Dağ Büyük Bir Fare Doğurdu

2010 yılının Aralık ayında, daha önce görülmedik bir usulle, 2018 ve 2022 Dünya Kupalarına ev sahipliği yapacak ülke aynı anda oylanmış ve FIFA İcra Komitesinin 24 üyesinin oylarıyla ortaya çıkan sonuç da yine eş zamanlı olarak açıklanmıştı. Sonuç kısmen şaşırtıcıydı; 2018'in Rusya'ya verilmesi, ülkenin gelişmiş spor kültürü, daha önce Kupaya ev sahipliği yapmamış olması gibi nedenler göz önüne alındığında beklenebilir bir gelişmeydi ancak, bir sonraki organizasyon için Katar'ın seçilmesi, küçük çaplı bir şok etkisi yaratmıştı.

Şaşırtıcı ya da değil, 4 yıldır bu oylamanın dürüstlüğü hakkında soru işaretleri giderilmedi. 13 Kasım Perşembe Günü, sonucu uzun zamandır beklenen FIFA Etik Komitesi raporunun bir özeti yayınlandı. FIFA'nın yayınladığı bu özet, Etik Komitesi adına soruşturmayı bağımsız bir sıfatla yürüten ABD'li hukukçu Michael Garcia tarafından, "yalan yanlış ve tamamlanmamış" olmakla nitelendi. FIFA, kendi oldukça düşük şeffaflık standartları nazarında dahi kabul edilemeyecek bir biçimde, hazırlanmasını emrettiği raporu makaslamış ve çarpıtmıştı.

Dağ fare doğurdu doğurmasına ancak pek de küçük bir fare değil. Raporun tahrif edilmiş bu özetinde bile, Dünya Kupası ev sahipliğine oylarıyla karar verecek olan 24 İcra Komitesi üyesinin, hangi "kriter"lere göre oylarının rengini belirlediklerini görmek mümkün; bir Komite Üyesinin ülkesinde bir altyapı tesisi kurmak (sosyal amaçlı rüşvet) ya da doğrudan, oyunu kazanmak istediğiniz üyenin bir işini görmek (yeğenine iş bulmak ya da şişirilmiş bir yemek faturasını ödemek olabilir), hemen her ülkenin başvurduğu bir yöntem. Bu aslında yıllardır bilinen ve neredeyse bir teamül kuralına dönüşmüş bir olgu. Ayrıca, örneğin Katar'ın 2022'yi alırken kesenin ağzını açık tuttuğu da zaten biliniyor. Öte yandan, bu raporla beraber dikkatimize sunulan ve daha az rastladığımız bulgular ise diğer aday ülkeler ve özellikle, bu konu üzerinde en çok gürültü koparan 2018 adayı İngiltere'nin, seçmen sıfatını taşıyan İcra Komitesi üyelerinin bir kısmına, etik dışı vaatlerde bulunmuş olduklarını gösteriyor. Raporda en çok adı geçen isimlerden birisi, dönemin CONCACAF (Kuzey, Orta Amerika ve Karayipler Konfederasyonu) Başkanı ve FIFA Başkan Yardımcısı Jack Warner. Kimi saygın medya kuruluşlarının bültenlerinde "Bay yüzde on" lakabıyla anılan Warner'ın, yine kendisi kadar kötü şöhretli, Katar'lı İcra Komitesi Üyesi Muhammed Bin Hammam ile bağlantılı bir şirkete gönderdiği faturaya binaen, yaklaşık olarak 1,2 milyon dolar tutarında bir ödeme almış olduğunun uluslararası basında yer alması, Etik Komitesinin soruşturmasına yol açan nedenlerden birisiydi (Her iki zat-ı muhteremin de, başka 9 üyeyle birlikte, artık Komitede olmadıklarını hatta Futboldan men cezaları aldıklarını da not düşelim). Rapor, Bay Warner'ın daha az bilinen başka icraatlerini de hatırlatıyor. Bunların arasında, İngiltere komitesinin Warner'ın bir yakınına Birleşik Krallık'ta bir iş bulması ve Warner'ın sahibi olduğu, Trinidad Tobago'daki bir futbol takımına maddi yardımda bulunmasını sayabiliriz.

Raporda dikkat çeken bir ayrıntı, adaylık başvurularıyla bağlantılı süreçlerin tek tek ele alındığı paragrafların çoğunun son cümlesinin kopyala yapıştır yöntemiyle yazılmış olması. Buna göre ödenmiş ücretler, sponsorluk anlaşmaları, İcra Komitesi üyelerine verilen hediyeler ve diğer şüpheli eylemler, 2018/22 oylamalarının düzgünlüğünü etkileyecek elverişlilikte değilmiş. Bir başka deyişle, oy verme yetkisi bulunan FIFA yöneticilerine, kimi zaman doğrudan, kimi zaman bağlı bulundukları federasyonlar kanalıyla çeşitli ödemelerin yapıldığı bu raporla sabit bulundu; ancak bu davranışlar FIFA Etik Kurallarını ihlal etmiyor!

Soruşturmanın belki de en eksik kalan kısmıysa, 2018'e ev sahipliği yapacak olan Rusya'nın, adaylık sürecine ilişkin ancak sınırlı sayıda belgeyi teslim etmiş olması. Rus ekibi, adaylık sürecinde çalıştığı bilgisayarları leasing yöntemiyle kiralamış ve süreç bittikten sonra, leasing firması, yapılan anlaşma uyarınca bu veritabanını imha etmiş! Yine de, raporda Rusya'nın İcra Komitesi üyelerine, diğer ülkelere kıyasla daha mütevazı hatta sembolik hediyeler sunduğu notu düşülebilmiş.

Yaklaşık iki yıldır, bu konuyla ilgili yeni gelişmeler oldukça yazıyorum ve görünen o ki, bu yazıların devamı gelecek. Bu konudaki kaynaklarımın ağırlıklı olarak, lisan bilgisinden ötürü, İngiliz basını olduğunu belirtmeliyim. Öte yandan, Daily Mail, Guardian gibi konuyu yakından takip eden İngiliz medya kuruluşlarının, raporda İngiltere'nin 2018 adaylığı üzerindeki şüpheleri aktaran satırlara hemen hiç yer vermediğini de söylemek gerekiyor. Anlaşılan güneş batmayan imparatorluğun araştırmacı gazeteciliğinin de belli sınırları var ve bu sınırlarda kaybolmamak için, süreci çeşitli kaynaklardan takip etmek yararlı olacak.