CHP AKP'ye direnebilecek mi?

Başbakanın "Yeni Anayasa" için ikna turları başlarken anamuhalefet partisinin tutumu ne olacak? Aslında bu sorunun yanıtını CHP Genel Başkanı ve bazı MYK üyeleri çoktan verdiler: Anayasanın ilk 4 maddesi ile Başkanlık sisteminin tartışma dışı bırakılmasını önkoşul olarak açıkladılar. Bu zayıf savunmayı AKP kolayca aşacaktır. İlk dört maddeyi zamana, başkanlığı ise ayrı/paralel bir Anayasa değişikliğine (darbesine) bırakacaktır. (Veya "partili cumhurbaşkanı" formülüyle aşmaya çalışacaktır).

CHP yönetiminin kendisini bu kadar bağlayan beyanları acaba değişebilir mi? Bize göre bu yönetimle artık olmaz. Ama gene de imkânsızı deneyelim ve CHP yönetimine seslenelim.

Önce bazı saptamalar:

Kurtuluş Savaşı'nın en önemli sonucu olan cumhuriyet rejimininin kurucu partisi CHP ile bu rejime verdiği büyük hasarları şimdi yeni bir otoriter-köktendinci rejim kurarak aşmak isteyen bir AKP'nin, bir araya gelerek ortak ilkeler temelinde yeni bir anayasal rejim oluşturma sürecine girmesi düşünülemez. CHP, AKP'nin önereceği bir Anayasa değişikliğinin -başkanlığı içermese dahi- Türkiye'yi demokratik bir mecraya sokacağına güvenemez. Bunu, Kürt meselesinin çözümünü engelleyici gözükmemek adına da yapamaz. Sözde demokratikleşme çabalarının dışında kalmanın iç ve dış kamuoyunu aleyhine döndürmesi tehditlerine de papuç bırakamaz.

13 yıldır iktidarda olan AKP, giderek otoriterleşen; demokrasinin olmazsa olmazları olan yargının tarafsızlık ve bağımsızlığı ile medya özgürlüğünü fiilen ortadan kaldıran; Anayasal ve yasal sınırları, uyulması her zaman zorunlu olmayan ayak bağları olarak gören; erkleri tek elde toplamaya yönelen bir hukuk dışılığın temsilcisidir. Bugüne kadar muhalefet partileriyle uzlaşma temelinde bir yasama anlayışını benimsemediğini defalarca kanıtladığı gibi, her türlü yasama denetiminden köşe bucak kaçmış ve kendisine bulaşan yolsuzlukların soruşturulmasını yargıyı dahi baskılayarak engellemiştir. Böyle bir iktidarla masaya oturulmaz; böyle bir iktidar sabah-akşam teşhir edilir. (Üstelik, RTE'nin Eren Erdem üzerinden CHP Genel Başkanı'na "vatan haini" demeye kadar işi vardırması, bu kadar sıradan şekilde geçiştirilemez).

CHP, bugünkünden çok daha demokratik bir Anayasadan yana olduğunu kanıtlamak zorunda değildir; AKP veya HDP seçmenine karşı hiç değildir. CHP'nin son üç yasama dönemindeki parlamento mücadelesi bile, bir hukuk devletinin asgari gerekleriyle uyumsuz olduğunu her fırsatta kanıtlayan AKP ile aynı zeminde karşılaştırılmasına imkân vermez.

Durum böyleyken, CHP yönetimi niçin "AKP ile demokratik Anayasa yapılamaz" çıkışından uzak durur? Cepheden mücadele için gerekli cesaret eksikliği mi? Kitlesini seferber etme kapasitesine güvensizlik mi? İktidar ve medyasının salvolarıyla başetmekte zorlanacağı kaygısı mı? Kürt siyasi hareketinin kendi acil gündemi üzerinden ilave yüklenmelerini karşılamakta güçlük çekeceği mi? ABD ve AB çevrelerine karşı bu duruşunu anlatamama kaygısı mı? Yoksa hepsi birden mi?

Bu soruların yanıtlarını şimdilik okuyucuya bırakalım. Biz, eğer bugünkü CHP yönetimi illa AKP ile masaya oturacaksa, ona, iki şartı dışında da şartları olması gerektiğini, böylece önceki angajmanlarının bağlayıcılığından da kurtulabileceğini anımsatmakla yetinelim.

Hangi şartlarda yeni Anayasa? (CHP için itiraz rehberi)

- Anayasa için masaya oturmadan önce, hukuk devleti konusunda geçmiş yasama dönemlerinde ortaya çıkmış olumsuzlukların, muhalefet partilerine dayatma yapılarak çıkarılmış düzenlemelerin en önemlilerinin yeniden gündeme alınması sağlanmalıdır;

-Anayasadan önce alt-hukuk metinleri masaya yatırılmalı, 1982 Anayasasının ürünü olan yasalar, seçim ve siyasi partiler yasaları, seçim barajları  da dahil, derhal demokratik yönde değiştirilmelidir;

-Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını ihlal eden bütün düzenlemeler iptal edilmelidir;

-Bu bağlamda 17-25 Aralık 2013 yolsuzlukları tarafsız ve bağımsız bir yargılamaya konu olmadan hiçbir Anayasa görüşmesinin tarafı olunmayacağı açıkça vurgulanmalıdır;

-Anayasal kurumların Anayasaya aykırı davranmalarının önüne geçilmeli, Cumhurbaşkanlığı, YSK, RTÜK ve TRT'nin tarafsızlığını sağlamak için ek düzenlemeler yapılmalıdır;

-Bütçelerin, ayrıntılı ve eksiksiz Sayıştay raporları olmaksızın Anayasaya aykırı bir biçimde görüşülmesi uygulaması kesinlikle sonlandırılmalıdır; bütçe harcamalarının denetiminin artık olmazsa olmaz koşulu olarak, anamuhalefetin başkanlığını yapacağı bir Kesin Hesap Komisyonu kurulması Anayasa değişikliğinin önkoşullarından olmalıdır;

-Meclisin denetim etkinliklerini güçlendirecek ve Araştırma Komisyonlarının kurulmasının ve serbestçe denetim yapabilmesinin önünü açabilecek Meclis İçtüzük değişiklikleri yapılmalıdır;

-Meclisteki yasama ve denetim faaliyetlerinin kamuoyu önünde yapılması ve vatandaşın seçtiği siyasileri doğrudan denetleyebilmesi için tüm Meclis Genel Kurul çalışmaları canlı olarak Meclis Televizyonundan verilmelidir;

-Geri Kabul Anlaşması, Türkiye'nin çıkarları gözetilerek iptal edilmelidir;

-Suriye ve Irak'taki cihatçı örgütlenmelerin Türkiye'deki tüm destek-dayanışma kanallarını kesecek önlemler yasama-yürütme-yargı bütünlüğünde alınmalıdır.

Biz 10 madde saydık; bazıları zaten çok katmanlı; ama bunlar kuşkusuz arttırılabilir. Koalisyon protokolü için bile bu kadar koşul ileri sürmeye niyeti olmayanlar, bir Anayasa görüşmesi için bunları dile getirebilirler mi? Türkiye, Erdoğan-AKP iktidarının yükünü taşımakta giderek zorlanırken, onların yolunu açacak  siyasi naifliklerden uzak durmak, bazen onların kabul edemeyeceği koşullar ileri sürmekle olur.