Bayrağı zapt etmek

Bu topraklarda, bilhassa da iktidarın kararsızlaşıp siyasi mücadelelerin şiddetlendiği dönemlerde ay yıldızlı bayrağın siyasetteki yeri, sahanın ortasında tek bir bayrağın olduğu ve her takımın o bayrağı kendi kalesine dikmeye çalıştığı bir "capture the flag" oyununa benzer. Binlerce yıldır ay yıldız figürü bir iktidar nişanesi olarak bir egemenden diğerine geçer.

Fatihlerin, fethettikleri toplumların sembollerini, hatta totemlerini ve tanrılarını dönüştürüp kendilerine mal etmeleri tarihin bir yasasıdır. Zira fetih bir askeri meseledir ve esasen güce dayanır; ancak ele geçirilen topraklarda yerleşik toplumların yönetilmesi çok daha karmaşık bir iştir. Orijini islamdan çok önceye, Sümer’e kadar dayanan ay yıldız figürünün Osmanlı'nın eline geçmesi de Konstantinopolis'in fethiyle olmuştu. Kentin sembolü olan Ayasofya’yı camiye dönüştüren Osmanlılar, Bizans sancaklarından biri olan ay yıldıza da el koydular ve onu yeni iktidarlarının sembollerinden biri yaptılar.

Dikkat edilmesi gereken nokta şu ki Osmanlı iktidarı boyunca ay yıldız "Türk bayrağı" değildi. Osmanlı kendisini asla Türk olarak tanımlamadı, hatta egemenliği altındaki halklardan biri olan Türklere hiç saygı duymadı ve onlardan "etrak-ı biidrak" (Türk anlamaz) diye bahsetti. Ay yıldızı Türk bayrağı yapan 1923 devrimi oldu ve bu şiddetli iktidar mücadelesi sonucunda bayrak Osmanlı'nın elinden alınıp cumhuriyetin sembolü yapıldı. Metni 1921'de kabul edilen İstiklal Marşı'nın ana temasının bayrak olması da bu mücadelenin bir parçasıydı.

Geçtiğimiz hafta Özgür Şen'in yazısında [p1] çok çarpıcı bir vurgu vardı: Osmanlı, Kurtuluş Savaşı’nda kaybeden taraftaydı. Devrimler tarihi boyunca devrilmenin eşiğine gelmiş monarşilerin son çaresi hep yabancı orduların himayesine sığınarak taht ve tacı korumaya çalışmak olmuştu ve Vahdettin de farklı değildi. Tarih "eğer şöyle olsaydı" diye tartışılmaz ancak bir işgal gemisine binip sıvışmasaydı pekâlâ vatana ihanetten asılabilir, tarihe 16. Lui ve 1. Charles'ın yanında geçebilirdi.

Dolayısıyla; osmanlıcı, islamcı ve cumhuriyet düşmanı nitelikleri sabit olan AKP için de bayrak, 2002'de ilk seçim kazandığı anda hanesine yazacağı değil, ele geçirmesi gereken bir semboldü ve bu, cumhuriyetin yıkılmasının bir parçasıydı. Not etmek gerekir ki bu konuda bugün birer ikişer içeri attıkları liberal sahtekarların "bayrağı bayrak yapan bayrak imalatçılarıdır" ve benzeri argümanlarından da ziyadesiyle faydalandılar; zira bu kullanışlı aptallar AKP'nin asla ikna edemeyeceği, cumhuriyet değerlerine bağlı, ancak liberal argümanlara açık toplumsallığı felç etti.

Haziran Direnişi, sadece korkunun değil, bu felç halinin de kırılmasıydı ve bayrak birkaç günde gericiliğin elinden alınıp tekrar cumhuriyetçiliğin, ilericiliğin sembolü haline geldi. Hatırlayın, normalde bundan imtina edecek olanlarımız bile o günlerde nasıl kolaylıkla bayrağı eline aldı ya da alanlarla yan yana durdu. Bunun ardından AKP ay yıldızı tekrar ele geçirebilmek için bin bir numara yaptı ve seçimleri 2 Kasım'da kazandıysa da bayrağı ancak 15 Temmuz sonrasında kendi kalesine dikebildi. Bu süreçte, 2014 yerel seçimleri için çekilen, YSK tarafından yasaklanan, darbe girişiminin ardından da tekrar kullanıma sokulan bayraklı seçim video bilhassa dikkat çekici bir propaganda aracıydı.

Tekrar not etmek gerek: Bu süre zarfında liberalizm bir kez daha, bu kez AKP karşıtlığı kılığında aynı işlevi gördü ve Ekmeleddin'le, Selocan'la, "bas geç" pespayeliğiyle kitlelerin ilerici, cumhuriyetçi taleplerinin siyaset dışında kalmasını sağladı.

Ancak oyun sürüyor.

Oynayanlar bilir, Capture the Flag oynarken dörtnala bayrağa doğru koşulmaz, vurulursunuz. Bayrağı ele geçirmek için sahada stratejik hâkimiyet kurmak ve kontrol altında tutulan bölgeler oluşturmak gerekir. Bu sağlandığında bayrak da kolayca zapt edilir. Siyasette de aşağı yukarı böyledir. Nitekim Perinçek ve benzeri ulusalcıların bayrak fetişizmi ile nasıl daha oyunun başında esir düşüp, sonra da AKP yancısı bir meczuplar takımına dönüşmesini hep birlikte izledik. Liberallerin önerdiği bayraktan kaçış ise zaferden ve iktidardan kaçış, kaybetmeyi peşinen garantilemekti.

Biz ise kendi siyasi hattımızdan yürüyeceğiz, ay yıldızlı bayrağı bugüne dek ona yüklenmiş anlamların tümünü aşan, yeni bir iktidarın, emekçilerin elinde yeniden kurulacak Türkiye'nin sembolü olarak sahipleneceğiz. Alan kazandıkça, düşmanı gerilettikçe bayrağı kendi kalemize yaklaştıracağız ve sonunda zaptedeceğiz. 4 Eylül’de Kartal Meydanı’nda Boyun Eğme bayraklarının arasında dalgalanan ay yıldızlı bayraklar, bu yönde atılmış bir ilk adımdır.

[email protected]
@nevzatevrimonal
www.facebook.com/nevzatevrimonal

 [p1]http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ozgur-sen/30-agustosun-muzaffer-uniform...