Halkın ‘ortak paydası’, ‘böl ve yönet’ taktiğine karşı

Yunanistan hükümeti halk karşıtı kanun tasarısını pişirip parlamentoda tartışmaya sundu. Kamu sektörünün ortadan kaldırılması, maaşların düşürülmesi, sosyal güvencelerin feshedilmesi ve daraltılmasının yanı sıra bu uygulamaları “sindirebilmek” için halkın ciddi tepkiler vermesinin önüne geçmek üzere “meşrubatlar” da hazırlıyor.

Peki gerçekte ne yapıyorlar? Halkın birçok kesimini birbirine düşürmeye çalışıyorlar: Özel sektördeki çalışanlar ile “yüksek ücretli” ve “zarar verici” devlet sektörü işçileri birbirine karşı, biri daha esnek çalışma koşullarında istihdam edilirken “şanslı” olanlar tam zamanlı çalışıyorlar işçiler ve emekliler çiftçilere ve “vergi kaçakçısı” olarak görülen fakir esnafa karşılar Yunanlı işçiler ellerinden işlerini çaldıkları varsayılan göçmenlere karşılar işsizler “ayrıcalık” sahibi ve sadece maaşları olduğu için “güzel zaman” geçiren çalışanlara karşılar.

Bu tarif sınıf savaşımları tarihi kadar eski... İpleri elinde tutan sömürücü güçlerin her zaman kullandığı bir yöntem. Bu böl ve yönet taktikleri sermayenin en önemli siyasi ideolojik taktiğidir ve işçi sınıfı ile diğer toplumsal kesimler, Yunanistan sermayedarlarının karı için halk düşmanı ve emek karşıtı bütün uygulamaların zehrini yutmak durumunda kalırlar.

Tabii ki bu böl ve yönet taktiğinin nesnel dayanakları var. İşkollarının özellikleri, maaşlardaki farklılıklar, işçi sınıfı ve diğer toplumsal kesimler arasında bulunan karşıtlıklar gibi. Ancak, bu bölücü çizgi birçok problemle karşı karşıya kalıyor. Eğer burjuva sınıfı yıllar önce sendikaların başındakilerin çürümesi ve manipülasyonu gibi başka icatlar bulmamış olsaydı pek seçenekleri kalmazdı. Bu özel ve kamu sektöründeki işveren ve hükümet yanlısı sendika liderliği, işçileri de temsil etse küçük tüccarı ya da çiftçiyi de temsil etse, her zaman bölgecilik ve sınıf uzlaşmacılığı virüsünü taşıyor, buna da “sosyal barış” diyor. Bu yolla farklı sektörlerde çalışan işçilerin ve diğer toplumsal kesimlerin birbirleriyle koordinasyonunu kontrolü altına
alıyor.

Zaman değişiyor. İşçiler kendi mücadelelerinin başarılarından ve aynı zamanda zayıflıklarından da ders çıkarıp kendi sonuçlarını çiziyorlar. Açık ki, işçi sınıfı evlerini uzun zamandır emek mücadelesini alakasız amaçlarla yönlendiren küflerden temizlemek zorunda ve sınıflarının çıkarlarını korumak için güçlü bir cephe kurmalıdır. Bütün İşçilerin Militan Cephesi, Yunanistan’da bu yönde önemli bir katkı sağlıyor. Her işyerindeki işçileri örgütleyerek aynı zamanda onlara bütün çalışan insanların ortak çıkarlarını ve sorunlarını anlatıyor. Kapitalist barbarlara ve tekellere karşı mücadelelerinin “ortak paydasını” vurguluyor. Bu geniş çizgi, işçi sınıfının kent ve kırsal kesimdeki büyük çoğunluğu toparlayabiliyor ve bunun temeli işçilerin tarafsız çıkarlarına dayanıyor. Sağcı, solcu, Hıristiyan, Müslüman, ateist, Yunan ya da göçmen işçi, işsiz, çalışan fark etmeden, ofiste çalışması, ya da şantiyede çalışması önemli olmadan insanların artık “zincirlerinden” başka kaybedecek bir şeyleri yok ama kazanacakları bir dünya
var.