bir otel odası yanlışlığı başlıyor
çevirip çevirip okuyoruz aynı geçmişi
dünya iyileşmiyor, dönüp geldiğimiz kapılarda
aşk iki kere mağlup. çok geçtik bu meydanlardan
bu unutma provalarından
bütün anılardan silinmek arzusuyla
günlükler, şiirler, üst üste söz savaşları
bir gölgelik yerimiz kalıyor, göğe ıslık
boyu kadar uzak. nelerden vazgeçmiyor ki insan
en çok da kendine dönmekten
biz de duruyoruz geceyi duymak için
gül şenliğinin sustuğu yerde
bir cümle daha kuralım, hazırız vedalaşmaya
zaman, hızla geçilen yolların annesi
biliyorum, uğursuzluk diyecekler
arkamızdan dökülen yüzler için. kâbus günleri
yağmurlu taşlar, aklımız bembeyazken
yan yana geçtiğimiz sokaklar
bir kuşun ağzında senli benli
yaz, tuz ve üç kara kutu. yorgun bir sesle perdeyi
titreten rüzgâr, orada güne ait her şey, kıyılar
ayrı fotoğraflara bakıyorsak da bu gece
külümüze üfleyen keder aynı. uzun öyküler
giriyor rüyamıza, açelyalar, anıt mezarlar
yoklukla varlık sarışın bir babadan doğuyor
perdeyi çektik, karanlığı içimize
ne diyorduk, bir otel odası yanlışlığı başlıyor
ve herkese bir bakışı var ölümün, ah! pavese