Ukrayna’da AB’nin Yunanistan Başkanlığı

Yunanlıların önemli bir deyişi vardır “nerede bir düğün olsa, Vasilo oradaki ilk kişidir” bu deyiş bugün Yunanistan’ın Ukrayna’daki gelişmeler üzerine kendi katkısını dışişlerindeki politikalarını, diplomasilerini çok iyi resmediyor. Bu sadece bir destek değil çok acımasızca olanlarından! AB’deki Yunanistan Başkanlığı’na yaraşır bir şey.

Bizim Dış İşlerimiz için Atina-Kırım-Brüksel-Kiev eksenine dahil olmak azımsanacak bir şey değil. Kiev’deki “yeni otorite” ile görüştükten bir kaç saat sonra Kırım’daki Yunan azınlığın temsilcileriyle tanışmak ve onlara destek vereceğimizin garantisini verildi. Faşist Altın Şafak’ın ve Adolf Hitler’in “eski Yunan selamını” vermesi, azınlıkların haklarını kısıtlayan yasalar çıkarmaya başlamaları ne fark eder ki? Merkez ve Batı Ukrayna’nın lider figürlerinin muhalefeti dövmesi, işkence etmesi, ofislerini yıkması, Komünist Parti’yi ve diğer partileri yasaklayacak yasa tasarıları hazırlaması, anti-faşist anıtları yıkmalarının, BM tarafından Ukraynalı faşistlerin antifaşist Nuremberg Mahkemesi’nde yanlış yargılandığını ifade etmesinin ne önemi var ki? Bunlar Bay E. Venizelos ve Yunanistan diplomasisi için önemsiz detaylar. İşler hallolduğu sürece. Hangi işler? Ukrayna’da geçtiğimiz haftalarda başlayan ABD, Almanya ve diğer AB ülkelerinin (Fransa, Polonya) diplomatik yetkililerinin ülkelerindeki tekellerin çıkarlarını korumak ve Rusya’nın Ukrayna’daki marketteki, doğal kaynaklar ve boru hatlarındaki etkisini kırmak uğruna konsolidasyon çabası için başlattıkları. Eğer bu “işler” Ukraynalı faşistlere tahsis edilmiş işlerse ne olur? 20 yıldan fazla bir süredir, benzer roller Baltık ülkelerinde benzer partilere biçiliyor, İkinci Dünya Savaşı’ndan çok geçmeden Nazi işbirlikçileri Yunanistan’da ve zamanında Batı Almanya’nın Şansölyesi Konrad Adenauer tarafından kullanıldı. 1950lerde Almanya’daki Komünist Parti’yi yasaklamakla kalmadı aynı zamanda birçok resmi Nazi yetkilisini Federal Almanya Cumhuriyeti’nin (FAC) aparatı olarak kullandı ve aynı zamanda Nazileri finansal anlamda eski haline döndürdü. 1951’de faaliyete giren FAC’ın Dış İşleri Bakanlığı’ndaki görevlilerinin 3’te 2’si Nazi geçmişine sahipti. Tarihten de anlayabileceğiniz gibi sermayenin politik temsilcileri faşizme karşı olduklarını propaganda edebilirler, ama eğer burjuva sınıfının çıkarlarına ve emperyalist birliklerin planlarına uyuyorsa Nazilere ellerini uzatabilirler.

Aynı zamanda, Yunanistan’ın muhalefet partileri arasında “solcu” SYRİZA Yunanistan hükümetine karşı “manevra cephanesi” ile yalandan bir suçlamayla gelişmelerin kuyruğuna takıldıklarını belirtiyor. Bunu ifade ederken “yabancı koruyucular ve nüfuz alanı olmadan” bir çözüm yerine bizim Ukrayna’da “uluslararası hukuk çerçevesinde demokratik, uygulanabilir bir siyasi çözümümüz “ var diyor.

Bu partiler “suç” ne demek bilmiyorlar! Bunlar ABD’nin ve AB’nin “uluslararası hukuk” adı altında Yugoslavya’da Afganistan’da, Irak, Libya, Suriye ve başka yerlerde gerçekleştirdiği emperyalist müdahaleleri hiç duymamışlar. Ve şuan Ukrayna’da uluslararası hukuk enkazının tohumlarını ekmeye çalışıyorlar. AB, emperyalist organizasyonlar ve Yunanistan başkanlığı barıştan yana rol oynayacaklar, bu barış tabi ki emperyalizmin yararına olan barış. Ayrıca bizden Ukrayna’da bugün kapitalist gelişim yolunun krallığı için ortaya çıkan ve keskinleşen, bunun içinde tekellerin yer aldığı ve kapitalist güçlerin arasındaki rekabetin, bölüşümün ve etki alanının yeniden belirlendiği bu emperyalist savaşı ve yaşanan anlaşmazlıkları görmezden gelmemizi istiyorlar.

Muhalefetin aldığı bu konum yalandan manevra cephanesi konumu çünkü Yunanistan NATO ve AB’nin içerisinde yer aldığı sürece Ukrayna’daki müdahale daha tehdit edici oluyor, bu muhalefet partileri Yunanistan’ın Avrupa-Atlantik emperyalist planına dahil olmaması gerektiğine dair hiçbir şey söylemiyor, Yunanistan Komünist Partisi dışında ilk elden kimse böyle bir açıklama yapmadı. Aksine, bugünün ihtiyaçlarından uzak barış yanlısı “dileklerini” ve “ dualarını” paylaştılar. Bugün ihtiyacımız olan şey nedir? Halkın ABD, AB ve NATO’nun emperyalist planlarına katılmaması ve içinde yer almaması.