Fakirler ölsün demek

İnternette dolaşan bir video var. Her halinden zengin olduğu anlaşılan genç bir kız kameraya doğru gayet mutlu bir şekilde “fakirler ölsün Porsche’tan selamlar” diyor. Video çok tepki görmüş, genç kız da bu tepkilere yanıt olarak bir video daha çekip yayınlamış.

Aslında zenginlerin “fakirler ölsün” düşüncesini dillendirdiğine sık rastlamayız ama genellikle durum budur. Zengin bir kişinin ölümü olay olur, fakirler ise ancak yüzlerce öldüklerinde haber olurlar. Ve gerçekten de dünyada neredeyse her gün yüzlerce fakir hastalıktan, açlıktan, soğuktan, temiz su bulamamaktan, sağlık hizmeti alamamaktan ya da çok kötü koşullarda ve güvencesiz çalıştıkları için ölüyor. Ancak biz bu ölümlere Porsche'tan çekilen videoya verdiğimiz kadar tepki veriyor muyuz, emin değilim.

Bu ölümlerin çoğunu görmüyoruz ya da duymuyoruz bile. Sudan’da kaç kişi açlıktan ölüyor? Nikaragua’da doğan çocukların kaçı kötü beslenme gibi sebeplerle daha 1 yaşını göremeden ölüyor? Senegalli ya da Somalili kaç fakir insan daha iyi yaşam koşulları umuduyla bindikleri çürük teknelerde Avrupa kıyılarına varamadan denizde kayboluyor? Artık belki saymıyoruz bile.

Bu yazıda size Liberya’dan bahsetmek istiyorum. Belki çoğumuz bu ülkenin adını ebola salgını ile birlikte duydu. Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre ebola virüsü nedeniyle şimdiye kadar gerçekleşen 1.350 ölümden yarıya yakını, yani 576 ölüm, Afrika’nın Batı sahilindeki bu küçücük ülkede gerçekleşmiş. Tesadüf mü?

Salgın nedeniyle ülkede sokağa çıkmayasağı ilan edilmiş. Ülkenin başkentindeki en yoksul mahallelerden West Point günlerdir karantina altında. Karantina denilen mahallenin polis tarafından kuşatılması ve giriş ve çıkışlara izin verilmemesi. West Point’te yaklaşık yarım kilometrelik bir kıyı şeridinde 75.000 insan yaşıyor. Birbirinin üzerine yapılmış derme çatma evlerde ve çok kötü koşullarda. Evlerde tuvalet yok. Mahalle sakinleri tuvalet olarak yakınlardaki bir dereyi ya da sahildeki kumsalı kullanıyorlar. Bu koşullarda ebola ya da herhangi bir bulaşıcı hastalığın mahallede hızla yayılmasına hiç de şaşırmamak gerekiyor.

Hükümetin bulduğu çözüm ise virüsün yayılmasını engellemek için mahalleyi polis tarafından ablukaya almak. Yani mahalle sakinlerini ölüme terk etmek. West Point’te yaşayanlar yiyecek yemek ve içecek su kalmadığını, mahalledeki marketlerdeki her şeyin tükendiğini, gıda maddeleri ve temiz suyun karaborsaya düştüğünü anlatıyor. Mahalleden çıkışlar yasak olduğu için mahallede yaşayanlar günlerdir işlerine de gidemiyorlar. Üstelik virüs nedeniyle karantinaya alınan mahalledeki sağlık merkezinin kapalı olduğundan ve mahalle içerisinde sağlık hizmeti verilmediğinden bahsediliyor. Bu da açıkça “Fakirler ölsün” demek değil mi?

Tüm bu yaşananlar karşısında 20 Ağustos günü mahalle isyan etti. Mahalleliler ve polis arasında açtışmalar çıktı ve mahallede yaşayanlardan yaralananlar oldu. Sonuçta hükümet mahalleye gıda (pirinç çuvalları) ve temiz su sağladı.

Karantina altındaki mahalleye girmeyi başaran Amerikalı fotoğrafçı John Moore’un çektiği fotoğraflar Liberya’da yaşanan yoksulluk, insanların yaşam koşulları, halkın öfkesi ve hükümetin bulduğu “çözüm” hakkında epey fikir veriyor.

Ebola, vücut sıvıları ve dolayısıyla vücut teması ile bulaştığından çok hızlı yayılan bir virüs. Hastalığa yakalananların ölüm oranı ortalama yüzde 50. Ancak yetersiz beslenme, kötü hijyen koşulları, yetersiz bakım ve sağlık hizmeti ile birleştiğinde bu oran artıyor ve virüs çok daha hızla bulaşıyor. Dolayısıyla hastalığın yoksul Afrika ülkelerinde ve bu ülkelerin yoksul mahallelerinde hızla yayılması bir tesadüf değil.

Liberya’da yaşayan yoksullar yani halkın önemli bir bölümü için ebola olmasa da öldürücü hastalıklar çok yaygın. 5 yaşın altındaki çocuklarda ölüm oranı yüzde 7,5. Yani Liberya’da doğan her 1000 çocuktan 75’i daha 5 yaşına gelmeden ölüyor. Dahası, her yıl 7000 çocuk sadece akciğer enfeksiyonları dolayısıyla ölüyor. Bunlar basit bir aşıyla önlenebilecek ya da iyi beslenme ve iyi bir bakımla kolayca bertaraf edilebilecek hastalıklar.

Öte yandan, dünyadaki en zengin yüde 1’in dünya çapındaki zenginliklerin yarısına sahip olduğunu ve bu zenginlerin sadece yatları için harcadıkları 48 milyar doların kaç tane Liberyalı çocuğun hayatını kurtarabileceğini düşündüğümüzde, “fakirler ölsün” diyenlerin sayısının hiç de az olmadığını hesap edebiliriz.

Üzücü bir not: Yakından tanınan güzel insanları vuran ölümler çok can acıtıyor. Dün sabah güzel bir insanı, fotoğraf sanatçısı Cem Ersavcı’yı bir motorsiklet kazası sonucu kaybettik. Hep çok sakin, çok ince düşünen, hayallerinin peşinden giden ve fotoğraflarını ilgiyle izlediğim Cem’i kaybettiğimiz için çok üzgünüm. Hepimizin başı sağolsun.