Dinamo’yu yeniden okumak

Birkaç kez imza günlerinde birlikte olduk.
Sesini hiç yükseltmeksizin konuşmasında, karşısındakinin sözünü kesmeksizin dinleyişinde zekâ, dikkat ve kimi kez mizah kıvılcımları kımıldayan bakışlarında, büyük, derin bir yaşanmışlığın izleri, olgunluğu, damıtılmışlığı vardı…

Ataol Behramoğlu, böyle anlatıyor Hasan İzzettin Dinamo’yu “Ateş ormanları arasından” adlı kitabın önsözünde…

Kızı Işık Dinamo’nun arşivinden ve damadı Cemil Acar’ın araştırmalarından oluşan kitap, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı. Bir derleme kitap olarak okuyucuya sunulan “Ateş ormanları arasından”ın bir kısmı Dinamo’nun kendi sesinden okunmuş, daha önce yayımlanmış kitaplarından ve arşivinden toplanmış şiirlerden, bir kısmı ise hiç yayımlanmamış şiirlerinden oluşuyor. Kitabın son bölümü Dinamo’nun yaşamından kesitler sunan fotoğraflara ayrılmış. Kitabın isim babası ise Ataol Behramoğlu.

Kitap, Gezi Direnişi’nde yaşamını yitiren genç insanlara adanmış.

Ethem’e, Abdullah’a, Mehmet’e, Medeni'ye ve Ali İsmail ile Ahmet’e…

Toplumcu edebiyatımızın özgün ve yürekli ismi Dinamo’nun yaşamına ve mücadeleci ruhuna çok uygun düşen bir tavır. Çünkü bütün ömrünü bu ülkenin geleceğine adamış bir şair ve eylem insanıydı o. Yazıp çizdikleriyle ve eylemleriyle hep eşitsizliğe, sömürüye, açlığa ve karanlık düşüncelere karşı savaştı. Doğaya duyduğu ilgi ve sevgi şiirlerinin öznesi, yaşamının incelikli yönüydü. Yaşasaydı, Gezi Parkı’ndaki direniş günlerinde o da “birkaç ağacın” gölgesine sarılırdı sattırmamak için.

Ben, o günlerin çocuğuyum işte
Ben yaralı Hasan
Geçtim semender gibi
Ateş ormanları arasından.

Ondan açlık düşmanıyım
Ondan savaş düşmanı.
Ondan oldu yaşayışım boyunca yerim,
Gözyaşının yanı.
Ondan oldu bağrım
Evrensel barışın vatanı!

Doğduğu toprakların zorluğu, hastalıklar, erken ölümler, göçler ve savaşlar içinde büyüme gerçeği, onun bir savaş düşmanı olmasını şekillendiren tarihsel süreçlerdir. Kendi deyimiyle “Bunu bende büyütüp çiçeklendiren de I. Dünya Savaşı’nın içime yerleştirdiği karanlık ve ürkünç savaş kompleksi olmuştu.” Böylece çocukluğundan itibaren barışın ekmek ve su kadar gerekli olduğuna inanır. Emperyalist düzene ve onun sömürü şekillerine karşı tavrını koyar. Yalansız, riyasız ve savaşsız bir yaşamın ancak halkların özgürleşmesiyle mümkün olabileceğini öğretir kendine. Bu yüzden Anadolu’daki isyan onu derinden etkiler. Bu isyan, emperyalizme karşı verilmiş kutsal bir direniştir onun için. Güneşi, havayı, suyu ve insanı savunmak gibi algılar kendi yurdunu korumak için verilen bu mücadeleyi. Aşksız, arkadaşsız ve yurtsuz yaşanmıyor çünkü. “Kalbin öğrettiği en güzel şeyi: vatanı” çok sonra Kutsal İsyan romanı ile anıtlaştırır.

İnsanlığın kurtuluşunu ve mutluluğunu orada gördüğü için sosyalizme yürekten inanır, bağlanır. Artık bütün vücudu santim santim düşünce halindedir. Bütün şiirlerini, yazılarını bu düşünce ekseninde oluşturur. Düzenin çarkına çomak sokmuştur artık. Ardından ömrünün sonuna kadar sürecek kovuşturmalar, sürgünler, hapisler ve işkenceler gelir.

“Ateş ormanları arasından” kitabı, şairin yaşamı boyu geçtiği yangınların, zulümlerin ve düşünce ikliminin bir izdüşümü. Şiirler, bazı önemli zamanlara ve olaylara da tanıklık ediyor. Örneğin “Bağımsızlık Marşı” adlı şiirini, 1942 yılında Alman ordularının Türk topraklarından geçerek doğu cephesini arkadan vurmak istemesi üzerine yazar. Çünkü Türk devlet adamlarının kimisi bu duruma karşı çıkarken kimisi de eğilimli gözükür. Bu şiiri, karşı çıkanların mevzisini güçlendirmek için kaleme alır.

Ne diyordu şiirin bir yerinde Dinamo:

Faşizm geliyor, Türkiye’ye doğru yine faşizm!
Radyolar,
Kesin aşk şarkılarını,
Marş okuyalım.
Bir kez daha bu kutsal toprak uğruna
Ölmenin,
O ölümsüz tadını duyalım.

Yakalım meydanlarda
Ufacık heveslerden söz eden şiirleri!
Şiirimizi geçirelim ateşten.
Ateşle yıkayalım
Şiirimizin yüzündeki kirleri!

Yine aynı yıl yazdığı başka bir şiir de bir derginin kapatılmasına neden olur. Suat Derviş’in Dinamo’ya “ Al da oku” diyerek uzattığı resmi yazıda, Hasan İzzettin Dinamo’nun “Vatan Şarkısı” şiiri sınıfları birbirine düşürür nitelikte olduğu için Vekiller Heyeti’nin kararıyla Yeni Edebiyat Dergisi’nin kapatıldığı yazıyordu. (TKP, Aydınlar ve Anılar, sf:94-95)

Vatan, milyonlarca topraksız köylü,
Kara yere giren yarım milyon ölü
Vatan, bin bir yamalı giyneği içinde
Taşı toprağı altın şehirlere doğru
Tozlu gurbet yollarına diziliş!
Vatan bir lokma ekmek parasına
On sekiz saat iş.
Vatan, iş bulmak için
Karnının kapısını aylarca mühürleyip
Fabrika kapılarında nöbet bekleyiş.

Daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış ve ilk defa bu kitaba alınan “Türk Sovyet Cumhuriyeti” şiirini, Dinamo’nun damadı Cemil Acar’ın da izni ile 4 Mayıs 2013 tarihli “Hayatı çalınmış bir yazar: Hasan İzzettin Dinamo” başlıklı yazımla bu sayfaya taşımıştım.

Dinamo’nun yüzlerce şiirinin sürgünlerde ve hapislik dönemlerinde kaybolduğunu ya da polis tarafından imha edildiğini biliyoruz. Anımsayabildiklerini daha sonraları yeniden yazdığını da. Yiten şiirlerinin arkasından ağıt yakacak kadar da duygusaldır Dinamo. Bir kanlı acıdır onun için o şiirler ve en ince yerinden vurmuştur, acıtmıştır canını. İnsan eliyle yakılıp imha edilmesi ise daha ağırdır ve tiksintiyle bakar o ellere. Yine de o şiirlerinin çağrısını duyar uzaklardan, hisseder. Çünkü bu yarının ve büyük umudun çağrısıdır.

Ben doğaya düşman değilim der “Vasiyetname” şiirinde.

Taa o günlerden bugünlere seslenirken, öngörüsündeki derinliğe ve geleceğin genç yüzlerle yeniden şekilleneceğine dair beklentilerine de tanık oluyoruz. Yarım bıraktığı şiirleri, hiç söyleyemediği türküleri bir gün mutlaka, bağıra bağıra söyleyeceklerin varlığına sonsuzca inandırmıştı kendisini. O büyük Haziran Direnişi’ni göremese de hissetmiştir, biliyorum.

İnatla ve büyük bir inançla yazdı. Bedelini yaşarken çok ağır ödese de yılmadı, geri adım atmadı. Aydınlıklara çıkmak için bir Eyüp sabrıyla direndi. Yaşar Kemal’in deyimiyle, su katılmamış devrimci bir kahramandı o.

Dinamo’yu yeniden bize okutan ve bu kitabın oluşumunda katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.

[email protected]