‘AKP iktidarında eğitim’

Başlık aldatmasın, bayram günü uzun uzun AKP’nin 11 yıldır eğitimde yaptıklarını anlatmayacağım. Başlık soL gazetesi okurlarının yakından tanıdığı Rıfat Okçabol’un geçtiğimiz günlerde yayımlanan son kitabının adı. Kitap, “AKP İktidarında Eğitim: Eğitimin Piyasalaşması ve Gericileşmesi” adını taşıyor.

Rıfat hoca, 50 yıllık bir eğitimci. Bu sürede MEB’de öğretmen olarak da çalışmış, MEB’in merkez teşkilatında uzman olarak da. Bu uzun deneyimin çok önemli bir parçası da uzun yıllardır Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde yürüttüğü akademik çalışmalar. Kendisinin çalışmalarını yaklaşık 15 yıldır yakından takip etme şansım oldu. Bu süreçte akademik çalışmalarında gösterdiği titizliğe, toplumcu kimliğinin hep önde olmasına yakından şahit oldum. Toplumcu ve titiz bir bilim emekçisi olarak eğitim alanında birçok çalışması olan Rıfat hocanın, AKP’nin eğitim alanında sürdürdüğü politikaların eğitim sistemimizi nasıl bir karanlık içerisine sürüklediğini bütün detaylarıyla anlatan kitabını da dikkatle okudum.

Rıfat hoca, kitabın amacını “ilgilenenleri ve meraklı kişileri, laik, bilimsel, parasız ve kamusal eğitimi savunanları, AKP’nin yaptıkları ve yapmak istedikleri konusunda bilgilendirmektir. AKP’nin olumlu adımlar attığını savunanları uyarmaktır. AKP’nin esas hedefinin ‘girişimci molla’ yetiştirmek olduğunu göstermektir. Eğitim sistemin içine sokulduğu tehlikenin ayrımına varılmasını sağlamaktır” olarak ifade ediyor. Kitap bu amacına ulaşıyor ve 11 yıllık AKP döneminde yapılanları tekrar hatırlamak ve bunları bütünlüklü bir biçimde değerlendirmek için adeta bir bellek işlevi görüyor.

Kitabın “Cumhuriyet Eğitiminde AKP Öncesindeki Gelişim ve Dönüşümler” başlıklı ilk bölümü, AKP öncesi dönemi genel hatlarıyla ele alırken, esasında piyasacı ve gerici dönüşümlerin AKP ile başlamadığını, öncesinde bu yönde atılan adımların AKP’yi bugüne taşımakta da oldukça önemli bir işlevi olduğunu bize hatırlatıyor. Rıfat hoca, AKP dönemini ele alan bölümleri ise Başbakan’ın yaptığı “acemilik” ve “ustalık” dönemselleştirmelerini başlığa taşıyarak ele alıyor. İlgili bölümleri okuyanlar, eğitimde yaşanan dönüşümlerin niteliği ve kapsamı açısından bu sınıflandırmanın oldukça yerinde olduğunu görüyor. Kitap bir taraftan yükseköğretim öncesini incelerken, aynı sınıflandırma kapsamında, AKP-YÖK arasında çekişmelerle başlayarak, AKP döneminde çeşitli yasa taslakları ve uygulamalarla üniversite üzerinde hedeflenen dönüşümü de ele alıyor.

Kitapta toplumu bir inanca göre öğretimden geçirmenin çağdışılığı vurgusuna, izlenen politikalarla varlıklı ailelerin çocuklarının korunduğu, yoksulların, emekçilerin çocuklarının ise kaderine terk edildiği vurgusu eşlik ediyor. AKP’nin attığı bu adımların eğitsellikten uzaklığı ve tamamen bu partinin siyasi hedefleriyle uyumluluğu ve bunların dar kadroların isteği üzerine nasıl hayata geçirildiği, çeşitli örneklerle anlatılıyor. Kitapta yer alan “AKP’nin getirdiği düzen Osmanlı’nın bilimsel eğitime geçmeden önceki 1800’lerin başındaki düzendir” sözleri, Yeni Osmanlıcılık rüyalarıyla nereye sürüklendiğimizi de özetliyor. Kitapta piyasacı ve gerici kuşatmaya karşı çocuğun ve gencin özgürleşmesinin, toplumsallaşmasının ve evrenselleşmesinin tek yolunun laik, bilimsel ve kamusal eğitim olduğu vurgulanıyor.

Bayram tatili, bugünü anlayıp bunu değiştirerek yeni bir geleceği kurma mücadelesini sürdüren eğitim emekçileri ve genç öğretmen adayları için önemli bir başvuru kaynağı olan kitabı okumak için iyi bir fırsat.