Halkın katillerine su yok, yer yok!

Itzedin Hisarı. Eski Osmanlı kalesi, Chania kentinden 15 kilometre uzaklıkta üç yüzyıl önce inşa edilmiş Suda koyunu kontrol etmek amacıyla Doğu Akdeniz’de deniz kuvvetlerinin konuşlandığı yer.

21. yüzyılda, ABD-NATO üsleri Suda’ya Itzedin Kalesi’ne çok yakın bir yerde bulunuyor. Bu çok büyük bir deniz gemisi ve hava kuvvetleri emperyalistlerin, askeri gemilerin ve hava kuvvetlerinin yakıt ikmal merkezi ve füze rampası olarak kullanılıyor. “Batmayan uçak gemisi” ABD-NATO uçakları için vazgeçilmez olan bu üs, elektronik savaş için en modern donanımlarla kuşatılmış. Libya’ya karşı yapılan emperyalist saldırılarda bu üs çok önemli bir rol oynadı ve şu anda Suriye’ye karşı ve tabii ki ilerleyen zamanlarda İran’a karşı bir müdahale durumunda çok önemli rol oynayacak.

Bu sene binlerce genç komünist, Yunanistan Komünist Gençliği üyeleri ve dostları burayı anti-emperyalist kamp yeri olarak seçti ve 5-7 Temmuz arası emperyalist savaşa olan karşıtlıklarını ve emperyalist ülkelerin diğer ülkelere olan müdahalesine karşı olduklarını ifade ettiler. Emperyalist örgütlerden çıkılması için NATO ve AB gibi kapitalizmin barbarlığını temsil eden ve ancak işçi sınıfının iktidarıyla ortadan kaldırılabilecek bu güçlere karşı bir araya geldiler.

Binlerce genç komünist “halkın katillerine su yok, yer yok” sloganları atarak hava kuvvetlerinin ve deniz üssünün çevresini sararak ülkelerindeki gençliğin militan duygularını ifade ettiler. Bu, tekeller arasındaki rekabeti artıran, güçlü ve güçsüz devletler arasındaki ham madde akşını kontrol eden, enerji kaynaklarının ve boru hattı, limanlar, yollar, tren yolları ve deniz yolları gibi daha bir çok şeyin rotalarını belirleyen kapitalizme karşı, işçi ve öğrenci Yunan gençliğinin bir “suçlaması”ydı.

“Emperyalistler dünyayı yeniden bölüyorlar, insanların kanıyla sınırları yeniden çiziyorlar” sloganıyla, göstericiler, işçilere emperyalist savaşın tehlikelerini tekrardan gözler önüne serdi ve kapitalist güçler arasındaki yeni “dengelerin” çerçevesini çizdi. Suda bölgesinde bulundukları 2-3 gün içerisinde komünist gençler tabii ki sadece eylem yapmadılar, aynı zamanda ülkelerindeki ve doğu akdenizdeki gelişmeleri Türkiye Komünist Partisi’nden gelen temsilcilerle de tartıştılar ve Yunanistan Komünist Partisi’nin Genel Sekreteri’nin konuşmasını dinlediler, aynı zamanda dans edip şarkılar söyleyip eğlenip yüzdüler, futbol basketbol oynadılar, çadırlarda kaldılar.

Birçok etkinliğin içerisinden bir tanesi de Yunanistan Komünist Gençliği öğrencilerinin Itzedin kalesini ziyaretiydi. Burası, 19. yüzyılın erken dönemlerinden itibaren, Yunan burjuva sınıfının hapishanesi, işkence yeri olarak kullanılıyordu ve binlerce komünist militan burada hapsedildi. Okul öğrencileri Yunanistan’ın yakın tarihini içinde yer alarak öğrenme fırsatı yakaladılar, okul kitaplarında anlatılanlar gibi değil görgü tanıklarının ağzından dinleyerek öğrendiler. Bu cehennem gibi deliğe tıkılan komünist bir gazi öğrencilere bir “ders” verdi ve “başlarını öne eğmeden” geçirdiği zorlu dönemleri anlattı. Ve kalenin büyük taştan duvarlarında bir slogan yankılandı: “Ne sürgün adaları ne de hapishaneler komünistlere boyun eğdirebilir!”