AKP’nin atama oyunları

MEB öğretmenlerin ilk atama için başvurularını, geçtiğimiz günlerde sonuçlandırdı. Son KPSS’ye giren yaklaşık 150 bin öğretmenden, 98 bin 833’ü atanma umuduyla başvurusunu yaptı. Bu öğretmenlerden 36 bin 489’u, bir okula atanarak Pazartesi günü itibariyle öğrencileriyle buluştu. Bu yıl KPSS’ye girmeyenleri, girdikten sonra atanma umudu olmadığı için başvurmayanları saymasak dahi, başvuru yapan öğretmenlerin yaklaşık 60 bini bir kez daha ataması yapılmamanın üzüntüsünü yaşadı.

Sendikaların açıkladığı sayılar daha yüksek olsa da MEB’in öğretmen ihtiyacı olarak açıkladığı resmi sayı dahi yaklaşık 125 bin. Atama sonuçlarına bakıldığında AKP açıkça “ben ihtiyacım olmasına rağmen 85 bin öğretmeni atamadım” diyor. AKP’nin işin bu eksikli kısmını nasıl çözdüğüne birazdan değineceğiz. Ancak önümüzdeki hafta başında yapılacak, ilk atamada doldurulamayan 3 bin 227 kişilik ek kontenjan atamasını da dikkate alarak atama işinin bir başka boyutuna daha bakalım.

İlk atamalarda atama baraj puanı 100 üzerinden 60 olarak belirlenmişti. Yapılan başvurular sonucunda, başvuru sayılarının ayrılan kontenjana göre çok daha fazla olduğu Matematik, Fen ve Teknoloji, Tarih gibi branşlarda minimum atama puanları yüksek bir değer olarak 75’li puanlarda kalırken, bazı branşlarda minimum puanlar 60’a oldukça yaklaştı. Minimum atanma puanının düşmesi, o branş için başvuranların neredeyse hepsinin atanmış olması anlamına geliyor. Okurlar, din kültürü ve ahlak bilgisi ile imam hatip liseleri (İHL) meslek derslerinin bu branşlar arasında olduğunu tahmin ediyordur elbette. Duruma biraz daha yakından bakalım.

Özellikle din kültürü, AKP’li yıllarda en fazla öğretmenin atandığı branşların başında geliyor. AKP her yıl bu branşa oldukça yüksek bir oran ayırıyor. Son atama döneminde de bu kural değişmedi. İlk atama sonuçlarına baktığımızda, bahsi geçen branşlarda minimum puanların 60’a indiği görülüyor. Ve din kültürü için ayrılan bin 865 kişiden bin 756’sının, İHL öğretmenliği için başvuran 422 kişiden 419’unun atamasının yapıldığını görüyoruz. Karşılaştırma yapabilmemiz açısından, örneğin sınıf öğretmenliğine başvuran 9 bin 795 kişiden ancak bin 841’inin, matematik branşında 5 bin 830 kişiden ancak 1969’unun atanabildiğini not düşelim.

Ancak AKP burada da durmuyor. Her branştan binlerce öğretmen atama beklerken, AKP okullara daha fazla din öğretmeni göndermek için çabasını ek atamalarda da sürdürüyor. İlk atamalarda dolmayan 3 bin 227 kontenjanın, 2 bin 065’i yine din öğretmenliğine, 810’u da İHL meslek derslerine ayrılıyor! Herhalde bu branşlardan ataması yapılmayan öğretmen kalmasın diye de minimum atanma puanı da 50’ye indiriliyor.

Peki, AKP bütün enerjisini okulları din temelli derslerin öğretmenleri ile doldurmaya harcarken, resmi rakamlara göre bile sayısı 80 bini bulan öğretmen açığı nasıl kapatılacak? Bu sorunun AKP açısından çözümü, oldukça acımasız bir istihdam biçimi olan ücretli öğretmenlik. 80 bin kişilik açık, genel olarak mevsimlik işçilerin çalışma koşullarını hatırlatan ücretli öğretmenlerle kapatılmaya çalışılacak. Geçtiğimiz yıl bir sendikanın yaptığı araştırmaya göre, ülkemizdeki ücretli öğretmen sayısı yaklaşık 60 bini buluyordu. Sigortaları tam yatmayan, girdiği ders kadar ücret alan bu öğretmenler okullarda kadrolu öğretmenler gibi bütün işleri yapıyorlar. Resmi tatillere gelen okul günlerinde herhangi bir ücret alamayan bu öğretmenler, yaz aylarında da okullar tatil olduğu için maaş alamıyorlar. Ayrıca çalıştıkları aylarda da kadrolu öğretmenlerle aynı saat derse girseler de aldıkları ücret çok daha az. Ve bu koşullarda bile istihdamları, okullarında artık çoğunluğu AKP’ye yakınlığı ile bilinen müdürlerin iki dudağı arasından çıkan kelimelere bağlı.

AKP’nin bu oyunu atama dönemlerinde neredeyse her şekilde aynen tekrarlanıyor. Bir taraftan ataması yapılmayan onbinlerce öğretmen, diğer taraftan din temelli derslere yönelik yapılan açık ayrımcılık, diğer taraftan öğretmen açığını kapatmak için Ortaçağ koşullarında çalıştırılan ücretli öğretmenler. Bu oyunu bozacak olan, mesleğine ve meslektaşına sahip çıkan eğitim emekçileri olacak. Yeni eğitim öğretim yılı başlarken Fakir Baykurt hocanın sözlerini bir kez daha hatırlamalı: “Öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz. Öğretmen ders verir!”