buluşturmak önümüzdeki en meşru ve en önemli görevlerimizdendir. Türkiye öğretmen hareketinin tarihsel birikiminde değerlerimizi öğrencilerimizle nasıl buluşturacağımızın birçok örneği bulunmaktadır. Bu örneklere yenilerini ekleme görevi de ülkemizde yeni bir öğretmen hareketi yaratma hedefini önüne koyan eğitim emekçilerindedir.