Donetsk'in sıra dışı haftası

Yüzlerce kilometre öteden ahkam kesmek pahasına, Donetsklilerin sıra dışı bir hafta yaşadıklarını söyleyebiliriz. Haftaya, henüz Rusya Federasyonu tarafından bile tanınmaya mazhar olamayan ancak katılım ve geçerli oy oranları gibi objektif kriterlere bakıldığında, halkın kabulünün anlaşılabileceği, Kiev yönetiminden özerk bir seçimi geride bırakarak başladılar. Minsk süreciyle başlayan ateşkes sıklıkla deliniyordu ve biraz da seçimlerin etkisiyle midir bilinmez, Kiev yönetimi seçimi takip eden günlerde, tanklarını da devreye sokarak, Donetsk merkezini hedef alan şiddetli bir saldırı başlattı.
Bu saldırı 5 Kasım Çarşamba Günü, bir okul kompleksinin içerisinde bulunan küçük bir futbol sahasında top oynayan 3 çocuğun ölmesi ve civardaki çocukların yaralanmasına neden oldu.

Aynı günün akşamında, en istikrarlı post-Sovyet takımı payesini taşıyan Şahtar Donetsk, bir başka post-Sovyet temsilcisi BATE Borisov'u Şampiyonlar Ligi karşılaşmasında 5-0'la hezimete uğrattı birkaç hafta önce talihsiz Belarus'lular hem de kendi evlerinde Donetsk'ten 7 gol yemiş oldukları için bu mağlubiyetten pek etkilenmemiş olabilirler ancak bu galibiyetin Donetsk semalarında da coşkuyla karşılanması pek mümkün değildi. Her şeyden önce Şahtar iç saha maçlarını, yaklaşık 1000 kilometre uzaklıktaki Lviv'de oynuyor. Bu bir bakıma anlaşılabilir bir durum. UEFA, kendi turnuvaları kapsamında oynanan karşılaşmalarda güvenlik gerekçesiyle takımları taşınmaya zorlayabiliyor (zaman zaman İsrail temsilcileri de maçlarını Kıbrıs'ta oynuyorlar). Öte yandan, Rusça anadillilerin çoğunlukta olduğu maden bölgesi Donbass'ın turuncu-siyahlılarının, Ukrayna milliyetçiliğinin başkenti olarak anılan Lviv'de, hem de Kızıl Ordu'nun 1943 yılının 5 Kasım'ını 6 Kasım'ına bağlayan gecede (7 Kasım'daki Ekim Devrimi yıldönümüne yetiştirmek istemişlerdi), Kiev'i Nazi işgalinden kurtarışının yıldönümünde bu maçı oynamış olması, tarihin birkaç farklı cilvesini bir araya getirdi.

Şahtar'ın Lviv'i tercih etmesinin nedenleri üzerinde durabilir miyiz? Açıkçası bu konuda Rusça ya da Ukraynaca bilmediğim için erişebildiğim kaynakların sınırlı olduğunu itiraf etmem gerekiyor. Yine de, Şahtar'ın tarihine ve yukarıda atıfta bulunduğum en istikrarlı post-Sovyet takımı olma sürecine biraz daha yakından bakmaya yetecek kadar veriye sahibiz.

Önemli bir kömür merkezi olan Donetsk'te 1930'lu yıllarda kurulan kulübün orijinal adı, mealen "Stahanovcular". Anlaşılabileceği üzere, Sovyetler Birliği'nde Birinci Beş Yıllık Plan'ın hayata geçirilmesi sürecinde, Donbass madenlerinden birisinde çalışan Aleksey Stahanov'un rekor sayıda kömür çıkarması üzerine başlayan ya da başlatılan, sonraları emek verimlilği ve emek sömürüsü arasındaki çizgiyi aşıp aşmamasıyla tartışılan Stahanov hareketinin bir parçası olarak kuruluyorlar. Kuruluşundaki bu "sovyetik" mirası günümüze pek taşıdığı söylenemez Şahtar'ın. Kulübün son sekiz on sezondur, hemen her yıl Şampiyonlar Ligi'nde yer alması, bu katılımlarda çoğunlukla son 16 ya da 8'e kalması ve araya bir de İstanbul 2009'da kazanılan UEFA Avrupa Ligi finalini sıkıştırmış olmasının arkasında, Lobanovskiy-Kiev örneğinde gördüğümüz bir sovyetik planlamanın etkileri yatmıyor. Kulübün sahibi ünlü ve güçlü oligark Rinat Ahmedov'un stratejisi, aslında diğer Ukrayna ya da Rusya takımlarının izlemeye çalıştıkları yoldan pek farklı değil. Latin Amerika ya da Afrika'dan yetenekli ve yaratıcı oyuncuları transfer edip, kalan boşluklara yerli oyuncuları doldurarak, zaman zaman da parlayan yetenekleri Avrupa'nın büyük kulüplerine satarak çarkı döndürmeye devam etmek. Ahmetov'un uygulamasını başarılı kılan, ve diğer post-Sovyet takımlarının içler acısı performanslarının nedenleri hakkında da ipuçları veren iki olguyu, transfer edilen futbolcuların gerçekten de yetenekli ve gelişmeye açık oyuncular olmaları ve kulübün, teknik yönetimde istikrarı korumaya - Mircea Lucescu 10.sezonunu yaşıyor kulüpte - gösterdiği özen olarak tarif edebiliriz.

Elbette Ahmedov açısından maçların, Kiev'de bile değil, Neo-Nazi grupların en etkin oldukları Lviv'de, bir başka deyişle politik olarak Rusya'ya en uzak olan coğrafyada oynanmasının, Avrupa'ya verdiği mesaj açık. Geçtiğimiz kış aylarında Devlet Başkanı Yanukoviç'ten desteğini bir anda çekmesiyle, sabık başkanın devrilmesin hızlandıran bu güçlü oligark, Avrupa'yla olan ticaretini sorunsuz biçimde sürdürmek istiyor. Bu uğurda, Ekim Devrimi kutlamalarını yasaklayan, Nazilerden kurtuluşu kutlamak isteyen yurttaşlarının üstüne para militer neo-nazi grupları salan Kiev'deki tuhaf yöneticilerin, en güçlü desteği aldıkları Lviv'de maç oynanmış, pek de fark etmiyor kendisi açısından. Zaten kadrosunda bulundurduğu 13 Brezilyalı oyuncusuyla Şahtar da, ne maden emekçilerinin takımı olma hüviyetini taşıyor, ne de öz kaynaklara dayanan 1980'lerin Dinamo Kiev'i kadar heyecanlandırabiliyor futbolseverleri.