Demokrasi Paketi, 
AKP’siz Türkiye’dir!

Demokratik direnme haklarını kullananlara öldüresiye şiddet uygulayan ve ardından “polisimiz destan yazdı” diyenlerin demokrasi paketi açıklandı.

Yargıyı, terörle mücadele mahkemelerini tıpkı bir polis şiddeti gibi yıldırma ve baskılama amaçlı olarak kullanan iktidarın demokrasi paketi açıklandı.

Öğrencileri, gazetecileri, seçilmiş siyasileri terörle suçlayarak özgürlüklerini gasp edenlerin demokrasi paketi açıklandı.

Medyanın büyük bölümünü tehditler ve ödüllendirmelerle kendi arka bahçesine çeviren zorbalığın demokrasi paketi açıklandı.

İçtüzük oyunlarıyla yasama sürecinde muhalefetin sesini boğan anlayışın demokrasi paketi açıklandı.

Halkın parasını anayasal denetimin dışına çıkarak harcayan, toplumsal varlıkları şaibeli süreçlerle özelleştiren, toplumun demokratik denetimini engelleyen siyasi iktidarın demokrasi paketi açıklandı.

Ve ardından, bu nitelikteki bir iktidardan hâlâ demokrasiyi geliştirmesini bekleyen sahte demokratların “sade suya tirit” tartışmaları geldi. Oysa Türkiye’nin gerçekten ihtiyacı olan demokrasi paketi, demokrasi dışı tüm araçları fütursuzca kullanan bugünkü iktidardan kurtulmaktır. Demokrasi, ancak AKP’siz bir Türkiye’de kendine uygun bir mecra bulabilir.

* * *

Peki paket tümüyle işlevsiz mi? AKP’nin kendi gündemine hizmet ettiği ölçüde işlevli. Toplumun ve özellikle eğitim sisteminin dincileştirilmesi siyasetine yeni imkanlar sunduğu ölçüde işlevli. Gericileşme siyasetine “demokrasi” kılıfı geçirilebildiği ölçüde işlevli. Batı ülkelerinde iktidarın yeniden imaj tazelemesine kısmen de olsa hizmet ederse işlevli. “Demokrasi” maskesi altında yeni baskılamalara zemin hazırlayacaksa işlevli. Kürt siyasetinde yarattığı hayal kırıklığına rağmen, bölgede yatıştırıcı bir rol oynayacaksa, en azından yeni beklentiler üzerinden seçim süreçlerinde ateşkesin sürmesini sağlayacaksa işlevli. Paketin içeriği ve seçim sistemi tartışmaları üzerinden muhalefet partilerini birbirine düşürecekse, partilerin kendi içlerinde dahi tartışmalara yol açacaksa işlevli.

* * *

Paketi, AKP iç dengelerinin, seçim ve seçmen dengelerinin bir ürünü olarak da okumak mümkün. AKP’nin, mevcut seçim sisteminde barajı düşürme niyetinin asla olmadığının açığa çıkışı olarak da görmek mümkün. İktidar partisinin, kendisi için korunma düzenekleri oluşturmadan yani seçim bölgelerini daraltmaya gitmeden baraj düşürmeye asla yanaşmayacağını artık anlamak açısından da öğretici.

AKP’den hâlâ umudunu kesmeyenler, Erdoğan’ın “bu paket bir son olmayacaktır” vaadine kapılıp yeni düşlere yatabilirler. Ama öyle görünüyor ki, AKP’nin topluma sunabileceği bir demokratikleşme çözümü yoktur ve olmayacaktır. Dinci otoriterliğin demokrasi gündemi sadece kendisiyle sınırlıdır ve böyle olmaya devam edecektir.

Çözüm, AKP’siz bir Türkiye’dir. Ama bu, Haziran Direnişi’nden farklı bir örgütlenmeyi gerektirir. Kendiliğindenliğe, örgütsüzlüğe övgü düzmekten geçmez. “Sosyal medya devrimciliği” üzerinden yürümez. Kendi dayanışma ağlarını kurmuş, kendi ortak çıkarları üzerinden birbirine kenetlenmiş, zora başvurmaktan çekinmeyen bir hakim yönetici sınıfa karşı, sınıf temelli bir örgütlenmeyi gerektirir.