Nobel Barış Ödülü ‘isimsiz kahramanlara’ verilmeli

Bilindiği üzere, Nobel Barış Ödülü, 2009 yılında, seçimleri hem burjuva medyada hem de Avrupa’nın oportünist çevrelerinde ve uluslararası alanda bir “duygu sarsıntısı” yaratan ABD’nin ilk renkli başkanı Barack Obama’ya verildi, bu yıl da Avrupa Birliği’ne verildi.

AB’nin “barış” ödülünün üstündeki mürekkep henüz kurumadı ve biz de Suriye’ye karşı bir yeni emperyalist savaş başlatılması ile ilgili şimdiden savaş yanlısı çığlıklar duyduk. Onların teması iyi biliniyor: “Suriye rejimi kitle imha silahları, kimyasal silahlar kullandı. BM uzmanlarını bunu teyit ettirmek için gönderdik ve bundan sonra modern ‘toplu tabancalar’, diğer bir deyişle füzeler, bombardıman uçaklarımız, uçak gemilerimiz konuşacak”

Gerçekten, ne muhteşem bir gerekçe! Biz zaten onlara saldırmaya karar vermiştik, fakat uzmanlarımızı da gönderiyoruz, böylece onlar görünüş uğruna bize yeşil ışık yakabilir. Tamı tamına 10 sene önce ABD-NATO’nun Irak’a müdahale ettiği gibi. Benzerlikler daha açıktır.

Bütün bu gelişmelerin ardından itiraf etmemiz gerekir ki her yıl kötü üne sahip “Nobel Barış Ödülü”nü alan bu komite, bir sürü tebriği hak ediyor. Bu insanlar sivri akıllı! Bir sürü öngörüleri var! Yol üzerindeki gelişmeleri de tahmin ederek, kesinlikle ödülü kime vereceklerini biliyorlar. Birilerinin kanının dökülmesi ve en büyük yalanın söylenmesi, o kişiye ödülü kazandıracaktır.

Ne var ki, bu komite emperyalist “barış”ın “isimsiz kahramanları”na ödül dağıtmak için büyük ölçekte düşünmelidir. Hepsinden önce Suriye halkının katledilmesine katılmak için “önceden” zaten hazır olduğunu belirtenlere, aynı şekilde Türkiye Başbakanı R.T. Erdoğan ve AKP hükümetine, yine Suda bölgesine temel sağlamak için kendilerini ABD, NATO, AB emrine amade gören YD-PASOK hükümetinin “savaşa hazır” Yunanlılarına ve her ilgili altyapıya bu ödül verilmelidir, böylece “Nobel’i kazananlar” halkları daha çok
doğrayabilir.

Ek olarak, Nobel’in “bronz madalyası” çıkarılmalıdır. Bu yıl madalyayı emperyalist savaş hazırlıkları ile ilgili “sağır edici sessizlikteki” açık duruşları (özünde destekleri) için Yunan “radikal” (lafta) “sol”una (SYRIZA) ve sözde “Avrupa Sol Partisi”nin tamamına vermek doğru olacaktır. Gerçekten Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, yüz yıl önce bile, oportünistler ve sosyal demokratlar, söz konusu savaş ve barış olduğunda burjuva sınıfının “değirmeni”ne en iyi “su taşıyıcı” olagelmiştir. Onlar uluslararası hukuk için en iyi yas tutanlardır, “uluslararası ilişkilerin yeni mimarisi”ne, umut dolu “çok-kutuplu dünyaya” övgü yağdıranlardır, onlar emperyalist “barış”ın ve sözde “vatandaş diplomasisi”nin, “Güneyden Gelen Rüzgar”ın (ör. Hollande) duacılarıdır ve Nobel’i kazananların (AB’nin ve Obama’nın) en büyük hayranlarıdır. En nihayetinde Nobel Ödülü sadece kapitalizmin yöneticilerine değil, “apolojistlere” de verilmelidir. Ya da bu insanların, bunlar yaşanmadan önce dizginleri ele alınana kadar beklemesi gerekir.