Alışmayacağız!

Bakamıyorum yüzlerine, öykülerini okumaya insanlığım dayanmıyor. Çoğu öğrencilerimle yaşıt. Bazıları üniversite sınavından çıkmış, belki Eylül’de öğrencim olacaklardı.

Gerçekten, ne doğru yazdı dün Aydemir. Hep biz ölüyoruz. Kızılay’da bomba patladığında veya çalıştığımız inşaatta asansör halatı koptuğunda; kocamız tepesi atıp bıçağı kaptığında veya sınav stresini taşıyamayıp bornozun kuşağını boynumuza doladığımızda… Hep bu ülkenin temiz, emekçi insanları; tek derdi insanca yaşamak, gelecekten korkmamak olan insanları ölüyor.

En büyük suç, en yaygın öldürülme sebebi bu artık: Alçağın teki olmamak ve iyi, uygar bir hayat istemek. Çünkü insanlığın boyun eğmeyen, insanlığından vazgeçmeyen kısmı bu ülkede düzene en büyük tehdit, karanlığın önündeki son ve en büyük engel haline geldi. Bu yüzden bütün bombalar, cinayetler, ölüm bize. Gerisi zaten sinmiş, ne gerek var daha fazla ezmeye, öldürmeye? Ankara’nın ortası can pazarıyken hala bir otobüs dolusu çocuğa tecavüz edilmiş bir pislik yuvası için “Ensar Değerimizdir” diye hashtag açıp yüklenenden; katliam “batı”da oldu diye “iyi biraz da onlar ölsün” diye sevinenden bu düzene zarar gelir mi?

Özel mülkiyet düzeni her hücresiyle, her zerresiyle insanlık dışı artık; dolayısıyla insanlığından vazgeçmiş olanlar da düzen için bir tehdit değiller.

Ve doğal olarak, insanlık namına ilk susturulması gerekenler en fazla konuşturuluyor. Sadece Abdülkadir Selvi yılanı değil, birden fazla ağızdan aynı sözler döküldü saldırıdan bu yana: Alışmak lazım. Bunu diyorlar utanmadan, sıkılmadan; çünkü biliyorlar ki başka çareleri yok. Eğer bu ülke, bu hanedan kılıklı çete tarafından yönetilmeye devam edecekse; sadece devletin değil tüm toplumun üzerine kapkara bir din çarşafı örtülüp Orta Doğu’nun karanlığı hâkim kılınmalı. Orada da başlıca siyaset düsturu “bir köşede iki arkadaş koymamak” ve kent merkezlerinde patlayan bombalar sıradan. Yok, eğer bu ülkenin başındaki çete aydınlanmış halkın öfkesine uğramaksızın görevden el çektirilecek ve iktidar başka gericilere devredilecekse, o zaman da halk terörle evlere kapatılmalı, sokaklar boşaltılmalı. Bizim payımıza yine bomba düşüyor.

Öyle bir düzen ki, elinde bombadan başka bir şey kalmamış. Her sorunu bomba atarak çözmeye çalışıyor. Kafana nişanlayıp gaz bombası atıyor, parça tesirli bomba atıyor, araba dolusu bombayla belediye otobüsüne dalıyor. Sadece öldürmeyi, parçalamayı biliyor.

İstiyorlar ki, insanlık kabuğuna çekilsin. İstiyorlar ki umudu kenara koyalım, ağlaya ağlaya “burası bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi” diye mızmızlanalım. İstiyorlar ki o satırın yazarı gibi kendimize acımaktan kımıldayamaz hale gelelim, insanlığımız için mücadele etmek yerine ruhumuzu melankoliye teslim edelim. Kimi istiyor ki korkumuzdan kımıldayamayalım, kimi istiyor ki korkuyla ona sığınalım, peşine takılalım.

Bu yüzden hepsi, hep bir ağızdan diyor ki: Hayat bu, alışın.

Kusura bakmayın, nah alışırız! Bu insanlık gaz odalarına, dünya savaşlarına, atom bombalarına, şeriatçı katliamlara bile diz çökmedi. Sizin üç kuruşluk komplolarınıza, tehditlerinize hiç çökmez. Bu ülke bizim vatanımız, hiçbir yere gitmeyeceğiz. İnsanlığımızdan da, insanca yaşama ve insanca yaşayabileceğimiz bir ülke kurma arzumuzdan da asla vazgeçmeyeceğiz.

Alışmayacağız!

[email protected]
@nevzatevrimonal
www.facebook.com/nevzatevrimonal