Asya Pasifik ve nükleer santral

Asya-Pasifik bölgesinde bir taraftan ekonomiler büyürken, öte taraftan Japonya ile Çin ve Güney Kore arasında hem siyasi gerginlik hem askeri hareketlilik artıyor. Siyasi gerginliğin gerisinde yatan nedenler şunlar: Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin 26 Aralık günü Tokyo’da bulunan Yasukuni tapınağını ziyaret etmesine Çin ile Güney Kore yönetimleri büyük tepki gösterdiler. Bu tapınak, II. Dünya Savaşı sırasında ölen ve bir kısmı savaş suçlusu olarak yargılanıp cezalandırılan, Japonya Başbakanı Abe’nin aile mensuplarının da yattığı bir mezarlık. Çin ve Güney Kore yönetimleri Japon Başbakanının 26 Aralık ziyaretini Japonya’nın II. Dünya Savaşı öncesi ve esnasında izlediği yayılmacı politikaya saygı niteliği taşıdığını ileri sürerek açıktan kınadılar. Japonya Başbakanı ise bu kınamayı Japonya’nın egemenlik hakkına müdahale olarak sundu. Bunun üzerine Japonya ile Çin ve Güney Kore arasında bulunan diyalog mekanizması koptu. Siyasi gerginliğin nedenlerinden bir başkası ise Doğu Çin denizinde bulunan çok sayıda insansız adanın kime ait olduğu tartışması. İlginç olan nokta Çin ve Japonya bu adalar üzerine hak iddia ederken aynı gerekçeyi kullanıyorlar: tartışmalı adalarda yaşayan halkların 19. yüzyılda kendilerine vergi verdiklerini bu nedenle de adaların sahibinin kendilerine ait olduğunu ileri sürüyorlar. Son zamanlarda yapılan araştırmalar iddiaları iki taraf için de doğruluyor: adalarda yaşayan insanlar iki tarafın baskısını bertaraf edebilmek için ikisine de vergi ödemişler. Herhalde buna çifte vergilendirme demeliyiz. ABD yönetimi bu süreçte, savunma bakanlığı üzerinden, Japonya Başbakanını tapınak ziyareti gerginliğine yol açmaması için uyardı, fakat öte taraftan gerekirse Japonya’yı Çine’e karşı askeri olarak savunacağını üç aydır dile getirmekte. Çin’in büyüyen ekonomisi ve askeri yapılanması karşısında ABD bir taraftan Japonya ve Güney Kore üzerinden Çin’e gözdağı vermeye çalışırken aynı zamanda Japonya’da bulunan ABD üslerini yeniden yapılandırıp, Japonya dışına savaşkan askeri güç göndermesi için Japonya yönetimini anayasasının 9. maddesini değiştirmeye teşvik ediyor. Japonya Başbakanı Abe de bunu gerçekleştirmek amacıyla Japon halkını daha çok milliyetçi refleks vermeye yöneltmek üzere tapınak ziyaretini siyasi şova dönüştürüyor. Abe’nin hedefi, 9. maddeyi değiştirmek ABD’nin hedefi, Okinawa ve Futenma bölgelerinde bulunan ABD deniz ve hava üslerini yeniden yapılandırmak. Hamasi söylemler Japonya ve suret-i haktan gözüken uyarılar yapsa da ABD yönetimlerinin de işine yarıyor. Siyasi gerginlikten yararlanıp ilk adım olarak Japonya’da yasal düzenleme yapıldı: Devlet sırrının ifşa edilmesini yasaklayan ve cezai yaptırımları artıran yasal düzenleme (gizlilik düzenlemesi) Aralık ayında Japonya parlamentosunda kabul edildi. Okinawa bölgesinde ABD üslerine karşı yapılan gösterilerde Japon hükümetinin eli artık daha serbest, daha çok insan tutuklanacak, polis daha çok şiddet kullanabilecek. Öte taraftan ABD yönetimi tedirgin çünkü Abe ihtiraslı ve tek adam rolüne hevesleniyor. Türkiye’de AKP-Cemaat ilişkisine benzer bir yapılanma Japonya’da da var: Budist Cemaati Soka Gakka’nın desteklediği Komei Partisinin 9. maddenin değiştirilmesine karşı çıkıyor görüntüsünün ardında yatan neden Abe’ye karşı gücünü artırma isteği. Abe’nin başında bulunduğu Liberal Demokrat Parti genel sekreteri ise bir kriz anında Abe’ye alternatif olmak için gücünü pekiştirmeye çalışıyor. Bu arada Tokyo valisi 500 bin dolar yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle soruşturuluyor ve istifa ediyor. Gerginlik içerde ve dışarda artıyor.

NÜKLEER SANTRAL ANTLAŞMASI
2011 yılında Fukuşima’da yaşanan nükleer santral kazası Japon hükümetine pahalıya mal oldu. 1 numaralı istasyon halen oldukça riskli ve büyük bir deprem olursa radyasyon bulutlarının Asya kıtasının büyük çoğunluğunu, hatta Avrupa içlerine kadar uzanan büyük bir bölgeyi etkileme riskine sahip olduğu belirtiliyor. Nükleer santrallerin ciddi güvenlik sorunu yaratabileceği için Japonya halkı giderek bu santrallere daha çok karşı çıkıyor. Bu durumda Abe bu teknolojiyi istekli bulunan başka ülkelere satmaya çalışıyor. Erdoğan hükümeti Türkiye’de nükleer santral inşa edilmesini çok istiyor. İki istekli başbakan Tokyo’da antlaşmayı imzaladılar, fakat Japonya için parlamento onayı şart. Bu aşamaya yönelik en azından Japonya tarafında ciddi bir pürüz ortaya çıktığı anlaşılıyor. Haberlere yansıdığı kadarıyla çıkan sorun şu: Türk tarafı antlaşmaya uranyum zenginleştirmesi yapılabileceği ibaresini yerleştirmiş. Liberal Demokrat Parti dışındaki partilerin bu maddeye karşı çıkacakları bekleniyor. Tatilde bulunan Japon parlamentosu, Ocak ayının son haftası açıldığında bu antlaşmayı tartışıp onaylayacak veya revizyon istenecek. Nasıl bir sonuç çıkacağını bekleyip göreceğiz. Antlaşma metni henüz yayımlanmadığı için Türkiye’de bu konu nasıl ele alınacak şimdilik bilemiyoruz.