“Beyaz Amerika İçin Siyah Bir Bayrak” mı? MUSTAFA KEMAL ERDEMOL

Eğer Barack Obama başkan seçilirse, geldiği makamda "siyah"lık yapamayacağını dile getirdim bir kaç kez. Çünkü benim de bir çok insan gibi, Amerikan yönetim mekanizmasının son derece "beyazlatıcı" olduğu konusunda bir hayli bilgim var. Amerikan egemenlerinin, kontrol altında alınmış "beyaz olmayan" birinden tehlike gelmeyeceğine inandıklarını da biliyoruz. Kaldı ki, Obama'nın, yine egemenler katında kendisine yönelik bir endişe varsa, o endişeyi gidermek için ne kadar çırpındığını da görebiliyoruz. Her başkan adayı gibi, İsrail lobisini mutlu edecek konuşmalar yapması, Hristiyan değerleri sık sık vurgulaması nasıl yorumlanır başka?

Hele şu Irak'taki Amerikan askeri varlığının artık sona ermesi gerektiğine ilişkin görüşlerini dile getirişinin üzerinden çok da zaman geçmeden, Başkan Yardımcısı olarak Joe Biden'i aday göstermesine ne buyrulur? O Biden ki, Irak'ın üçe bölünmesi gerektiğini dile getirmiş biridir.

Başkanlığı Amerikan egemeni için tehlikeli olmayacak olan Obama'yı, "tehlike" olarak görenler "Amerikan değerleri" deyince sadece beyaz olmayı anlayanlar aslında. Sayıları da bir hayli fazla. Obama'nın tehlikeli oluşunu, yedek bir dil kullanarak, onun yeterince "vatansever" olmayışına ya da "Amerikan değerleri"ne pek de önem vermeyişine bağlıyor bu kesimler. Ancak, açıkca söyleyemeseler de (yedek dil kullanmalarının nedeni bu) asıl sorun Obama'nın derisinin rengiyle ilgili.

Kamuoyu yoklamalarına göre Amerikalıların yüzde 10'u Obama'nın müslüman olduğuna inanıyor. Öz babası da, üvey babası da müslümandı çünkü. Yaklaşık yirmi yıldır kiliseye gittiğini söylemesine rağmen, ortanca adının Hüseyin oluşu, Endenozya'da, hem de dört yıl boyunca İslami eğitim veren bir okulda okuması bu inancı körükleyen bilgiler. Yani, Amerikalıların önemlice bir bölümü, Obama'nın, rakiplerinin kendisini nasıl gördüklerini anlatırken, "bana baktıklarında Amerikan kağıt paralarının üstünde fotoğrafları basılı diğer başkanlara benzemediğimi görüyorlar" deyişini haklı çıkaracak bir önyargıya sahip.

Oysa Barack Obama bir Afro-Amerikan gibi davranmamaya özen gösteriyor. Kaldı ki, Afrikalı bir köle ailesinden de geliyor değil. Anne tarafından beyaz olan ebeveynleriyle tüm gençliğini Hawaii'de geçirdiğini herkes biliyor. Vatanseverliğinin sorgulanmasının nedeni de, Weather Underground adlı sol bir örgütün eski üyesi, 1970 yılında resmi kurumları bombalayan solcu militan William Ayers'le olan dostluğu.

Üzücü olan, "Beyaz Amerika" inancının, işçi sınıfının bir kesiminde de çok taraftar bulmuş olması. Obama'nın, Hillary Clinton karşısında önseçim kaybettiği Ohio, Pennsylvannia, West Virginia gibi eyaletlerde işçilerden hiç destek almaması dikkat çekici. Biden'i seçmesinde, işçi sınıfı ile yakınlaşma çabasının etkili olduğunu söyleyenler de var. Biden, gerçekten işçi tabanına kendini sevdirmiş bir politikacı olarak tanınıyor.

"Amerikan değerleri" öylesine güçlü bir kavram ki, Amerikan politikasındaki belirleyiciliği tartışılmaz. Obama karşısında adaylık şansını kaybeden Hillary Clinton'un seçmenlerinin yüzde 52'si "şimdilik" kaydıyla Obama'yı desteklerken, yüzde 21 gibi azımsanmayacak sayıda seçmen, rakip parti adayı McCain'i destekleyeceklerini açıklamışlar. Clinton'un seçmenlerinden yüzde 27'lik bir oran ise kararsız durumdalar. Partiye bağlılığın bir hayli sorgulanacağı bir manzaradır bu.
Bu sonuçta Obama'nın renginin etkisi var mı sorusu akla geliyor? Burada da hemen Bradley Etkisi denen olay hatırlatılıyor. California'da 1992 yılındaki valilik seçimlerini kaybeden siyah aday Tom Bradley'in, beyazlardan umduğundan da az oy aldığı ortaya çıkmıştı. Obama'nın, Clinton karşısında New Hampshire'da kaybetmesi Bradley'in yenilgisine benzetiliyor.

İlginç olan ise şu: Amerikan'ın önde gelen ırkçıları, Barack Obama'nın kazanmasını istiyorlar. "Kazanırsa bu Amerika için bir alarm zili olacak" diyenlerden biri de kendini "beyaz milliyetçi" olarak tanımlayan ırkçı David Duke. Bu zat, Beyaz Amerika İçin Siyah Bir Bayrak başlıklı makalesinde dile getiriyor görüşlerini.

Irkçılık gibi utandıran bir tarihe sahip olan Mississipi'de yaşayan Richard Barret adlı eski bir avukat da (siyah düşmanı faşist Ku Klux Klan'ın cinayete karışmış üyelerini savunuyor mahkemelerde) Obama'nın destekçilerinden biri. "Amacımız Amerika'yı radikalize etmek. Böylelikle yeni bir devrim başarabiliriz" cümleleriyle ifade ettiği aptalca bir inancı var. Amerika'nın Obama'yı seçerek radikalize olacağına inanan, daha doğrusu buna umut bağlayan bir şaşkın yani. Şu sözler de onun: "Bu ülke, tarihindeki en tahrip edici yangınla karşı karşıyadır. Obama'nın zaferinden söz ediyorum. Yıldızların ve şeritlerin (ABD bayrağına gönderme yapıyor) yerini alacak yeni Afrika bayrağından söz ediyorum. Amerika'nın ve Amerikan yaşam tarzının söndürülmesinden söz ediyorum. Obama'nın zaferi, daha önce olmadığı biçimde Amerikan halkını enerjik yapacak, ayaklandıracak".

ABD Başkanı olacak kadar "beyaz" olduğuna inanan Barack Obama'nın, buna inanacak sayıda insanı ikna etmesi bakalım kolay olacak mı?