66 aylık çocuklar okulu çok sevmiş (!)

Onur Seçkin'in “66 aylık çocuklar okulu çok sevmiş (!)" başlıklı yazısı 08 Şubat 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Milyonlarca öğrenci pazartesi günü yeniden okulun yolunu tutacak, tabii 66 aylık çocuklar ve daha küçükleri de. Onlar için çok kaygılanmıştık, ama artık içimiz rahat(!) Çünkü MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık açıkladı: “Okula yeni başlayan, özellikle 66 aylık çocuklar okulu çok sevdiler.”

Kocabıyık ilk yarıyılın kapanmasının ardından özellikle 72 ay altı olup ilkokula başlayan çocuklara ilişkin açıklamalar yapmış. Kendisi bu birimin müdürü olarak, ülkemizde okul öncesi ve ilköğretim alanından sorumlu en yetkili kişi olarak görev yapıyor. Yarıyıl tatilinde bu çocuklara ilişkin küçük bir araştırma yapmayı planladıklarını söyleyen Kocabıyık, diğer taraftan “Bakanlık olarak bizim alandan aldığımız bilgiler hep iyi yönde. Ciddi bir sorun yaşanmadı” diyor. Veliler onlara ilk başlarda bazı endişelerinin olduğunu, ancak bunların birçoğunun giderildiğini söylemişler. Okula yeni başlayan 66 aylık çocuklar da okulu çok sevdiklerini, arkadaşlarıyla çok iyi anlaştıklarını. Zaten her şeyin iyi olduğuna dair bir değerlendirme yapılırken, belirlenen okul idarecileri üzerinden anket yoluyla yapılacak araştırmanın sonuçlarının eleştirel bir şey içerebileceğini düşünmek pek de mümkün değil.

Bu yıl birinci sınıfları okutan öğretmen arkadaşlarla görüştüm. Onlara göre tablo Kocabıyık’ın çizdiği kadar pembe değil. Kocabıyık değerlendirmesinde, çocukların yaş grupları ve pedagojik ihtiyaçlarına göre yeni düzenlemeler yaptıklarını, ilk dört sınıfta oyun ve fiziki etkinlikler dersi gibi yeni bir ders getirdiklerini söylüyor.

Öğretmen arkadaşlar, bu isimle bir ders konulmasının dışında ortada bir yenilik olmadığını, öğretmenlerin zaten bu sistem öncesinde de oyunu derslerine dâhil ettiklerini, başka türlüsünün zaten mümkün olamayacağını söylüyorlar.

Öğretmenler bu süreçte yeni herhangi bir materyalin birçok okula ulaşmadığını kaydederken, ortaya çıkan durum, geçtiğimiz yıllardan farklı olarak, 600 bin civarında 72 ay altı çocuğun ilkokula başlamasına rağmen, buna yönelik herhangi bir hazırlık yapılmadığı.

Sınıfında 60-66 ve 66-72 aylık ile 72 ay ve üstü öğrencileri olan bir öğretmen arkadaşım, en küçük ve en büyük grup arasında bir akranlık ilişkisi değil, bir ebeveyn ilişkisi olduğunu aktarıyor. Çocuğun sosyalliği açısından oldukça önemli olan akran ilişkisi sınıfta gelişmiyor. Büyük olanlar kimi zaman sorumluluk alarak arkadaşını çocuğu gibi koruyor, kimi zaman ise gelişkinliğini kullanarak aynı koridordaki tuvalette sırasını aldığı küçük arkadaşının altına kaçırmasına neden olabiliyor.

Bu yıl tüm ülkede isteğe bağlı olarak okula başlayan 60-66 ay arası 141 bin 500 öğrenci var. Bu çocuklar öğretmenlerin olağanüstü çabalarıyla okulda tutulmaya çalışıyorlar.

Doğal olarak ilkokul düzeyinde sınıf ortamı onlar için bir şey ifade etmiyor. Onlar bulundukları alanda koşmak, uykuları geldiği zaman uyumak, acıktıkları zaman o anda yemek istiyorlar. Bir öğretmen arkadaşım okulunda sadece bu grubu okutan bir arkadaşına destek olmak için haftada birkaç saat etkinlik dersine giriyor, diğer öğretmen de onun sınıfına. Küçük grubun öğretmenliğini yapan kişi, haftada birkaç saat de olsa diğer sınıfa girdiğinde dinlendiğini söylüyor.

66-72 ay arasında çocuklar ise oldukça arada kalmış bir grup durumunda sınıflarda. Sınıflarındaki 72 ay ve üstü arkadaşları ile öğrenmeye hazır olma durumunun aynı olması, ailelerinin ekonomik, sosyal ve kültürel olanakları ile belirleniyor. Anaokuluna gidebilmiş, ailelerinin özel ilgisini görebilmiş çocuklar, görece daha kolay uyum sağlayabilirken, bu olanaklardan yoksun kalmış olanlar ise kalem tutmakta, odaklanmakta, derste yapılanları takip etmekte oldukça zorlanıyorlar. En ufak bir uyarıda motivasyonları düşüyor.

Durum bu iken, MEB’in “gelen bilgiler hep iyi yönde” demesi, daha önce uyarılara kulak asmayanların, ne yazık ki şimdi de sorunları görmezden geldiğini gösteriyor.