Ekonomik ve jeopolitik 'gerilim' halkın zararına

Odysseass Roussos'un “Ekonomik ve jeopolitik 'gerilim' halkın zararına” başlıklı yazısı 23 Mart 2013 Cumartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Banka sistemini korumak adına Avrupa Birliği’nin (AB) kararlaştırdığı halk karşıtı paket, banka hesaplarında “kesintiyle” başladı. Aynı zamanda işletmelerin, limanların özelleştirilmesi, Kıbrıs’ın üzerine kara bulut gibi çöktü. AB, Kıbrıs’taki kriz ödemeleri için uzun süredir adadaki bankalarda yüklü miktarlarda hesapları olan Rus sermayedarlarını seçti. Bu, Rusya’daki politik liderliğin şiddetli direnciyle karşılaştı.

Kıbrıs parlamentosunun banka hesaplarındaki “kesinti” kararını reddetmesi, şiddetli toplumsal protestolar ve ayrıca Rusya’nın reddi, Yunanistan’da hatta Avro Bölgesi’nde ve AB ülkelerinin tamamında olayın tartışılan en ön sıralardaki gelişmeleri. Bu yazıyı yazarken Kıbrıs’taki banka makinelerini “yağlayacak” 17 milyar avronun nereden bulunacağına dair net açıklamalar yoktu. Rusya’nın hem banka sistemini hem de Kıbrıs’taki doğalgaz yatağını denetlemesi için öneriler masaya kondu. Tabii ki bu önergeler, Amerikalı ve Rus kapitalistlerin rakibi olanları pek memnun etmedi. Bölgemizde oluşan bu durum -yalnızca Doğu Akdenizin Münasır Ekonomik Bölge Ülkeleri’nde değil- rekabet, enerji kaynakları, nakliye yolları, pazar payları üzerinden gelişiyor.

Kıbrıs’ın karşı karşıya kaldığı ekonomik, politik ve jeopolitik gerilimi ülkedeki işçi sınıfının ve ayrıca bölgedeki bütün insanların giderlerini tüketecek olması dikkatleri üzerine çekmesi gereken bir durum.

Özellikle saldırıların yükseldiği nokta, Kıbrıslı işçi sınıfının ve toplumsal kesimin haklarına kısıtlama getirecek olan banka hesaplarındaki “kesinti”.

Bu bir yanıyla Avrupa Birliği’ne üye bütün ülkelerin kabul ettiği tekel yanlısı politik çizginin ve diğer taraftan Doğu Akdeniz’deki enerji rotaları ve market kontrolünü sağlamaya çalışan emperyalist merkezler arasındaki mücadelenin sonucu.

Kıbrıs’taki gelişmelerin gösterdiği ve genel olarak bölgede yaşananlar, Kıbrıs’ın AB’ye kabul edilmesinin kurtuluş için ve refaha ulaşmak için propaganda edildiği gibi bir çözüm yolu olmadığı ortaya çıkmış oldu.

Bu yaşananlar, AB gerçeğini açığa çıkarttı. Gerçekten de, hani nerde “AB dayanışması”? AB, kendi standartlarına göre çok küçük bir ülke olan Kıbrıs’ta bile halk karşıtı eksende hareket etmeyi seçti. Gerçekten, Kıbrıs’ın AB’ye katılımının Kıbrıs sorununu çözeceği iddiaları nerede? Çözülmeyen sadece Kıbrıs sorunu değil, Kıbrıs’ın işçi sınıfı kapitalizmin ekonomik krizinden ve toplumsal kesim genel anlamıyla karşılaştığı trajik sonuçlardan kaçamıyor.

Gelişmelerin açığa çıkardığı başka bir şey daha var: Kapitalizmin açmazından kurtulmak için ülkenin başkanının ya da hükümetin iyi niyeti yeterli değil, özellikle de iktisadi durgunlukla, sistemin ekonomik kriziyle, emperyalistler arası rekabetle, çok güçlü tekellerle, ülkeler ve koalisyonlarla mücadele etmeye çalışırken oldukça zor. Gerçekte olan açık kriz koşullarında, halk yanlısı çıkış yolu yok. Kıbrıs örneğinin gösterdiği gibi, kapitalist sistemin hukuku acımasız! İşçi sınıfı için tek çıkar yol mücadele etmek ve AB gibi emperyalist birliklerin planlarını bozmak için örgütlenmenin yollarını bulmaktır. Ayrıca devrimci bir dönüşüm için toplumun örgütlenmesini sağlamak ve ekonomiyi kapitalizmin kâr mantığıyla çalıştığı yoldan çıkarıp, halkın ihtiyaçlarına cevap veren bir yola sokmak gereklidir.