Bahar Karşılaması

Toprağı yırttı çiğdem,
sarışın mı sarışın
zülüfüyle yamaçlar
baharı karşılıyor,
gelin alayı gibi
duvaklanmış badem dalları
almış başını tepelere gidiyor
sürüsüne sığırcık, tutam tutam yeşillik
ebegümeçleri
gelincik
katmış gökyüzünde yelken yelken
alacalı bulacalı bulutları önüne
süre süre yel de o yana gidiyor
hasret yaralısı dil de
ilişir
ardı sıra ben de giderim...

Çayırlarda yürecikten yürecikten
derin mi derin
kuzu melemeleri,
yumurtaya sancılanmış bıldırcınlar, çulluklar,
cümle yaratık
sanki anasını balasını değil de
beni iniler
cevri cihan tüte tüte giderim...

Derenin iki yakasında iki kuyruksallayan,
biri su başında taşa konmuş
biri dalda,
köpüklerden kaçırır gibi
tiril tiril titretip kuyruklarını
sırayla ötüşüyorlar
ağlasam gözyaşlarım suyu yaralar...

Derdin sürüsüne yaban gezen bu yüreği
çoban olsa güdemez,
hasret çeken uyku tutup yatamaz,
ya ben nerelere gideyim
çayır çimen yer gök düğün halayı
kime çatayım?