Demokrasinin ‘eksikliği’ ya da sınıf karakterinin ifşası?

Radyo ve Televizyon Kurumu’nun (ERT) kapatılması yasal düzenlemeler ve baskılar hükümetin otoriter tavırlarının sinyallerini birkaç saat içerisinde gösterdi. Hükümet, sermayenin tarafını tutmak adına haşince davranıyor, insanları manipüle ederek, protestolarını bastırarak şiddeti daha da artıyor.

Karar aynı zamanda hükümet koalisyonunun içinde de tepkiler yarattı, içeriğinden bağımsız olarak kararın uygulanış biçimi birçok kesimi rahatsız etti ve işten çıkartılan 2500 işçi için bir birlik ve beraberlik yaratarak büyük protestolar gerçekleşti. Yunanistan Komünist Partisi (KKE) kendi radyo ve televizyon istasyonunda (902) grev programının yayınlanmasını sağladı, böylelikle komünistler “ayağa kalkan herkese yardım elini uzatarak” gösterilere, mücadeleye önemli katkı koymuş oldu. ERT gazetecilerinin bu konu hakkında ne hissettikleri önemli bir soru bir sene önce son seçim sürecinde KKE temsilcilerine karşı saldırgan tutum alırlarken bugün bu durum değişti ve KKE’nin bu gazetecilerin programlarını yayınlaması üzerine onlara şükran duydular.

Ne yazık ki, bu birliktelik tamamıyla homojen değil. Burjuva ve küçük burjuva politik güçler, hükümetin kararına tepki gösterdiler ancak başlangıçtan beri “demokrasi” meselesine odaklanıyorlar. Hükümet güncel ihtiyaçları, kapitalistlerin yararına belirlerken yani sermaye için ucuz iş gücünün garantisini vererek, birçok şeyi kapitalist ekonominin yaralarını sarmasını sağlayacak şekilde düzenliyor ve meseleyi demokrasi meselesinde kilitliyorlar. Bu yüzden tasarruf önlemleri sadece ERT ile ilgili değil aynı zamanda stratejik öneme sahip yerli ve yabancı tekel grupları tarafından bir tercihten çok daha iyisi olduğu düşünülerek davranılan önemli girişimciler Helenik Silah Sistemleri (EAS) ya da Yunan Araç Endüstrisi (ELBO) ve diğerleri. Aynı yasama işlemi kamu kuruluşlarıyla da ilişkili olan araştırma alanı, zenginlik ve diğer sosyal hizmetler içerisinde de geçerli. Bu kapatma, şirketleri birleştirme ve kaynakların eksik kullanımı sermayenin hegemonyasını sağlaması ve halkın ihtiyaçları üzerinden kâr etmesini sağlamaya yarıyor.

Bu çerçeve içerisinde, hükümet ERT’yi yeniden yapılandırma çabası içerisinde haberleri daha rahat kontrol etmek için, mülkiyete el koymak için ve altyapıları özel sektöre vermek ve TV deki yayınları patronların yararına daha kolay ayarlayabilmek için bunu gerçekleştirdi. Bu olayın altındaki gerçek, sınıf çatışması, bugün sürmekte olan syriza ve diğerlerinin konuştuğu demokrasinin feshedilmesi meselesi değil. Syriza demokrasi hakkında konuştuğunda ekonomiyi döndüren tekellerin diktatörlüğünü kabul eden burjuva demokrasisinden bahsettiği hemen ortaya çıkıyor.

Bu hafta burjuva yargısının aldığı karar, bir diğer yandan hükümetin devlet radyo ve televizyonunu açılmasını talep ederken şirketin çözülmesini de onayladı. Binlerce işçinin kovulmasına neden olan gösteriler bu demokrasinin gerçek çerçevesini oluşturuyor. Son dört yılda yapılan düzinelerce yasal uygulamalar, parlamento güçlerinin kararları, yargı kararları ya da baskı ve şiddet, burjuva siyaset adamlarının kendi çıkarlarını yönetmeleri için kullanıldı. Bu mesele genel anlamıyla “demokrasi” meselesi değil sınıfın çıkarlarına hizmet edenlerin ve iktidarın hizmet ettiği burjuvazinin gücüyle ilgili. Bu tartışma insanlar arasında bugünden itibaren başlamalı ve kimlerin neyin çıkarı için mücadele ettiği ve kime karşı oldukları tartışılmalı. KKE’ nin dediği gibi buna gereken cevap insanların her gün yaptıklarıyla verilebilecek: Halkın birlikteliğine ihtiyaç var, sınıf mücadelesi verenler ve burjuva devletine karşı organize olmalı, halk karşıtı uygulamaları, sermaye iktidarını ve onlar için organize olmuş ekonomiyi halkın ihtiyaçlarına göre ve plütokrasinin karşısında olarak alaşağı etmeli.