Amerikan Bush’u, Amerikan Kuşu

Einstein, demiştir derler, "arıların yok oluşundan dört yıl sonra tüm insanlık yeryüzünden silinir"diye. Çünkü arıların yok olması bitkilerin çoğalmasını da önleyeceğinden, buna bağlı bir dizi sorun insanlığın sonunu getirebilir. Teori bu. Hemen her konuda görüş belirtmiş de olsa, Einstein'ın, böyle bir iddiada asla bulunmadığını söyleyen çok sayıda kişi var belirteyim de, tartışmanın boyutlarından haberdar olmadığım ya da asılsız bir iddianın peşine düştüğüm sanılmasın.

Her tür canlının, en vahşi bilinenlerin bile, doğa için yararlı olduğunu, varsayalım ki, Einstein'ı alet ederek kanıtlamaya çalışmış olsun birileri. Bu tür bir "alet" olmaya herhalde Einstein da itiraz etmezdi. Çünkü, gerçekten yararlı bir canlı olan arının korunması için adının etkili olduğunu bilmekten mutluluk duyardı büyük bilgin.

Havaalanının yakınına konulan bir arı kovanı aracılığıyla uçakların kalkış sırasında ne kadar kurşun ortaya çıkarttıkları arıların yardımıyla belirlenebiliyor. O nedenle havaalanlarında sürekli arı bulundurulduğu söylenir. Bunu bilince, arının bütün işlevinin bal yapmakla sınırlı olduğunu sanmaktan ötürü mahcubiyet duyuyor insan gerçekten.

Amacım, insan dışındaki canlılara bir güzelleme yapmak değil. Bunu hakkıyla yapanlar varken bana da düşmez ayrıca. Eşekler için bile Türk edebiyatında yazılmış Harname adlı bir güzelleme de vardır, meraklısı bilir. Aklıma, arının düşüşü başka bir nedenden.

Ender rastlanan, türünün en değerlilerinden olduğu belirtilen bir serçenin, tamire muhtaç, on üçüncü yüzyıldan kalma bir kiliseyi yok olmaktan kurtarmış olmasından etkilendim. Norfolk bölgesindeki yerleşim birimlerinden Cley-next-the-sea adlı köyün meydanına konunca, binlerce kuşsever, bu güzel hayvanı seyretmek için meydana doluşmuşlar. Toplananların, bu kuş göründüğünde köyün kilisesine bağışta bulunmaları eski bir adet olduğu için, kısa sürede 3 bin pound para toplanıp, St Margaret Kilisesi'nin çatısının tamirine harcanmış. Bugüne kadar, bu gerekçeyle toplanmış en büyük bağışmış bu.

Hani şu gelenekler, görenekler olmasa, eski bir adeti sürdürmenin nostaljisi cazip gelmese, kimsenin bu tür yardımlar yapmaya niyeti yok diyesim geliyor İnsanoğlu/kızı bir tuhaf. Sosyal bir dayanışmayı bile mutlaka bir gerekçeye dayamak zorunda. Eleştiriyor değilim tabii. Sadece bu tür toplu yardımlaşmaların, "totem kültürü"nün kalabalık tapınma adetine dönüştürülmüş olma potansiyeli barındırdığını düşünüyorum. Bunun bir zararı da olmayabilir tabii. Sonuçta yararlı bir iş yapılıyor, nasıl olursa olsun demek en iyisi.

Serçe elbette bir gerekçe. Yardımlaşmayı, kendilerince anlamlı, geleneksel bir inanışa bağlayanlar için hayvan sevgisinin de göstergesi sayılmalı bu. Yüklenen anlamdan ötürü, kolay mı o köyden birinin serçeleri öldürmeye teşebbüs etmeleri?

Serçe elbette ne kadar yararlı bir işlevi olduğunun farkında değil. Şart da değil bu. Din ulularına, kutsal sayılan nesnelere, günlere anlamlar yüklenmesinin bu tür yararları da olsun elbette. Gerekçe olan serçe uçup gidecek, ama kilise orada kalacak öylece.

Doğu Anadolu'da yıllar önce sınır kaçakçıları, sınırda mayın döşeli olup olmadığını, arkasına çalı çırpı bağladıkları eşekler sayesinde anlarlardı. Zavallı hayvanın havaya uçtuğu rotayı izleyip sağ salim karşı tarafa geçerlerdi kaçakçılar. Yöntem vahşi elbette ama kaçakçı geçimini sağlamak zorunda. Kaçırdığı da uyuşturucu falan değil, elektrikli aletler, sigara ya da çay. Geçimini sağlamasına, en önemlisi yaşamını kurtarmasına yardımcı olan tek varlık eşeklerdir. Kimi yerde serçeye bakıp paralar toplanır, kimi yerlerde hayatlar eşek sayesinde kurtulur. Hayvan bu işte.

Bilerek sona sakladım. Sayesinde köyün kilisesi onarılan kuş, "Amerikan Serçesi" olarak biliniyormuş.

Amerikan'ın kuşu kiliseyi yıkılmaktan kurtarıyor, Amerikan'ın Bush'u Irak'ta camiler yıkıyor.

Şu Busht'da, kuş kadar beyin yok diyenler ne kadar haklı.