Zeytin ağacının çürümüşlüğü ve bulanık nehir

Yunanistan’daki burjuva siyasi özneler Mayıs’ta gerçekleşecek yerel ve parlamenter seçimler için tüm yaratıcılığını kullanıyor. Bir kez daha bu sefer sosyal demokrasinin birleşimini amaçlayan yeni partiler kurdular.

Geçen iki senede SYRIZA’yı eski ve güçlü PASOK’un yerine getirme girişimleri oldu fakat buruva sınıfı temsilcileri SYRIZA’nın seçm ve anketlerdeki düşük oy oranlarından ve bir dizi profesyonel birlik ve sendika içindeki güçsüzlüğünden kaygı duyuyor. Burjuva sınıfının SYRIZA hükümeti üzerine varsayımlar yapan kesimi ise özellikle endişeli. Aynı zamanda partinin içindeki güçler SYRIZA’nın bir an önce sosyal demokrat bir pozisyona getirilmesine ve parçalanan PASOK’tan daha büyük bir devşirmeye ihtiyaç duyuyor.

Bu arada eski sosyal demokrasi yaşam sinyali vermenin yollarını arıyor. Geçen hafta PASOK ,daha doğrusu arta kalan kısmı, ve sosyal demokrasinin bu sürede ışığa çıkn üç küçük parçası Avrupa Sosyalist Partisi’nin gölgesinde yeni bir parti kurduklarını duyurdular. Avrupa sosyalistlerinin lideri Martin Schulz öncülüğünde kurulan yeni siyasi oluşum “olive tree” (zeytin ağacı) olarak adlandırıldı. Bu zeytin ağacı yeni kök salmış gibi gösterilse de, eski karakteristik insan karşıtı pllitikaların boşluklarını ve sosyal demokrasinin çürümüşlüğünü derinden taşıyor.

Avrupa sosyalistlerinin tüm yumurtalarıteksepete koymak için acele etmemesinin sebebi işte bu. Ertesi günü sosyal demokrasiyi tekrar yaratmak için bir başka çabada bu defa “Demokratik Sol”adıyla bulundular. Bu parti 2010’da SYRIZA’yı bırakan güçler tarafından kuruldu ve oy oranlarında , çökmüş PASOK’un etkisinden yararlandılar. Gelecek seçimlere “Demokratik Sol ve İşbirliği” adıyla katılacaklar.

Son olarak sosyal demokrasi çerçevesinde geçen hafta “Nehir” adlı bir parti kuruldu. Bu yeni oluşumun öncüsü tanınmış gazetevi Stavros Teodorakis, yeni partinin siyasi özelliklerini açkklama çabalarında bu partinin soldan da liberallerden de fikir çalacagını belirtti. Hiçbir somut programı olmamasına rağmen milletvekillerinin 300’den 200’e düşürülmesi gibi radikal fikirler sunuyor ve emekçilerin kafasını nehrin bulanık suyuyla karıştırıp oy avlamayı amaçlıyor. Fakat bir şey açık ki bu nehrin AB ile olan bağı emperyalist birliğe katılmak.

Ama burjuva siyasi hareketinin özneleri niye bu kadaraceleci? Şu çok açık ki yeni veyeniden yapılandırılmış siyasi oluşumlarla emekçilerin merkez sol ve derin siyasi sonuçlar gözetmeyen sosyal demokrasiden hayal kırıklığınuğraış kesimlerinin,karışıklıktan ve kapitalist sistemin çöküşünden korkanların,kapitalist bir yeniden yapılanma ve kapitalistlerin karını artıracak bir prlamenter çözümle pozisyonlatını koruyacağını ve sözüm ona kapitalist krizden insancıl çıkışın yolunu koruyacak kesimlerin desteğini arıyor.

Gerçek,hayalin en vahşisini aşıyor sözü çalışan insanlar için cuk oturuyor. Çünkü bundan sonra kapitalist sistemin her gün artan sosyal problemlere, açlığa, işsizliğe, her sosyal servisin özelleştirilmesine, emperyalist savaşa, yoksulluğa çözüm bulacağını akılları dan bile geçirmiyorlar. Emekçi sınıfın bu kesimleri sosyalizm ve kapitalist barbarlkm arasındaki asıl dilemayı görmediği sürece sistem onları zeytin ağaçlarının çürümüşlüğü ve nehrin bulanık suları içinde tuzağa düşürmek için fırsat kollamaya devam edecek.