Ritmik geri kayış

2003 yılından itibaren AKP iktidarı “yeni dış politikasını” kavramlar üzerinden sunmaya çalıştı. “Sıfır sorun”, “İslami omurga meselesi”, “merkezi güç olmak”, “ritmik diplomasi”, gibi eskiden de kullanılan kavramları, adeta yeniymişçesine sundu destek de buldu. Fakat bu kavramlar zamanla inandırıcı olmaktan çıktı. AKP’nin izlediği dış politikayı esasa ilişkin koyulan hedefleri ve alınan sonuçları, dışardan değil, iç tutarlılığı/tutarsızlığı bakımından irdeleyelim. Kıbrıs (Annan Planı), AB ile üyelik müzakereleri, Kafkas Paktı, Ermenistan ile ilişkiler, Suriye, Irak ve arabuluculuk konuları dış politika sorunsalları olarak ele alınabilir. Doğrudur, bu konuların hepsinde Türkiye’nin görünürlüğü arttı fakat sonuç bakımından tek bir başarı hikayesi yok. İzlenen strateji şu: Taktiksel ricat (geri çekilme) yapıldı, bunların bazıları fiili ricata dönüştü, bazısının hiç etkisi olmadı, bazıları da eğik düzlemde geri kayış sürecinde.

Kıbrıs konusunda AKP’nin hedefi, karşı tarafı masaya çekmek için Türkiye’nin resmi duruşunda geri adım atarak hiç değilse Kuzey Kıbrıs’a uygulanan ambargonun kaldırılması idi. Bu gerçekleşmedi. Bu arada İngiliz yönetimi diplomasi cambazlığını sergileyip, Kıbrıs adasında bulunan iki üssünü “bağımsız egemen es” olarak AB hukukuna yazdırdı. Dış politikada verileni geri almak zordur. Kıbrıs’ta bu oldu. Kıbrıs’ın iki tarafı da İngiliz diplomasi becerikliliğini yuttu. Şimdi AKP’nin Kıbrıs politikası nedir? Uygulamayı yakından takip edenler bilir AKP’nin Kıbrıs politikası, Kuzey Kıbrıs’ta AKP’ye yakın bir iktidar inşa etme girişimine dönüştü. Bulgaristan’da HÖH’ün başkanına karşı, yardımcısının seçimde rakip aday olarak çıkartılması da aynı bağlamdadır. Seçim sonuçları iki vakada da aynı sonucu gösterdi: Halk AKP’nin arzusuna karşı oy kullandı.

AB ile olan ilişkide üyelik müzakeresine üyelik için hayati önemi olan 8 faslın açılıp kapanmasına ambargo konarak başlanmışsa ve 3,5 senede yalnızca bir fasıl açılmışsa bu, eğik düzlemde geri kayış anlamına gelir. Kafkas Paktı hamlesi etki faktörü bakımından sıfırdır: İçi boş çıktı. Ermenistan’a açılım ise Azarbeycan ile ilişkileri germenin ötesine gitmedi.

AKP’nin Suriye politikasında yaptığı manevra, dış politikada eğik düzlemde geri kayışın dönüm noktasıdır. Etkisi büyüktür. Ortak bakanlar kurulu yapılan bir komşu ülkenin yönetimini iktidardan düşürmek için onun muhaliflerine açık destek verilmesinin diğer komşu ülkeler üzerindeki etkisi kalıcı olacaktır. Tıpkı ana akım Türk dış politikasında yüz yıldır tersinden söylenegeldiği gibi, bundan böyle Araplar kendilerinin arkadan hançerlendiğini söyleyeceklerdir. Halklar arasına nifak tohumu ekmenin yararı var mıdır?

Irak Merkezi Yönetimi ile kavgalı hale gelen AKP, bir taraftan Maliki, öte yandan Barzani ile nikah tazelemek istiyor. Fakat evdeki hesap çarşıya uyar mı? Unutmayalım, 2003 Irak savaşının önemli amaçlarından birisi ABD’nin Çin, Rusya ve Avrupalı rakiplerini Saddam Hüseyin’in bunlarla imzaladığı petrol arama lisans anlaşmalarını geçersiz kılmaktı. Öyle oldu. Kartlar yeniden karıldı. 2003 sonrasında AKP’ye önerilen alan Basra bölgesi oldu. Bu bölge hızla İran’ın etki alanına girdi. Şu ana kadar Petrol’ün Kürt bölgesinden dünya pazarına nasıl taşınacağı henüz anlaşmalarla karara bağlanmış değildir. Irak merkezi yönetimi, AKP’nin Barzani ile nikah tazeleme girişimini nasıl okuyacak? Kiç kuşkunuz olmasın, kuşkuyla. ABD ve İsrail nasıl tepki verecek? Ucu açık bir süreçtir yeni bir krizle karşılaşılırsa şaşırtmaz.

ABD ile “model ortaklık” kapsamında Suriye ile İsrail, Hamas ile İsrail arasında arabuluculuk yapması için önce AKP’nin önü açıldı, sonra AKP ritmik olarak dışlandı. Suriye konusunda olduğu gibi, Rusya, İran ile Batı arasında son günlerde yaşanan tıkanıklığı aşacak bir formül üretirse, AKP’nin İran ile Batı arasında yeniden arabuluculuk rolü üstlenebilmesi imkansızlaşabilir. Sonuç olarak, “Model ortak” ABD, AKP’nin alt bölgesel güç olma isteğini sınırlamaya devam edebilir, bu da AKP’nin izlediği dış politikanın zeminini kayganlaştırıp, eğik düzlemde ritmik geri kayışa yol açabilir.