‘Altın Şafak’: Kapitalistlerin işçilere karşı vuruş gücü

Odysseas Roussas'ın "Altın Şafak: Kapitalistlerin işçilere karşı vuruş gücü" başlıklı yazısı 1 Aralık Cumartesi günü soL gazetesinde yayımlanmıştır.

Bu dönemde, Yunanistan’da örgütlü bir plan ortaya çıkıyor. Böylece bu sistemin parçalarından biri olan, Nazi ideolojisini benimseyen ve ölümcül eylemleri olan Altın Şafak Partisi’nin sistem dışı olduğu izlenimi veriliyor.

Altın Şafak yemek dağıtarak sosyal bir politika izlese de dağıttığı yemekler sadece Yunanlara ulaşıyor, göçmenlere değil. Gönüllü olarak kan bağışı organizasyonları düzenliyorlar ancak sadece Yunanlara. Altın Şafak, ücretsiz güvenlik sağlıyor ancak sadece göçmenlerden gelen tehditlere karşı. Altın Şafak, milletvekilleriyle birlikte göçmenlere saldırıyor ve daha sonra askeri bir düzende, resmi görevlilerle birlikte sokaklarda yürüyor. Altın Şafak, göçmenlerin dükkanlarından çaldığı yemekleri dağıtıyor. Altın Şafak, iş adamlarıyla masaya oturup, Yunan işçileri işe almalarını söylüyor ya da var olan göçmen işçileri kovmalarını ve onların yerine Yunan işçileri çok düşük ücretlerle çalıştırmalarını istiyor. Bu anlamda, Altın Şafak iş ve işçi bulma kurumu gibi çalışıyor.

Bu senaryo, ana akım burjuva medyası tarafından tekrar üretiliyor ve öne çıkarılıyor. Böylelikle, Altın Şafak’ı burjuva devletin işlevini gerçekleştiren ancak sadece belli bir kesimi öne çıkaran mekanizma ve tabii ki bazı sorunları çözmek için şiddeti kullanmaktan kaçınmayan bir güç olarak tanıtıyorlar. Ancak bu güç, kapitalizme ve bu sorunları çıkartan ve tekrar üreten büyük iş adamlarına karşı değil. İş adamları, Altın Şafak’ı destekliyor çünkü kriz nedeniyle istedikleri kar oranlarından çok uzaktalar. Bu nedenle Altın Şafak, Yunan işçilerin mücadele etmesi yerine açlık sınırındaki maaşlara çalışmasını istiyor.

Altın Şafak, kendisinin sistem dışı bir parti olduğunu kanıtlamak istiyor. Peki hangi sisteme karşılar? “Çürümüş temellere”, “yolsuzluk yapan siyasilere”, “göstermelik vatanseverlere”. Altın Şafak, şu ana kadar “Yunanistan’ı satan hain siyasilere” sadece bu mesajı verebildi. Ana akım burjuva medyası tarafndan emniyet çıkışı olarak görülen ve yeni sol tarafından da desteklenen bu hareket, siyasal alanda var olan öfkeyi topluyor ama bu hareket hiç bir işe yaramayacak. Çünkü, Altın Şafak, büyük parababalarının insanları sömürmesine karşı bir tavır almıyor.

Neo-Faşist parti, bu partinin kuruluşundan sorumlu olanlarla ve şu anda “timsah gözyaşları” dökenlerle birlikte yürütülecek anti faşist bir cephe ile savuşturulamaz. Onları, işçi hareketi ezecektir.

Kasım ayının başlarında, Selanik’te bir lisenin dışarısında çalışma yapan KNE üyesi liseli komünistler, PAME’nin düzenlediği grev için çağrı yapıyorken, faşistler tarafından saldırıya uğradı. AGNO fabrikasından çıkan işçiler ise, genç komünistlerin yardımına koşarak, faşistlerin silahlarını alarak faşistlerin olay yerinden kaçmasını sağladı. Şu anda ise sendikalar, işçiler, işsizler, gençler, liseliler Altın Şafak’ın giderek artan eşkiya vari eylemlerine karşılık veriyor. Sendikalar, işçi sınıfını bölmek, kafasını karıştırmak ve sermayeye bağımlılığını devam ettirmek isteyen faşistleri yalnızlaştırmak için büyük bir mücadele yürütüyor.