Buyurun Fransız Baharı’na…

Sonunda Arap Baharı Fransa’ya da sıçradı!

İnternet ve sosyal ağlar üzerinde örgütlüler, Facebook’ta varlar, belki Twitter’da da, kitlesel eylemler düzenliyorlar, hükümeti protesto ediyorlar, gencinden yaşlısına pek çok insan sokaklara dökülüyor, polisle çatışıyorlar, sokakları afişliyorlar, yazılama yapıyorlar, parkları işgal ediyorlar, çadırlar kuruyorlar ve gittikçe radikalleşiyorlar.

İnternetteki manifestolarında şöyle yazıyor:

“Fransız Baharı ele avuca sığmayan bir hareket, karşı durulamaz bir güçtür. Fransız Baharı sivil toplumun kararlı gücüdür…

17 Kasım’dan 8 Aralık’a çeşitli şehirlerde düzenleniş olan tarihi eylemlere, Paris’te 13 Ocak 2013’te gerçekleştirilmiş olan gösteriye ve Fransa’nın 200’den fazla şehrinde 2 Şubat’ta yapılan eylemlere rağmen, toplanan 700.000 imzaya, 24 Mart’ta Paris’te toplanmış olan 1,4 milyon protestocuya rağmen hükümetten tek bir cevap alamadık! 24 Mart Pazar günü görmezden gelmenin yerini polis devletine yaraşır bir saldırı aldı. Kadınlar, erkekler, çocuklar, yaşlılar, milletvekilleri ve siyasetçiler, gazeteciler ve sade vatandaşlar iktidarın emrindeki güçler tarafından gazlandı ve coplandılar. Fransız Baharı işte bu 24 Mart akşamı, Champs Élysées’de, marşların ve göz yaşartıcı gazların arasında doğdu.”

Peki ne istiyorlar?

Fransız senatosunun bu günlerde onaylamak üzere olduğu homoseksüellerin yani aynı cinsiyetten insanların evlenmesinin önündeki engelleri kaldıran yasa tasarısının geri çekilmesini. Yani isteyenin istediği kişi ile evlenebilmesini sağlayacak olan bir yasanın kabul edilmemesini istiyorlar. Çünkü onlara göre evlilik yalnızca farklı cinsiyetler arasında gerçekleşebilecek bir akit. Çünkü “doğal olan bu”. Çünkü “Allah böyle yaratmış”. Çünkü bir çocuğun iki erkek ya da iki kadın tarafından büyütülmesi gibi bir “sapkınlığa” izin verilemez. Çünkü aile bir anne, bir baba ve çocuklardan oluşmalıdır.

Gerici mi dediniz? Ama bu bir halk hareketi. Binlerce insan sokaklara dökülmüş. Polisle çatışmışlar. Mevcut hükümete karşı çıkıyor. “Bu bir darbedir” diyorlar. En önemli seçim vaatlerinden biri homoseksüel evliliğe izin vermek olan Cumhurbaşkanı François Hollande’ın bu doğrultuda bir yasayı meclisten geçirmesinin meşru olmadığını ileri sürüyorlar. “Hollande halkın sesine kulak vermeli” diyorlar.

Tabii ki baş aktör Fransız sağı, Nicolas Sarkozy’nin partisi UMP (Halk Hareketi için Birlik Partisi), milliyetçiler ve Katolik militanlar.

Fransa’da her tür cinsiyetin birbiriyle resmi olarak evlenebilmesini savunanların sloganı “Herkes için evlilik!” idi (Marriage pour tous!). Bunların sloganı da “Herkes için gösteri hakkı!” (Manif pour tous!). Çünkü onlar mağdurlar. Paris’in merkezinde gerçekleştirdikleri kitlesel bir gösterinin ardından içlerinden bir grup polisle çatıştığında polisin göz yaşartıcı gaz saldırısına maruz kaldıkları için.

Aşağı yukarı aynı gruplar göçmenlere de karşı çıkıyor, özellikle Arap ve Müslüman göçmenlerin Fransız kimliğini bozduğunu ileri sürüyorlar.

Ama olsun. Küçümsemeyelim. Halk hareketine burun kıvırmış oluruz sonra.

En doğrusu kendilerini Arap Baharı’na atıfla Fransız Baharı olarak nitelemiş olmaları herhalde. Doğu’da olunca, İslamcı diye halk hareketlerini hemen elimizin tersiyle bir kenara itmeyelim. Peki Batı’da olunca ne yapalım?

[email protected]