Zerafetten kavgaya

1980'li yıllarda sporseverlerin zihinlerinde yer eden takımları vardı Sovyetler Birliği'nin. Onbeş cumhuriyet ve çok sayıda özerk bölgeden oluşan Birlik, branşlarında göze hoş gelen maçlar çıkaran ve parlak sonuçlar alan takımlarıyla veda ediyordu adeta. Litvanya ağırlıklı kadrosuyla erkek basketbol takımı, Ukrayna ağırlıklı kadrosuyla erkek futbol takımı ve kadın voleybol takımını bir çırpıda sayabiliyoruz.

Bu takımlardan alanında en rakipsiz olanı ise, Buz Hokeyi takımıydı. İstanbul Film Festivali'nde gösterilen "Kızıl Ordu" belgeseli, yenilmez armada tanımlamasını hakkıyla taşıyan takımın öyküsünü anlatıyor. Gabe Polsky'nin filminin isminden de anlaşılabileceği gibi, takım ABD'de Kızıl Ordu adıyla anılıyor. Bu tanımlama gerçeği tam olarak yansıtmasa da, bütünüyle dayanaksız değil. SSCB Buz Hokeyi takımı çoğu zaman, Ordunun spor kulübü olan CSKA'nın oyuncularından oluşuyor. En ünlü ve uzun süreli koçu Viktor Tikhonov da bir Ordu mensubu. Bu aksi adam, Polsky'nin belgesel için görüşme talebini kabul etmemiş. Filmin baş karakteriyse Viyaçeslav Fetisov, sporun tarihinde ismini taşıyan video oyunları yapılan Wayne Gretzky'den daha büyük birisi varsa, ta kendisi. Kaleci Tretyak, savunmadaki arkadaşı Aleksey Kasatonov ve forvet üçlüsündeki Igor Marionov, Sergey Makarov ve tank lakaplı Vladimir Krutov ile birlikte Fetisov (Rus Beşlisi), hokeyde çığır açan kadroyu tamamlıyor. 1980'lerdeki katıldıkları hemen tüm büyük uluslararası turnuvaları kazanıyorlar. Kazanamadıkları nadir anlardan birisi, Amerikan popüler kültüründe halen önemli bir yeri olan, diziler ve filmlerde göndermeler yapılan ve "Buzda Mucize" olarak anılan, Lake Placid'deki o meşhur karşılaşma (1980 Kış Oyunları Final Grubu Maçı). Genç ama uyumlu ve deneyimli Sovyet takımı favori olduğu karşılaşmada, finallere çıkması bile sürpriz sayılan ABD'nin genç oyunculardan kurulu takımına 4-3 kaybediyor, hem de birkaç hafta önce bir hazırlık maçında rakiplerini farklı mağlup etmiş oldukları halde.

Takımın özgünlüğü kazandığı turnuvaların sayısından ziyade, paslaşmaya dayalı hareketli oyun tarzı. Oyuncular pistin üstünde hokey oynamıyor ve deyim yerindeyse, ancak yapay ışıklarla karartılmayan bir gecede görülebileceği üzere, gökyüzündeki yıldızlar gibi kayıyorlar (Hokeyde pas oyununun, futbol ve basketboldakinin aksine nadiren görüldüğünü not edelim). Takımın oyuncuları özgün oluşlarını, Glasnost yıllarında NHL'de oynama vizesini aldıktan sonra Kuzey Amerika'da fark ediyorlar. Fetisov'la birlikte Atlantik'i geçen ilk 7-8 oyuncu, ilk yıllarda Kuzey Amerika'daki oyundan hiçbir şey anlamadıklarını söylüyorlar. Sovyetler Birliği formasıyla buzun üzerinde paten gösterisi yaparmışcasına kayan oyuncular, Ulusal Hokey Liginde (NHL) bu zarif oyun için uygun koşulları bulamıyorlar. Yeni takımlarında pakı alan oyuncu kaptırıp gidiyor, fırsatını bulursa şut çekiyor ve oyun genel olarak çok daha sert oynanıyor.

Filmde, Fetisov'un ilk yıllarından alınan bir maç görüntüsü, bu farklılığı çarpıcı bir biçimde yansıtıyor. Bilgisayar ya da diğer platformlarda buz hokeyi oyunlarını oynamışlığı olanlar bilirler; bu oyunların bazı versiyonlarında "kavga" da vardır. Yazılımcılar, NHL maçlarında sıradan bir olay olan hokeycilerin birbirleriyle yumruklaşmalarını, oyunlara eklemişlerdir; maç devam ederken oyun birden bire, boks oyununa dönüşür. Fetisov, kendisine yönelen ilk kavga girişiminde, rakibinin yumruklar savurmasını şaşkınlık içerisinde izliyor, yanıt vermiyor, daha doğrusu karşısındakinin ne yaptığını ve de kendisinin nasıl yanıt vermesi gerektiğini bilemiyor. Yıllar geçiyor, Glasnost bitiyor, eski Sovyet toprakları güçlünün güçsüzü yumrukladığı bir coğrafyaya dönüşüyor ve Fetisov ve arkadaşları da duruma uyum sağlamaya çalışıyorlar.

1990'lı yılların ikinci yarısında, Detroit Red Wings takımının yöneticileri, bir türlü eski seviyelerine ulaşamayan Rus oyuncuların birlikte oynamaya alışmış olduklarını idrak edip, takıma Fetisov ile birlikte 5 eski Sovyet oyuncuyu dahil ediyorlar; bu 5 oyuncudan 3'ü, orjinal Rus Beşlisinin parçaları. Takım, Kuzey Amerika Buz Hokeyinin en önemli kupası olan Stanley Cup'ı 2 kez üst üste kazanıyor. Fetisov ve arkadaşları, yeniden eski günlerdeki gibi oynamanın tadını çıkarıyorlar, ancak kapitalizmde kazanmanın yolunun bireycilikten ve kavgadan geçtiğini de anlamış oluyorlar. Kupaya giden yolda oynanan maçlardaki kavgalara, artık onlar da yumruklarıyla katılıyorlar.