Derbi üçlemesi

Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin yoğunlaştığı bir haftayı idrak ediyoruz. Kadınlar basketbolunda Euroleague çeyrek final eşleşmesi, her iki takımın da kendi sahalarındaki maçları kazanmasıyla, son maça taşındı. Saha avantajına sahip olan Fenerbahçe'nin, son maçta biraz daha avantajlı olacağı söylenebilir. Buna karşın geçtiğimiz sezon, kadın basketbolundaki ilk Avrupa şampiyonluğunu Türkiye'ye getirip, ligi de kazandıktan sonra, başta Alba Torrens ve Işıl Alben gibi önemli oyuncularını kaybeden ve özellikle Euroleague'de yenilgiler alan Galatasaray, haftalar ilerledikçe belirli bir istikrara kavuşmuş durumda ve Koç Ekrem Memnun'un ifadesiyle, her maçta potansiyelinin sınırlarını zorluyor. Bu nedenle, Fenerbahçe'nin sahasında oynanacak olan 3. ve son maçı kazanarak Final Four'a yükselecek takımın hangisi olacağını kestirmek güç.

Erkekler basketbolda ise evsahibi olma avantajını kullanmak isteyecek taraf, Galatasaray olacak. Derbi karşılaşmalarında saha avantajının ne kadar önemli olduğu ortada. Ancak Galatasaray'ın mali ve idari açıdan kötü yönetiminin yarattığı sorunlar, saha avantajıyla ya da bir iki önemli galibiyetle aşılamayacak seviyeye çıkmış durumda. Son olarak, en önemli oyuncusu ve saha içi lideri Arroyo'yu kaybeden sarı kırmızılılar, hem Euroleague'de hem de TBL'de, dar rotasyonla oynadığı maçlarda yıpranmaya devam ediyor. Fenerbahçe ise, zenginler kulübüne dönen oyuncu kadrosunun yakaladığı uyumla, en zor deplasmanda bile maçın favorisi olarak sahaya çıkıyor. Obradoviç'in yerleştirmeye çalıştığı, çok sayıda oyun kurucuya dayanan sistem, bu sezon meyvesini vermiş görünüyor. Fenerbahçe'nin, basketbolda yabancı sınırlamasının kaldırılmasından olumlu etkilenen takımlar arasında olması şaşırtıcı değil. Daha doğrusu, ilk bakışta her takımın bundan yararlandığı düşünülebilir ancak, daha iyi oyuncuları, ücretlerini zamanında ödeyip mutlu ederek takımda tutmaya en yakın olan takım, Anadolu Efes ile birlikte Fenerbahçe. Efes, herhangi bir gelir beklentisi olmadan, bir geleneği sürdürmek, reklam yasaklarının etkisini hafifletmek ve Anadolu Grubunun Avrupadaki ticari çıkarlarını sürdürmek adına yapısına özen gösteriyor. Fenerbahçe ise, diğer takımların sahip olduğundan daha kıymetli bir sponsorluğa sahip. Ülker'in etkisi, yalnızca birkaç yabancı oyuncu transferini sağlamasıyla sınırlı değil. Öncelikle iki kulübün birleştiğini ve Ülker'in oturmuş olan basketbol organizasyonunun devralındığını hatırlamak lazım. Ancak güncel olarak, Fenerbahçe'yi mali olarak rahatlatan en önemli etken, Ülker'in finansmanıyla inşa edilen salon. Bu yeni salon önemli bir gelir kaynağı oluşturuyor. Ülker Arena'daki en ucuz bilet, Abdi İpekçi'deki en pahalı bilete yakın bir fiyattan satışa sunuluyor ve pasolig ile futbol tribünlerinden uzaklaşmış bulunan taraftar, büyük hedefleri olan basketbol takımlarını bu zamma rağmen, yalnız bırakmıyor.

Futbola pek yer kalmadı, ama bahsetmemek olmaz. İki takım arasındaki rekabeti körüklemek için bahane üretmek gerekmese de, her iki takımın da toplam şampiyonluk sayısının 19'da eşitlenmesiyle gelişen "4.yıldız" geyiği, bu sezonun başlıca söylemi.

Pazar akşamı Kadıköy'de oynanacak maçın öncesinde tansiyonun, önceki yıllara nazaran çok yükseldiğini söyleyemeyiz. Bunda Galatasaray'ın yeni başkanının, şike soruşturması ile ilgili ilginç olduğu kadar, ezeli rakiplerinin gönlünü alan sözler söylemiş olmasının da payı olabilir. Elbette, Şampiyonluk yarışı açısından kritik bir maç olduğu ve bu durumun, sahada gerginlik yaratabileceği aşikar. Bununla birlikte, sahadaki gerginliğin pek önemsenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Fiziksel olarak yorulan ve başarı baskısı altından olan sporcuların, zaman zaman birbirlerine sataşmaları ya da diklenmeleri anlaşılabilir davranışlar. Zaten bu kavgalar kısa ömürlülükleriyle ve maçtan sonra barışan taraflarıyla bilinir. Asıl kınanması gereken kusurlar, yöneticilerin maçları kazanmak, hadi insaflı olalım, sahada zaten kazanacaklarını düşündükleri başarıyı garanti altına almak adına, planlı ve programlı bir biçimde ağız dalaşına girmeleri.

Bu üç eşleşmenin tamamının, deplasman takımı seyircisi olmadan izlenecek olması da, en başta bu yöneticilerin ayıbı.