Aç insan kuru ekmeği düşler...

Odysseas Roussos'ın “Aç insan kuru ekmeği düşler...” başlıklı yazısı 5 Ocak 2013 Cumartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Yeni yılla beraber Yunanistan’daki bütün burjuva partileri kalkınma konusunda açıklamalar yapmaya başladı.Yine aynı partiler, halkı iflasa sürükleyen önlemleri ortaya atmış ve desteklemişlerdi! Koalisyon partilerinin her ikisi, sağ kanat Yeni Demokrasi ve sosyal demokrat PASOK, ve “Demokratik Sol” da senenin ortasından başlayarak ülkenin GSYİH’sında (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) olumlu rakamların gözlenebileceğini ve 2013 yılında durumun eskiye dönmeye başlayacağını iddia ediyorlar. Bu iddia, son yıllarda yanlışlığı mütemadiyen kanıtlanmış olan bir takım önemsiz senaryolarla destekleniyor.

SYRIZA aynı zamanda Keynesyen politikaları hayata geçirecek olan bir sol hükümetin yol açacağı yeni yatırımlarla gelecek bir “iyileşme” den bahsediyor. Fakat, kapitalist düzende yatırımların tek bir kritere dayanarak yapıldığını söylemeyi atlıyor: Kâr. Kapitalist düzende yatırımlar insanların güncel ihtiyaçlarının karşılanması temeline dayanmaz. Kapitalistler için işçi hakları kâr oranını azaltan bir faktördür. Sonuç olarak adına her ne derlerse desinler SYRİZA’nın tasarladığı iyileşmenin olası iki temel bileşeni var. İlk olarak bu iyileşme özel olarak kârları ilgilendiren bir iyileşme olacak, insanların gereksinimlerinin giderilmesini değil. İkincisi, iyileşmenin yükü işçi sınıfına, sosyal güvenlik ve diğer işçi haklarının üzerine bindirilecek.

İnsanlarımız, “Aç insan kuru ekmeği düşler!” der. Sadece “ekmek” kelimesi bile kapitalist için tek bir anlama gelirken, işçi için çok daha farklı bir anlama gelir.
Kapitalist için diğer tekellerle giriştiği zorlu rekabette kendisine avantaj sağlayan bir yüksek kâr alanıdır.

Hükümet (ND-PASOK-Demokratik Sol) ve ‘resmi’ muhalefet (SYRİZA) “iyileşme”den bahsettiğinde bazı işçiler ekonomik kriz evresi bittiğinde her şeyin 2008’deki durumuna döneceğini hayal ediyor. Halk düşmanı önlemleri uygulayan ve yönetenlerin bu propagandası onlara memorandumu böyle anlamayı öğretti. Sermayenin çıkarları doğrultusunda bugünümüze ve yarınımıza hükmeden egemen sınıfın halkın üzerine saldığı savaştan ganimetlerini almadan savaşı durduracağı ilizyonuna kapılıyorlar. Sanıyorlar ki, krizin yaratıcılarının öne sürdüğü bu “büyüme” maaşları eski seviyesine yükseltecek, çalışma hakkının önünü kapatan koşulları değiştirecek, emekliliği erişilemez bir rüyaya çeviren yasaları ortadan kaldıracak ya da sağlık ve eğitim için devlet ödeneklerini arttıracak vs...

Komünistler bu koşullarda son yıllarda alınan önlemlerin hiç birinin geçici bir karakter taşımadığı konusunda uyarıyor. Bütün olarak amaçları sermayenin yeniden üretimi ve iş gücü maliyetinin azaltılması için rekabetçi koşullar yaratmak olduğundan, hiçbiri geri çekilmeyecektir. Bunlar sermayenin karlılık koşulları için alınan önlemler. GSYİH her ne kadar ya da her ne zaman artarsa artsın, bu mahvedilen sosyal haklara malolacaktır.

İşçilerin, ‘aylak’ kapitalistlerin çıkarlarını değil toplumun ihtiyaçlarını göz önünde tutan bir iyileşmeye ihtiyaçları var. Toplum çıkarlarını gözeten iyileşme, üretici güçlerin yok olmasına sebep olan rekabet piyasasında değil, tüm kaynakların ve rezervlerin planlı kullanımında yatmaktadır. Fakat bunun için üretim araçlarının üzerindeki kapitalist mülkiyetin ortadan kaldırılması ve bunların kamulaştırılması gerekmektedir.