Cemal Süreya ile dertleşi

Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük

Sen şimdi böyle diyorsun ya usta, ben gidip bir eskiciyle konuşuyorum. Bir evin penceresinden yüzümüzdeki her şeye kadar. Sokakta yaşlanıyor zaman. Aşktan ve hayattan arınmış kadınlar geçiyor yanımızdan, göğüsleri turna semahı. Annelerden kalma bir incinme duygusudur anılar. Dilimizin gür ormanları, ipteki ömür ve bu soyunup gelen ağıtlar. Bir yarım ay gecesinden bir gülümseme kalır, dokunsak bütün kıtalar, bütün çocuklar buralardan taşınır. Ve yolları diyorum usta, bu upuzun yolları, sadece gelmek için yapsalardı.

Bazı kadınların adı yüzünde yazılıdır usta, yağmurdan sonra tanınmak için. Bir fotoğrafın düştüğü yere bakıyoruz: çok siyah, acının azı. Aşk, aramızda dolaşan yabancı veya günleri avutma konusu. Duyuyoruz, bir anahtar kendini çeviriyor başka dilden bir avluya. İşte bu yüzden insan kendinden çok, üzdüğü kadınların hayatını taşıyor durmadan. Görüyorsun ya, iyi bir dünyalı ve sadık bir âşık olamıyoruz. Ve içimi usta, hep bu itirafla kıra kıra ufaladım kuşlara.

Son yaktığım sigara usta, kütür kütür memleket şiiri. Şimdi kalırsa bizden upuzun bir sessizlik kalır. Yağmurda hayal izleri ve kim bilir kimin rüyasıydı, esmer bir kadınla gülüyorduk aynı şeylere. Bir menekşe yazından erik ağaçlarının yanına kadar. Eski yalanlar ve küçük evler tanığımızdır. İnsan, umuttur sonsuz bir söz için, düş şenliğine ya da bir aşka başlarken. Ve inan ki usta, çok çektim kırlangıç nefesi solumaktan ve bu kenti hece hece dolanmaktan.

Sen şimdi böyle diyorsun ya usta, ben de buralardan bir an önce gitmek istiyorum. Bir an önce törensiz ve alkışsız. Hayat şiirlerde durduğu gibi değil, ne incirli evler kaldı ne külden anneler. Anılar yolların sırdaşı oluyor git gide. Derin bir kesikten sürüyoruz öykümüzün izini. İki yalnızlık birden başlıyor ve yaşamak korkusuna kapılıyor insan. Ve düşündüm de usta, düşününce insan yoruyor yolları. İyisi mi sen yine içimi ısıtacak kadar gülümse.

[email protected]