Tehlikeli gelişme

Kıbrıs Sorunu üzerine son dönemlerde yaşanan gelişmeler ve “çözüm” diye adlandırılan şey endişe verici. Kıbrıs basınına sızan Kıbrıs Rum kesimi ve Türk kesiminin ortak açıklamasının gösterdiği üzere yeniden başlayan müzakere Annan Planı çizgisinde ilerleyecek ki bu planın Kıbrıs Sorunu’nu çözemediği ortaya çıkmış, Rum ve Tür halklarının birleşmiş bir Kıbrıs ilan edemeyecekleri ileri sürülmüş, yabancı ordular ve üsler olmadan ortak bir vatan kuramamalarına neden olmuştu.

Annan Planı destekçisi Rum yönetiminin Cumhurbaşkanı N. Anastassiadis’in ABD’nin yüksek gözetimi altındaki son girişimleri yanlış anlamaya yer bırakmayacak türden. Nisan 2004 üzerinden neredeyse 10 yıl geçti ve yeni bir Annan Planı tekrardan ortaya çıktı. Kıbrıs Rum kesiminin yüzde 76’sı, Avrupa Birliği (AB) gibi emperyalist kuruluşlar, Yunanistan’daki burjuva siyasi sistemi ve planı destekleyen burjuva partileri tarafından uygulanan baskılara rağmen bu planı reddetmişti
Sizlere hatırlatmamız gereken şey bu aktörler sonrasında Kıbrıs halkına söz vermişler ve Kıbrıs sorunu üzerine AB’nin adil bir çözüm yolu sunacağını söylemişlerdi. BU çözüm “topluluk müktesebatı” anlayışıyla olacakken bir yandan bölünmeyi teşvik ediyordu. Ayrıca göz önünde bulundurmamız gereken şey bugünkü SYRIZA’nın ana çekirdeği 2002 ve 2004 yıllarında bu planı desteklediler ve referandumda Kıbrıs halkını “Evet” demeye çağırdılar. Büyük bir hevesle AB’nin sorunu çözebileceğine dair söz verdiler, bir yandan da Yunanistan Komünist Partisi’ni milliyetçilik ve yalnızcılıkla suçluyorlardı! Ve bugün bu parti Obama’nın politik hattını her fırsatta övüyor ve Kıbrıs sorunu üzerindeki gelişmelere sessiz kalıyor.

AB’nin ve ABD’nin müdahalesi son dönemlerde arttı. Bu güçler Batı Akdeniz’deki tekel gruplarının pozisyonuyla ilgililer, bu gruplar enerji kaynaklarına, bunların taşıma rotalarına ve jeostratejik avantajlara sahipler. Buna paralel olarak, Yunan ve Türk burjuvazisi de bölgeyi kim konsolide edecek yarışı içerisinde...

Kıbrıs sorunu üzerine yaşanan gelişmeler bize anlamlı dersler veriyor. En önemlisi: AB’ye katılım herhangi bir şeydir ancak çözüm Kıbrıs halkını korumak ve onlara refah sağlamaktır. AB’nin “büyük kucaklaması” Kıbrıs Rum ve Türk kesimindeki işçilerin haklarını korumak konusunda pek küçük kalıyor. Bizler işçi sınıfının ve halkın haklarına ses veriyoruz, halkların hep birlikte yaşama hakkını ve bağımsız bir Kıbrıs’ı savunuyoruz. Ancak bu birliktelik burjuva sınıfının ve emperyalistlerin çıkarlarına çok derinden zarar verecek bir şey.

Kıbrıs örneğinin bize gösterdiği AB’nin önerdiği tek yönlü bir yol olması, emperyalist kurumlara, ülkeler arası kapitalist birliklere katılmak AB destekçilerinin dediği gibi bölgesel bağımsızlığı sağlamayı garanti etmiyor.

Ve Kıbrıs sorununda açıkça görülen şey halkın yararına çözümlerin emperyalist çerçeve içerisinden sağlanmayacağı. Bu tehlikeli gelişmelere karşı hazır ve uyanık olmak gerekli. Ayrıca YKP yaptığı açıklamasında : “ Kıbrıs halkı Avrupalı avcılara ve onların planlarına karşı direnmelidir. YKP ‘Annan Planı’nı ifşa etti, Kıbrıs sorununu çözümü ancak Yunan ve Türk Kıbrıslı işçilerin çıkarları adına çözecek Kıbrıs halkının mücadelesinin destekçileri ile mümkündür”dedi.

Kıbrıs örneği, yıllardır AB’nin bölgesel bağımsızlığı sağlayacak ve halka haklarını vermenin tek yolu olduğuna inandırmaya çalışanlara karşı en açık cevap.
AB’den çıkmak ve halkın iktidarını her Avrupa ülkesinde hem Yunanistan’da hem Kıbrıs’ta kurabilmek ve AB’nin ortadan kalkmasına ve Birleşik Sosyalist Avrupa’yı kurabilmemize öncülük edecektir. Bu tutum halkları birleştirecek ve eşit, dostane, dayanışma içinde bir birlik kurmalarını sağlayacaktır.